Sizi bir yerlerden tanıyor gibiyiz

Kapağımızdan cümlelerin “yeter artık son” dediği noktalarımıza kadar “hüzün”den bahsediyoruz bu sayıda. Ama yazmak için son güne kadar sakladığım bambaşka bir konu var bu editör notunun içerisinde. Hepinize “tanıdık” gelecek bir konu.

dergi bursa’nın takipçileri için çok uzak olmayacak birazdan yazacaklarım. Paylaşmayı seven insanlardan söz ediyorum. İzin verirseniz önce kısa bir tanımlama yapmalıyım.

Hepimizin çevresinde yaşamı paylaştığı insanlar vardır. Doğru, yalnızlık da bizler için, Orhan Veli’nin deyimiyle, “Bilmezler yalnız yaşamayanlar…”

İnsanlardan uzak kalmamız çok mümkün olmaz yaşamın içinde. Arkadaşlarımız ve yakınlarımızdan oluşan geniş bir sosyal çevremiz vardır. Sohbet etmeyi ararız. Konuştuğumuzda insanların ilgi odağı olmak isteriz. İlgilendiğimiz konularda uzman olarak kabul edilmek isteriz. Tavsiyelerimize, fikirlerimize güvenilen, danışılan birisi olmak için çabalarız.

Dinamik, heyecanlı ve ileri düzeyde etkin davranmayı seven insanlar vardır bir de. Dünyayı, Türkiye’yi ve yakın çevresini dikkatle takip ederler. Öğrenmeyi ve keşfetmeyi seven, yaşamdan zevk almasını bilen insanlardır. Yeni fikirler üretmeye ve bunları insanlarla tartışmaya meraklıdırlar. Fikirleriyle insanları etkileyebilen ve harekete geçirebilen kişiler… Yeni bilgileri kendi eleştiri süzgeçlerinden geçirmeden kabul etmeyen, sorgulamayı seven toplum içindeki en etkin bireylerdir onlar. Eleştirilerinin düzeyli ve yapıcı olmasına özen gösterirler. Beğendiği ya da beğenmediği bir konuyu, sözlü ya da yazılı olarak insanlarla paylaşmaktan çekinmezler. Bahsettiğim kişi bu derginin içerisinde ve hemen karşımda duruyor. Bu kişi aslında tek bir kişi değil, iki kişi. Birincisi, hiç etrafa bakmayın, sizsiniz. Çünkü okuyan insan paylaşan insandır nazarımda. Öğrenmek paylaşımların en büyüğüdür. Öğrenmenin önemli bir yolu da okumaktan geçer. Ancak okuduktan sonra birkaç satır yazı yazmalıdır insan. İkincisi ise işte o cesareti gösteren tüm yazarlarımız. Bu yüzden bizim aramızda çok önemli bir bağ var. Biz paylaşırken siz bize akıllarınızda boş bir sayfa açıyorsunuz. Biz size birşeyler karalarken, birkaç fotoğrafta derdimizi anlatırken, siz de bizim “aklımızdan geçenleri” okuyorsunuz. Belki de daha da önemlisi vaktinizi paylaşıyorsunuz.

İşte tüm bunlardan ötürü “sizi bir yerlerden tanıyor gibiyiz…” Paylaşmak işteş bir eylemdir. Bizi paylaştığınız için, bizimle birlikte paylaştığınız için teşekkür ederim. Bize ulaşan her satır için, yüzümüze ya da arkamızdan söylediğiniz her cümle için. Vakit ayırdığınız için. Yola çıkarken hayatınızda bir dergi olsun istemiştik, siz bizi arkadaşınız yaptınız. Artık yalnız değilsiniz.

 Editör dipnotu: Temamız sonbaharın da gelmesiyle içimizi kemiren bir his; hüzün. Bursa’nın çınarlarından Deli Ayten’e, sonbahar yapraklarından Van Gogh’a, hüzünlü hikayesiyle Marilyn Monroe’den tarihi boyunca hüznü yaşamış bir şehir olan İstanbul’a kadar her şey birazdan paylaşacaklarınız arasındaki paylaşımlarımızda. Buyurun okuyun. Okuduktan sonra haberleşiriz.

Başa dön tuşu