Yılbaşının “aktörleri”
“Kardan Adam, Noel Baba, Kızmabirader ve Tombala” her yılbaşında olduğu gibi yine hayatımızda olacak.
Kardan heykel
Yeni yıl simgelerinin başında havuç burunlu, gizemli, kar ile özdeşleşmiş birisi var. Türk Dil Kurumu’na göre “Eğlenmek amacıyla insana benzetilerek yapılan kardan heykel”, hayal gücünüzün kahramanı, kardan adam…
Sıkıştırılmış kardan yapılan ve ana amacın insana benzer bir heykel yaratmak olduğu kardan adam, mahallenin “en boylu poslu ama en kolay eriyip biten üyesi”dir. Yerde yuvarlanarak yapılan iki ya da üç tane büyük kartopundan oluşur. Kollar genellikle daldan, burun havuçtan, gözler ise kömür veya zeytinden olur. En meşhur giysisi ise boynuna sarılan atkıdır. Bazense başına şapka, kasket, kova gibi bir başlık, koluna da eski bir çalı süpürge tutuşturulur. Gövdesinin önüne de küçük taşlardan ya da kömürden düğmeler konur. Yapıldıktan sonra geriye kalan onunla ilgili oyunlar türetmektir. Bunların en meşhuru ise giysi giydirmedir. Çok değişik ve komik giysiler giydirebilir, böylelikle kardan kadın da olabilir. Mahalledeki soru ise şudur: “Bizim kardan adamın havuç burnunu kim çaldı?” Kardan adamların havuç burnu ne amaçla çalınır bilinmese de, genelde gülerken resmedilen kardan adamların yılbaşı resminin en özel parçalarından birisi olduğu bir gerçek.
Etraftaki tüm karlar erise de artık mahalle ile bütünleşen kardan adam, karakter sahibi olduğunu göstererek belli bir süre daha varlığını sürdürür. Hatta kar yılbaşından önce yağdıysa yeni yıla kar kimliğiyle girebilen tek varlık bile olabilir. Çocukların “ay dede” gibi kişilik yüklediği nadir şahsiyetlerdendir kardan adam. Sarılabilir, eridiğinde arkasından ağlayabilirler. Hatta ona yemek bile yedirmeye çalışabilirler. Onların gözünde kardan adam, kardandır ama adamdır…
“Kızmabirader, tombalayı bekle…”
Gazeteler yılbaşı yaklaşırken iki farklı oyun verir beraberinde. Birisi “kızmabirader” diğeri “tombala…”
Yeni yıla evde “merhaba” diyen herkesin yılbaşı programında yer alır bu iki oyun. Önce “ithal” bir kültür olan hindi ile birlikte Türk mutfağının lezzetli örneklerinden kurulmuş güzel bir yemek yenir, TV’deki yılbaşı programları açılır, gece boyunca tombala ve kızmabirader oynanıp keyifli bir gece geçirilir… Gece yarısında ise geriye doğru sayılıp yeni yıla kucaklaşarak girilir. Arkasından ise güzel bir yeni yıl pastası… Ama yılbaşı gecelerinin en kahkahalı sahneleri tombalalı ve kızmabiraderli sahnelerdir: “Birinci çinko…”, “Ballısın işte… Bu kadar şanslı zar atılır mı?”, “Kızmabirader, tombalayı bekle…”, “İkinci çinko…”, “Hiç altı gelmiyor, kaleden çıkamıyorum çok saçma…”, “Veee tombalaaa…”
Oyuncuların bu ve benzeri diyaloglarla kahkahalara boğulduğu bu iki oyunda, en eğlenceli olan şey kazananın kendisini “tombalaaaa” nidasıyla birinci ilan etmesi ve 6 gelmesi için sandalyenin üstüne çıkıp zara yalvarma tablosudur. En ilginç olanı ise ailenin tüm bireylerini bir araya getirebilen tek oyun olmasıdır. Evin babaannesinden 7 yaşındaki en küçük üyesine kadar hepsi son derece eğlenerek bu basit oyunu oynayabilir ve kahkahalara boğulabilir. Geceden geriye bir torba ve kaybolmuş tombala numaraları kalır…