Cumhuriyet hafızasına “yolculuk”
Vatan sevgisinin en güzel yansıması ve örnek bir kalkınma projesinin en önemli sacayağı… Tarihle gerçeklerin en çok yüzleştiği sahnelerden sadece bir tanesi. Merinos’ta yaşananlar Tekstil ve Sanayi Müzesi’nin çatısı altında gözler önüne seriliyor. Yapılması gereken tek şey gidip tanık olmak…
Bir müzeye adım attığınızı düşünün. Birdenbire Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarına döndüğünüzü… Sermaye ve girişimcinin adının dahi anılmadığı yıllardasınız. İzmir İktisat Kongresi’nin gerçekleşmesi ile ülkenin topyekûn kalkınma hamleleri ardı ardına geliyor. Elbette ki dümende devletin ta kendisi var. En büyük ve tek girişimci imkânsızlıklardan ötürü Türkiye Cumhuriyeti… Kamu ağırlıklı bir ekonomik model uygulanıyor. Bu şartlar altında, atılacak fazla mermisi yokken devlet; coğrafi konumu ve insan alt yapısı nedeniyle, iplik ve kumaş üretecek dev tesislerin Bursa’da kurulmasına karar veriyor.
Anadolu’nun değişik şehirlerine çeşit çeşit üretimler yapan fabrikalar inşa ederek yerli sanayi devrimi gerçekleştirme adımları atan Atatürk’ün emriyle kuruldu Merinos. Yine Atatürk’ün emriyle, Bursa’nın düşman işgalinde kaldığı 2 yıl 2 ay 2 günlük sürede tamamlanan Merinos(2 Şubat 1938), uzun yıllar ürettiği kumaşlarla Türkiye’nin medar-ı iftiharı, Bursalılar için ise çok önemli bir iş kapısı oldu. Bugün Atatürk Kongre Kültür Merkezi’ndeki Tekstil ve Sanayi Müzesi, geçmişin sıkıştırılmış bir dosyası gibi… Tüm geçmişi gözler önüne sererken çok değerli eserleri de ayaklarımızın altına taşıyor. Teknolojinin akıl almaz gelişme hızına ve yenileşmeye dayanamayan Merinos kapanmış olsa da hatırası bu şekilde canlı kalmış oluyor.
Bursa henüz daha fabrika nedir bilmezken, İpekiş ile birlikte Bursa yaşamına katılan iki önemli Cumhuriyet değerinden bir tanesiydi Merinos. Paşa’nın emriyle vücuda gelen bu iki fabrikadan Merinos, büyük ağabey olarak ön plana çıkmıştı. Merinos’ta çalışmak önemli bir ayrıcalık sayılırken, üretim ve sanayi mirasının ne olduğunu da bu fabrikalardan öğrendi Bursalılar.
Osmanlı döneminde sarayların ipekli ve kadife kumaş ihtiyacını karşılayan Bursa’nın, İngiliz kalitesinde bir kumaş üretmesi için açılan fabrikanın kurdelesi bizzat Mustafa Kemal’in elleriyle kesildi. Fabrika Bursa’ya aynı zamanda önemli bir yaşam kültürü de getirdi. Ortak girişimle tesis edilen yapı kooperatifleri, çalışanlara sunulan sosyal haklar, revir, kreş, ordino gibi kavramlar ilk kez Merinos ile yaşamına girdi Bursalıların…
Kent nüfusunun dörtte biri ya bu fabrikada çalışıyordu ya da bu fabrikayla doğrudan veya dolaylı olarak bir bağ taşıyordu. Bu nedenle; çalışma yaşamı, eğlence alışkanlıkları ve çalışan hakları Merinos’tan kente yayılıyordu. Hatta sendika oluşumlarının çoğunun bu fabrikadan temellendiği de bilinenler arasında. Fabrika çalışan örgütlenmelerine öncülük yaptı. Önce Teksif, sonrasında da Türk-İş buradan doğdu.
Tezgâhların üzerindeki ipekler, fotoğraflar, dokuma tezgâhları, kumaşlar, boyalar… Hepsi geçmişin birer izi gibi… Atatürk odası, fabrika hatıra defterinde yer alan Atatürk’ün el yazısı… Üretim değeri ve ekonomik anlamlarının yanı sıra, kent yaşamını sergileyen pek çok detay var müzede. Aile doktorluğu uygulaması daha o zamanlar Merinos’ta uygulanabiliyordu. Bursalılar kreşin ne olduğunu ve önemini Merinos ile öğrendiler. Tüketim kooperatifinin faydaları ile balo salonunda yaşanan eğlenceler yine Bursalıların Merinos ile öğrendikleri arasındaydı. Yemekhane, tenis kortu gibi sosyal tesisler de Merinos ile öğrenildi. Çalışanları için yapı kooperatifi kurarak onların ev sahibi olmalarını Merinos sağladı. Bugün Çarşamba Pazarı olarak bilinen Darmstadt Caddesi çevresindeki bölgede bir zamanlar Merinos Evleri vardı. Kimi tek katlı, kimi iki katlı, kimi üç katlı, kimi de dört katlı ama hepsi de bahçe içinde evlerdi bunlar. Kentin en güzel evleri, bölge ise ilk planlı modern yerleşim bölgesiydi. Orası Bursa’nın en gelişmiş bölgesi oldu. Evlerin arasında düzenli sokaklar ve caddeler vardı. Bugünkü Darmstadt Caddesi, kooperatif evleri arasındaki ana yol olarak planlanmıştı. Türkiye’nin sanayileşmesinde en önemli kilometre taşlarından biri olan, üretimi ve istihdamı öğreten Merinos, bugün yaşayamasa da ipekten bir geçmişin ışıldayan izleri ile Tekstil ve Sanayi Müzesi’nde yaşıyor.
Paşa’nın Merinos’taki izleri
Merinos’un isim babasıydı
Pek çok işletmenin olduğu gibi Sümerbank’ın Bursa’da kurmayı planladığı Sümerbank Merinos Yünlü sanayi müessesinin isim babası da Mustafa Kemal’di. Atatürk, Celal Bayar’a Merinos ismine nasıl karar verdiğini şöyle açıklar. “Merinos öz Türkçe bir kelimedir ve ince, uzunca yün anlamına gelir. İspanya’ya giden İber Türkleri ile oraya intikal etmiş ve o Türklerle oraya giden koyunlar ve yünleri bu isimlerle anılmışlardır. Bu nedenle Merinos bu fabrika için pek uygun bir isimdir.”
Atatürk’ün son gezisi, son açılışı
Atatürk’e Bursa’ya gelmeden yaklaşık 10 gün önce siroz teşhisi konmuştu. Yorgun ve çok rahatsızdı. Sanayi tesisleri ile ülke kalkınmasının ve muhasır medeniyete ulaşmanın eş anlamlı olduğunu bilen Atatürk, tüm rahatsızlığına rağmen açılışa katılmayı istemişti. 2 Şubat 1938 tarihinde açılan Merinos’u o günün gelenekleri dışında, kurdele kesmek yerine, Sümerbank Genel Müdürü N. Esat (Sümer) tarafından sunulan altın anahtar ile kapıyı açarak hizmete sokmuştu. Cumhurbaşkanı Atatürk, fabrikada incelemelerde bulunmuş ve ardından onur defterinin ilk sayfalarına duygularını şöyle yazmıştı: “Sümerbank Merinos Fabrikası çok kıymetli bir eser olarak milli sevinci arttıracaktır. Bu eser yurdun özellikle Bursa bölgesinin endüstri gelişimini ve büyük milli ihtiyacın giderilmesine yardım edecektir. Eserin başarılmasından Ekonomi Bakanlığı’nı tebrik ederim. Sümerbank direktörlüğüne teşekkür ve fabrikayı gördüğüm gibi yüksek bilgi, tam düzenli idarede, direktörüne başarı temenni ederim.”
Son Vals ve Sarı Zeybek
2 Şubat 1938 akşamı, fabrikanın açılışı şerefine ve atanın onuruna belediye salonunda bir balo düzenlenir. Rahatsızlığına rağmen Atatürk baloya katılır. “O gün orada olanlar vals boyunca topuklarının bir kez bile yere değmediğini anlatırlar.
…
Atatürk vals çalmaya devam eden orkestrayı aniden durdurup “Sarı Zeybek” der. Perhizine dikkat ederse 9 ay daha yaşayacağı söylenen birinin dizlerini yere vura vura Zeybek oynamasını herkes şaşkınlıkla izler.” Can Dündar, Sarı Zeybek Belgeseli.
Bu Atatürk’ün ölümle olan son dansı ve çok sevdiği Bursa’ya son gelişi olur.