“Oynaya oynaya” gelin çocuklar

19 yüzyılın ortalarında Thomas Edison ve Nikola Tesla rekabetinin sonucunda şu anda her birimiz için vazgeçilmez olan elektrik ve ampül bulundu. Yani ışık. O kadar alıştık ki ışığa bir anlık yokluğunda bile sıkıntıya düşüyoruz.

Yazı: Serkan Duru

Cep telefonlarımızın şarjı bittiğinde şarj edemiyoruz. Televizyonlarımızı izleyemiyoruz. Bilgisayarlarımızı internete bağlayamıyoruz. Modern dünyanın modern insanı gece ışık yoksa kendini rahatsız ve mutsuz hissediyor. O kadar yaşamın bir parçası haline geldi ki ışık.

yüz boyama

Işık hızı 300.000.000 m/s ‘dir. Bu kadar hızlı olan ışık, insanın hayatında da aynı hızla yayılıyor. Geceleri ışık demek, çoğu zaman televizyon veya bilgisayar karşısında geçirilen zaman anlamına geliyor. Peki ışığın olmadığı zamanlarda insanlar ne yapalardı? Ne konuşurlardı? Bence sohbet ederler, günün değerlendirilmesini yaparlar ve oyun oynarlardı. Oyun deyip geçmeyin. Biz de oyun denince sadece çocuklar oynar diye yanlış bir genelleme var.

çocuk oyunu

Oyun oyna, başarılı ol!

Başarıyı sağlayan birçok etken var. Ama en önemlisi hangisi? Başarılı insanların kişisel özelliklerine bakıldığında, ortak kişisel özellik sadece %5. İçe dönük ya da dışa dönük olmak, uzun boylu ya da kısa boylu olmak, çok da etkili olmuyor. Bir araştırmaya göre zeki olmak başarının %40’ını açıklıyor. Duygusal zekâ ise % 10’unu açıklıyor. Duygusal zekâ çok önemli ama bir çok mahkumun da duygusal zekalarının yüksek olduğunu biliyoruz. O halde en çok etki hangisinde? Bazılarına göre güçlü bir vizyonu sahip olmak, bazılarına göre zamanı iyi kullanmak…  Ama çocuklar için en önemlisi “kişisel kontrol.” Kişisel kontrol çocukların okul başarısının % 50’sini oluşturuyor. Çocuklar, özellikle küçük çocuklar, genelde akıllarına ilk geleni yaparlar. Davranışlarının sonuçlarını çok da düşünmezler, reaksiyon gösterirler. Örneğin bir oyuncak ile oynamak isterlerse, o oyuncak ile başka bir kişi oynuyor olsa bile gidip hemen almaya çalışırlar. İsteklerini bekletemezler. Genelde plan yapma veya duygularını düzenleme yetenekleri de yoktur. İç seslerinin farkında da değildirler. Zamanla reaksiyon göstermeyi bırakıp, daha planlı olup, yaptıklarını düşünmeye başlarlar. Kişisel kontrol geliştirirler. Ama ailesinden veya eğitim sisteminden dolayı bu özellikleri kazanamayan büyük bir grup olan yetişkin çocuklar da var. Elimde herhangi bir bilimsel araştırma yok ama kişisel kontrolü zayıf olan birçok insan olduğunu düşünüyorum Türkiye’de. Kazaların sebebi de bu bence. Sollama yapmadan bir arabanın arkasından uzun bir süre seyahat etme sabrı yok insanlarda mesela. Bilgisayar ya da TV başında saatlerini geçiren gençlikte de kişisel kontrol yok.

Kişisel kontrol nasıl kazanılır?

Kişisel kontrolü olan insan, plan yapar ve önceliklerini belirlemede çok etkilidir. Disiplinlidir. Kendisini motive etmeyi bilir. Başına gelenlerden dolayı başkasını suçlamaz. İç sesini dinler. Aileler çocuklara plan yapmayı, kendi duygularını tanımayı, tepki vermeden düşünmeyi öğretebilirler. Bunu öğretmenin en iyi yolu da oyunlardır. Özellikle planlanmış oyunlar.

Oyunlar

Çocukların gelişiminde en önemli etken oyunlar… Çocuklar oyunlar sayesinde sosyalleşiyor ve plan yapmayı öğreniyor. Oyunu ne kadar diğer çocuklar ile oynarsa o kadar iyi. Oyunun en büyük yararı, soyut düşünmeyi öğretmek… Oyunda telefon veya araba oluyor, kaşık ya da uçak oluyor ve çocuk kendisi ile konuşuyor. İç sesinin farkına varıyor. Diğer çocuklar ile işbirliği yapıyor.

çocuk

Okullarda Oyun

Çocuklar okul öncesi sınıflarda oyun oynuyor ama ilkokul başlayancı oyun sayısı azalıyor.

Oyun oynansa bile, plansız bir oyun oluyor. Öğretmen bir oyun belirliyor. Çocuklar da oynuyor. Bu tür oyunlar kişisel kontrolün gelişmesine yardımcı olmuyor. Çünkü çocuk plan yapamıyor, iş birliği yapamıyor. Rollerini belirleyemiyor. Genel düşünce şu; “Çocuk okulda oyun oynamasın, ciddi işler yapsın. Sıkılınca bir oyun oynarız.” Planlı ve uzun oyunların önemi anlaşılmış durumda değil. Dikkat edin. Çocuklar zil çalınca nasıl da dışarı fırlıyor oyun için ama işin kötüsü teneffüsler çok kısa… Çocuk oyun planlayamıyor. Oyun kuramıyor. Bundan dolayı da kişisel kontrol okullarda çok gelişmiyor. Bir de okullarda yaşanan korku eklenince kişisel kontrolü zayıf kişiler yetişiyor. Eğer çocuklara başarılı olmayı öğretmek istiyorsak, okullarda onların kendi oyunlarını kurmalarına ve planlamalarına olanak verelim. Teneffüsleri uzatalım. Sonuç olarak ders saatinde oyunun önemli olmadığını düşünmek de “doğru bildiğimiz yanlışlar”dan bir tanesi.

Edison ile başladık yine Edison ile bitirelim: Peş peşe deneylerin sürdüğü bir gün asistanı, “Artık bu işten vazgeçsek!” dedi. “Niçin?”
“Çünkü şu ana kadar iki bine yakın deney yaptık ve hiçbir sonuç alamadık!”

Edison hemen itiraz etti: “Bu doğru değil…”

“Evet amacımıza ulaşamadık ama hiçbir netice elde edemediğimiz doğru değildir. Çünkü aradığımız şeyin yaptığımız şeyin yaptığımız bu iki bin deney içinde bulunmadığını öğrenmiş bulunuyoruz!”

Başa dön tuşu