Burası gizli bir dünya olmalı
Kuzey Kutbu’nun yanı başında, vahşi doğa manzaralarıyla tanınan ateş ve buzullar ülkesi İzlanda.
Siyah lavlardan ve kırmızı sülfür katmanlarından oluşan, aralarından mavi renkli sıcak suların fışkırdığı rengârenk, engebeli bir yeryüzü parçası. Görkemli buzullar ve fiyortlar, baş döndürücü yüksekliklerden akan şelaleler. Efsanelerin beşiği. Asla unutulmayacak olağanüstü güzellikte bir ada. Masallardan fırlamış, buz ve ateş ülkesi: İzlanda.
108.000 km2lik yüzölçümüne sahip, 323 bin nüfuslu, jeotermal enerji’yi ilk defa enerji üretmede kullanan, askeri güce ihtiyaç duymayan, ordusu olmayan, Vikingler ve Elf’ler diyarı, mitolojisiyle çok yapıtlara konu olmuş mistik, buzlar ve ateş ülkesi. Avrupa’nın en büyük buzulu Vatna’nın bulunduğu hem soğuk hem de sıcak bir ülke. Dünyanın en sofistike ülkelerinden biri de ayrıca. Nüfusu 323 bin civarında olsa da hemen hemen her şeye rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Suç oranının az olmasından dolayı polisler silah taşımazlar. 15 civarı aktif volkanı, 10 bin şelalesi var. İzlanda tam bir şelaleler diyarı. En büyük şelaleleri Gullfoss ve Dettifoss. Avrupa’nın en güçlü şelalesi olan Dettifoss, buzullardan gelen kahverengi ve kül grisi sularının muazzam ivmesiyle baş döndürücü ve hipnotize edici bir özellik taşıyor. Daha yeşil, daha berrak ve bu nedenle de daha “romantik” olan Gulfoss ve Godafoss’da mutlaka ziyaret edilmesi gereken doğa harikaları arasında. Arkasına geçilebilen tek şelale olan Seljalandsfoss da oldukça etkileyici.
Tahmin edileceği gibi pahalı bir ülke. En yakın komşusu Grönland’a 350 kilometre, İskoçya’ya 800 kilometre, diğer komşusu Norveç’e 1000 kilometre mesafede. Bir hamburgere $ 13–15 ödemek zorunda kalabilirsiniz. Bunun yerine değişik tatlar da deneyebilirsiniz. Hakarl, Skyr (çok tüketiliyor, yoğurda benziyor), Puffin gibi… Jökursarlon Buzul Gölü buzul parçalarını görmek için mükemmel bir fırsat. Namaskard kaynayan gri çamur havuzlarının bulunduğu, topraktan, dağlardan buharların tüttüğü, kesif kükürt kokusuyla kaplı çok farklı bir yer. Seyahat ederken birden karşınıza doğal termal havuzların çıkabileceğini de unutmayın.
Doğası görebileceğiniz tüm güzellikleri içerisinde barındırıyor. Volkanik topraklar, termal sular, sert zemin, deniz, yumuşak zemin, siyah kumsal, beyaz kumsal. Dünya’nın fokur fokur kaynayan bir ucu. Geysir, yani bizim bildiğimiz anlamıyla Gayzer, çocukluğumuzdan beri görmek istediğimiz, merak ettiğimiz bir şeydi. Buradaki ana gayzer, eskiden 70 metre yükseğe kadar püskürüyormuş. Artık o uyku halinde sadece depremler volkanik hareketler ve depremler ile ortaya çıkabiliyor. Küçük olan ise, 4-6 dakikada bir 20-40 metre arası püskürüyor. Bilindiği üzere; kuzey ışıklarının (Aurora Borealis) ne zaman görüneceği de bilinemiyor. En fazla 2–3 günlük tahminler yapılabiliyor. İstatistiksel olarak, Ocak-Mart arası, her 3 günde bir bu ışıkları görmek mümkün. O da şanslıysanız.
Aurora Borealis’in gözlemlenebilmesi için temel şart havanın bulutsuz olması gerekiyor. Bu da her zaman olan bir durum değil doğal olarak! İzlanda’daki turlar hava durumunu ve atmosferdeki hareketleri yakından takip edip Kuzey Işıkları turunun yapılıp yapılmayacağına son anda karar veriyorlar. Gerçi tur yapılsa bile bu Aurora’nın izleneceği anlamına gelmiyor! Yani acayip şans işi bu ışıklarını izleyebilmek!
“Aurora Borealis nedir?
Kutup ışıklarının oluşum süreci havası boşaltılmış tüpte, yüksek voltajla elde edilen neon ışıklarına benziyor. Enerjinin kaynağı güneşin püskürttüğü sıcak iyonize gazlar, yeryüzünün manyetik alanı ve solar fırtınalar. Yüksek enerji yüklü elektronlar atmosferdeki oksijen atomları ve nitrojen molekülleriyle çarpışıyor. Kuzey Kutup Dairesi çevresindeki ülkelerde, eylül-mart arasındaki gecelerde fosforlu kırmızı, yeşil ışık perdesi beliriyor. Işıklar, bu alanda Dünya’nın manyetik alanındaki dalgalanmalara bağlı oluşan elektrik fırtınalarıyla burgu halini alıyor. Bu da kutup ışıklarına cazibe katıyor. Alaska Fairbanks Üniversitesi’nin web sitesinden günlük tahminleri görebilirsiniz. (www.gedds.alaska.edu/AuroraForecast)
İzlanda’da çekilmiş birçok film mevcut. Sanki doğal bir film platosu gibi. İzlanda’ya gittiğinizde dünyanın ilk zamanları, el değmemiş hali ile karşılaşıyor hissine sahip olabilirsiniz. Her an dinozorlar karşınıza çıkacakmış gibi doğal bir güzelliğe sahip. Ayrıca her yerde karşınıza koyunlar çıkabiliyor. Vahşi hayvan sayısının az olması sebebiyle koyun ve at gibi hayvanlar özgürlüklerini doyasıya yaşayabiliyor. Bu yüzden de sayıları oldukça fazla. Reykjavik’e yaklaşık yarım saat uzaklıktaki Mavi Lagün (Blue Lagoon), en soğuk havada bile yüzebileceğiniz sıcak su havuzlarıyla turistlerin gözdesi. Kişi başı 65 Euro ödeyerek bornoz, havlu ve bir içecekten oluşan paketi satın alıp tüm gününüzü bu termal havuzda geçirebilirsiniz. Tesis içindeki kafede ya da Lava isimli restoranda yemek de yiyebilirsiniz.
Ülkenin 900’lü senelerde İskoç rahipler ve Vikinglerle başlayan tarihini görsel olarak öğrenmek için Perlan isimli binanın içindeki Saga Müzesi’nde yarım saatlik bir gezi yeterli olacaktır. Netice itibarıyla, herkesin ölmeden önce görmesi gereken hayal gibi bir ülke İzlanda.
Yazı: Aise Amet Fotoğraflar: Önder Asım İsbir