Antik masal diyarı: Tirilye
Tirilye hakkında bilgi
Antik masal diyarı: Tirilye
Antik masal diyarı: Tirilye hakkında detaylı bilgiye bu sayfadan ulaşabilir;gezilecek yerleri ve yapılacak etkinlikleri bu sayfada görebilirsiniz.
Ruhunuzu tazelemek, doğa ve tarihle iç içe zaman geçirebilmek için sığınabileceğiniz mistik bir liman Tirilye… Gizemli sokaklarından geçip antik zamanlara uzanabileceğiniz, tertemiz havasından bir nefes huzur alabileceğiniz; zeytiniyle Güney Marmara’nın tadına bakabildiğiniz, insanıyla samimiyeti tekrar tanımlayabildiğiniz bir Bursa masalı.
Göçüp giden Rumların yaşama alışkanlıkları ve şimdiki ev sahibi Türklerin hoşgörüsünü taşıyan ruhu ile her evin zengin bir kültürü vardır Tirilye’de… Kulağınıza geçmişten yankılanan buzuki ezgileri dolu bir Rum tavernası gelebilir. Bir balık lokantasının önünden geçerken kanun ve udun eşliğinde bir iç çekiş de duyabilirsiniz. Doğanın güzelliklerini esirgemediği, geçmişin geleceğe armağanı, huzurunu, doğasını, tarihini korumayı başarmış ender bölgelerden biri Tirilye. Bizi şefkatle kucaklamaya, anılarını, doğasını, huzurunu bizimle paylaşmaya hazır, Rumlardan kalma bir kıyı kasabası…
Orhan Gazi zamanında, Mudanya ile birlikte Osmanlı topraklarına dâhil edilen Tirilye’nin uzaklığı Mudanya’ya 12, Bursa’ya ise 40 kilometre. Salına salına giden bir yol getirecek sizi buraya. Tertemiz havasından aldığınız her nefeste biraz daha huzur dolacak ciğerlerinize. Kırmızı kiremitli damları, dünyaca ünlü zeytinleri, kendine has dokusu ve daracık sokaklarıyla size Bursa’nın bir ilçesine değil de bambaşka bir dünyaya geldiğinizi hissettirecek. Tarihi mekânlarında gözlerinizi doğaya doyuran manzaraları izleyip çayınızı yudumlarken geçmişe dalacak; buradan ayrılana kadar attığınız her adımda farklı bir güzellik keşfedeceksiniz. Adına ilham veren balıklarının tadına varmadan, yemeye doyamayacağınız, dünyaya nam salmış zeytinlerinden kilo kilo tarttırıp yanınıza almadan dönerseniz eksik hissedeceksiniz.
Tirilye’ye girdiğinizde karşınıza çıkan tarihi binalar, dar sokaklar, evlerinin önünde oturmuş çaylarını, kahvelerini yudumlarken bir yandan komşularıyla sohbet eden insanların samimiyeti bir anda çekiverir sizi kendilerine. Şehir hayatının her türlü gürültüsünden, sıkıntısından soyutlanmış bir nevi “kurtarılmış” olan bu bölgede güvende olduğunuzu hissedersiniz. Yalnızca Bursa’dan değil, farklı şehirlerde yaşayanlar tarafından da hafta sonu sığınağı olarak tercih edilen Tirilye’de konaklama imkânınız var ancak buraya günübirlik ziyaretler yapmak da mümkün. Tirilye’ye ulaşım ne kadar kolaysa, bu güzelliği bırakıp geri dönmek de bir o kadar zor. Tirilye ismi, bölgede sıkça avlanan ve geçim kaynağı haline gelen “barbunya” balığından geliyor. Kelime anlamı ise “kırmızı balık.” Osmanlı Dönemi’nde “Mahmut Şevket Paşa Kasabası” adıyla anılan Tirilye, 1963 yılında Zeytinbağı ismini aldı. 2011 yılında açıklanan kararın ardından yeniden Tirilye ismiyle anılmaya başladı. Tirilye, yıllar sonra kavuştuğu ilk ismine dair bir de rivayet barındırıyor. Rivayete göre bu bölgeye Tirilye adını, piskoposlar tarafından aforoz edilerek buraya yerleşen 3 rahip vermiş. İsim konusunda sürekli bir değişim içinde bulunan bölgenin sakinliği, huzuru, doğası konusunda böyle bir durum söz konusu değil. Marmara Denizi kıyısında, tepelere kadar ulaşan zeytinliklerin yamaçlarında bir vadide boylu boyunca uzanmış; daracık sokakları, tarihi binaları, Antik zamanlardan, Osmanlı’dan, Rumlardan kalma hatıralarıyla daha çok kişi tarafından keşfedilmeyi bekliyor. Bu misafirperver bölgede Bizans Dönemi’nden günümüze kadar ulaşan birçok eser var. Örneğin Aya Tadori Kilisesi, 1560 yılında Fatih Cami adıyla yeniden düzenlendi. Dündar Evi Kilisesi ve Kemerli Kilise adıyla bilinen binalar da tarihten bugüne kadar muhafaza edilen diğer yapılardan. Hatta günümüze kadar ulaşan binalardan biri bugün Belediye Binası olarak kullanılıyor.
Tirilye’nin Türkler tarafından fethedilmesinin ardından “Fatih Cami” adı ile ibadete açılan Aya Todori Kilisesi, Bursa içinde tarihi yapısı korunmuş en eski Bizans yapısı olma özelliği taşıyor. 13. yüzyılın sonlarında inşa edildiği tahmin edilen Kemerli Kilise’de kullanılan sütunların Mısır’dan getirtildiği ve yapının Bakire Meryem’e adanmış olduğu biliniyor. Bazı kaynaklara göre bu kilise aynı zamanda duvarlarına resim yapılan ilk kilise olma özelliği taşıyor. Rumların bölgeyi terk etmelerinin ardından özel mülkiyete dönüşen Dündar Evi, eski bir kilise binasıydı. Günümüzde 3 ailenin yaşadığı bina kiralanabilen bir mülk olarak kullanılıyor. Bölgedeki bir diğer önemli yapı ise Kurtuluş Savaşı sonrasında Rumların Türkiye’yi terk etmelerinin ardından Kazım Karabekir’in çabaları sonucu kimsesiz çocukların eğitim alması amacıyla “Darü’l Eytam” adıyla açılan “Taş Mektep.” 1909 yılında inşa edilen bina, 1989 yılında boşaltılarak Uludağ Üniversitesi’ne devredildi ve restore edilmek üzere belediyeye bırakıldı. Tirilye tarihi bir mimarinin izlerine sahip olması nedeniyle 1980’li yıllardan itibaren birinci derecede sit alanı kabul ediliyor.
Tirilye’de en önemli iki geçim kaynağı balıkçılık ve zeytincilik. Bu sebeple her yerde zeytin ve zeytinyağı satılan dükkânlar, tezgâhlar görmeniz mümkün. Tirilye’nin, üzüm yetiştirilmemesine rağmen şarapçılıkla da anılıyor olması da eski dönemlerde burada yaşan Rumlardan kalma bir durum. Farklı bölgelerden getirtilen üzümlerden yapılan şaraplar, bugün bir geçim kaynağından çok (yakın zamana kadar üretici bir firma bulunuyordu) bir gelenek olarak yaşatılıyor. Bir dönem ipekböcekçiliği de yapılıyordu ancak zeytinler için kullanılan ilaçlar, ipekböceğinin yaşamasına engel olunca yöre halkı farklı bir çözüm yoluna gitti. İpekböceklerini beslemek için kullanılan dut ağaçları sökülerek kayıklar yapıldı ve balıkçılık en önemli iki geçim kaynağından biri olarak kaldı. Geçmişte Doğu Roma İmparatoru’na sunulan balıklar, şimdi bölgeye Türkiye’nin hatta dünyanın dört bir yanından gelen yerli yabancı ziyaretçilere sunuluyor. Tirilye’de yaşayan, nefes alan ve ziyaretçilerine bu yaşanmışlıkları hissettiren bir tarihi var. Bilinene göre 1908 yılında bu bölgede 800’den fazla hane bulunuyordu ve 100 civarı Türk, 3000’den fazla da Rum yaşıyordu. Artık burada Rum görmek neredeyse imkânsız. Ancak aynı isimle Yunanistan’da kurulmuş olan ve “kardeş kasaba” ilan edilen bölgeyle karşılıklı ziyaretler gerçekleştiriliyor. Bu açıdan Tirilye, doğa ile şehrin arasındaki bağı temsil ettiği gibi Türk-Yunan dostluğunu da temsil etmiş oluyor. Yaşayanların sayısı az ama yaş ortalaması yüksek. Bölgedeki evler ise yaklaşık 200 yıllık…
Bugüne kadar büyük çoğunluğu Cumalıkızık’ta çekilen Kınalı Kar, Melekler Adası, Al Yazmalım, Sev Kardeşim, Cumhuriyet, Cahide Sonku’nun Hayatı gibi birçok dizi ve filme ev sahipliği yapmış olan Tirilye öyle büyük bir belde değil. Hatta bir günde gezip bitirebileceğiniz büyüklükte. Girdiğiniz her sokak, adım attığınız her yol sizi başka bir dünyaya götürüyor. Burada çoğu üç katlı, kırmızı kiremitli taş ve ahşap, penceresinde renk renk çiçeklerle süslenmiş evleri, şu an kültür merkezi olarak hizmet veren tarihi bir hamamı ve günümüze kadar gelmeyi başarmış birkaç tarihi çeşmesi var: Çifte Çeşme, Sofalı Çeşme, Çarşı Çeşme, Fatih Cami Çeşmesi, Çanaklı Çeşme… Tirilye’nin Roma Dönemi’nden kalma bir de limanı var. Adını bulunduğu bölgeden alan ve var olduğu tarihlerden itibaren kıyı ulaşımının en önemli noktası olmayı başaran Kapanca Limanı… Lüks yatlara da ev sahipliği yapan limanda kısa bir yürüyüş sizi bambaşka bir ruh haline götürebilir.
On beşe yakın çınar ağacının bulunduğu “İskele Caddesi” aynı zamanda kahve, düğün salonu, dükkân gibi ortak kullanım mekânları da barındırmasıyla büyük bir öneme sahip. Meşhur zeytininin, zeytinyağının ve balıklarının yanı sıra taş fırınlarda pişirilen paskalya çöreği ve cevizli lokum, bayramlar ve özel günlerde hazırlanan iç malzemesi bol (özellikle ceviz) kalın hamurlu ev baklavası ve pek meşhur Tirilye Kebabı; Tirilye’nin tadının damağınızda kalmasını sağlayacak diğer lezzetleri. Balkan ve Karadeniz mutfaklarından etkilenen Tirilye Mutfağı’nda bir Bursa klasiği olan Tatar lezzeti Cantık ve Tirilye’ye has olan Kuluri Simidi, tadına bakmadan dönülmemesi gereken lezzetlerin başında geliyor. Ev şarabı da yapılan beldede, esas konuşulması gereken elbette ki lezzet yelpazesi oldukça geniş olan restoranlarında yiyebileceğiniz deniz ürünleri… Ayvalık’ın dalgıç ahtapotu, beldeye adını veren çakıl barbunu, meşhur eşkina, mezgit, zargana, kalkan, karides, lüfer, olta balıkları, midye tavalar, balık kızartmalar, buğulamalar, zeytinyağlıları ve çeşitli balık mezeleri ile Tirilye Mutfağı, midenizle iyi geçinecek…
Dünyaca ünlü zeytinleri, adına ilham veren balıklarıyla ünlü Tirilye, doğanın renklerini, kokusunu, lezzetlerini, seslerini keşfedeceğiniz, bir hafta sonu planınızı teslim edebileceğiniz, kentin huzur dolu kaçış noktalarından biri… Ne tarihine, ne lezzetlerine, ne sokaklarında, mekânlarında geçen zamana doyabileceğiniz bir yer. Mutlaka gidip görün ve bu gizemli beldenin doğa ile tarihi nasıl buluşturduğuna şahitlik edin. Deniz kokusuyla açılan iştahınızı, Tirilye’nin meşhur balıklarına emanet edin. Karnınız doyduktan sonra, denize karşı oturup çayınızı yudumlayın. Ardından kırmızı balığın peşine düşün ve sokaklarında bir keşif yolculuğuna çıkın. Tarihe dokunun, gördüğünüz binaların, geçtiğiniz dar sokakların şahit olduğu anları size anlatmasına, anılarını sizinle paylaşmasına izin verin. Gün akşama dönerken tarihi “Çamlı Kahve”sinde tatlı yorgunluğunuzu alacak bol köpüklü kahvenizi yudumlayın. Bırakın, asırlık çınar ağaçlarının ve tüm Tirilye’ye hâkim bir manzaranın bulunduğu bu tarihi mekân, sizi tarihin ve doğanın samimiyetiyle kucaklasın. Bunu saymayın, sonra yine gelin.
Yazı: Ferhan Petek Fotoğraflar: Engin Çakır