Eski âdete yeni soluk
Eski adete yeni soluk Eski adete yeni soluk Eski adete yeni soluk Eski adete yeni soluk
En eğlenceli anların, en neşeli şenliklerin mimarları Romanlar… Yüzyıllar boyunca oradan oraya göç ederken Bursa’ya kadar uzandılar ve kendilerini Türkiye’de ilk kez Bursa’da gerçekleştirilen bir hayalin içinde buldular.
Bursa’da Roman deyince ne geliyor aklınıza? Bursa’nın belki daha önce hiç yolunuzun düşmediği sokaklarında yürürken kulağınıza gelen ve içinizi kıpır kıpır kaynatan müzikler mi? Arap Şükrü Sokağı’nı şenlendiren nağmeler mi? Rengârenk kıyafetlerle dans eden insanlar mı yoksa? Cümbüş Hasan’a olan aşkından “Deli” olan “Ayten” mi?
Özgür ruhları müziklerine, makamların büyüsü enstrümanlarına yansımış insanlar Romanlar… Nuh Peygamber’e bağlı olduğu söylenen, Hindistan’a uzanan kökenleriyle sanılandan çok daha eskilere dayanan bir kültürleri var. Kısa süre içinde dağılıp yayıldıkları dünyanın dört bir yanında farklı isimlerle anılıyorlar. Çingene, Kıpti, Dom, Fellah, Bohem, Tigani, Roman… Evliya Çelebi “Çingane” diyor onlardan bahsederken Seyahatname’sinde… İsimleri ne olursa olsun, kim onlara ne derse desin onlar yalnızca kendilerine, müziklerine, danslarına, özgürlüklerine göre yaşıyorlar her yerde… Dünyaca ünlü sanatçılara, orkestralara, filmlere, şarkılara, müzisyenlere, yazarlara, yönetmenlere, film yıldızlarına ilham oluyorlar. Kültürleri, dansları, inanışları, ezgileri bir anda sarıveriyor müzikten belki hiç anlamayan bir insanı bile… İçlerini döktükleri müzikle ulaşıyorlar çünkü diğer insanların içlerine…
İlle de Roman olsun! Eski adete yeni soluk
Bu başına buyruk halleri şekillendiriyor hayatlarını. Bu yüzden seçiyorlar göçebeliği. Ekonomik, dini, kültürel türlü sebeplerle her yerden gidiyorlar bir şekilde. Hiçbir fikre, düşünceye, kurala bağlı kalmadan, kendi özgürlüklerince yaşayabilmek için gitmeleri gerekti her seferinde. İlk var oldukları Hindistan’dan çıktılar yola, sulak, verimli ve ağaçlık olduğunu bildikleri deniz kıyılarına takip ede ede üç koldan sardılar tüm dünyayı… Osmanlı Dönemi’nde, hangi tarihlerde olduğu net bilinmese de Bursa’ya kadar geldiler. Bursa’nın simgelerinden birinin Ayten Şenaşık’ın, nam-ı diğer Deli Ayten’in aşk ve acı dolu hikâyesinin başladığı ve bittiği yere, şimdiki adıyla Kızyakup Mahallesi’ne yerleştiler. Osmanlı döneminde Atpazarı denilen bugün hâlâ Kamberler olarak da anılan bölge, onlardan sorulur hale geldi zamanla. Bursa’nın Demirkapı, Arabayatağı, Esenevler, Fatih, Ortabağlar gibi başka semtlerine yerleşenler de oldu.
Bursa’nın “mektepli” Romanları
Bursa’nın, eskiden belki birçok insanın yakınlarından bile geçmeye çekindiği bir sokağı, şimdiki adıyla Ebu İshak Mahallesi son üç yıldır bambaşka bir anlam kazandı. Çünkü Kamberler denilen bu bölgenin tam ortasında, Osmanlı’dan bu yana isimleri burayla anılanların yararlanması için bir okul var. Adı “Çalgıcı Mektebi.” Bu okul aslında 3 yıl önce hayata geçmiş ama yıllar boyu hayali kurulmuş bir proje. Temelleri ise 2010 yılında Recep Altepe’nin önerisiyle kurulan Merinos’taki Çalgıcı Mektebi Roman Orkestrası’nda atılmış. 2013 yılında açılışı yapılarak Kamberler’deki Çalgıcı Mektebi binasında hayata geçirilmiş. Bugün sınavla girilen bu okulun öğrencileri gösterdikleri başarılara, yeteneklerinin onları götürdüğü yere göre yollarına devam edecek ve belki de bir gün Çalgıcı Mektebi Roman Orkestrası’na dâhil olacaklar.
Projenin tüm hedefleri, Bursa’da yaşayan Romanları hem kendilerine hem kente hem ülkeye hatta belki dünyaya kazandırmak. Çünkü yeteneklerine göre sınavla alındıkları bu okulda tüm eğitimlerini tamamlama, meslek edinme, yeteneklerini geliştirme, kendilerini keşfetme, çeşitli müfredat ve programlar dahilinde 4 yıllık planlara dahil edilerek sağlam bir müzik eğitimi alma imkanı buluyorlar. Her yılın sonunda düzenli olarak konserler düzenleniyor, organizasyonlarda etkin olarak yer alıyorlar. Ayrıca ileride istedikleri okullara, güzel sanatlar fakültelerine girebilmeleri için de ihtiyaçları olan eğitimi alabiliyorlar. Tüm müzik türlerini, makamları öğrenebiliyor, sosyalleşebiliyor, düzenli çalışma programlarına dâhil olup derslere girerek tüm alanlarda kendilerini ve yeteneklerini test edebiliyorlar. Hem yalnızca Romanlar da değil, sınavı geçen her müzik aşığı yararlanabiliyor bu okuldan. Okulun kapıları herkese sonuna kadar açık. Tıpkı müziğin evrenselliği gibi… Notaları, makamları, nedenini açıklayamadıkları bir şekilde büyüsüne kapılıp peşinden gittikleri müzik hakkında bilmeleri gereken her şeyi öğreniyorlar. Ekip olmayı öğreniyor bu okulun öğrencileri. Bir araya gelen farklı müzik türlerinin, farklı enstrümanların hayranlık veren uyumlarına ayak uyduruyorlar. Türkiye’de bir ilk olan ve büyük hedeflere sahip bu proje, hem eğitmenlerinin, hem projede emeği geçenlerin hem de öğrencilerinin geleceğe dönük umutlarını yarınlara taşıyor. Roman müzisyenlerinin genlerinden sonraki nesillere ulaşan yetenekleri ve müzik aşkları, bu okulda aldıkları eğitim ile güçleniyor. Eski adete yeni soluk
Tony Gatlif, Gipsy Kings, Sibel Can, Kibariye, Ebru Gündeş, Müşerref Akay, Balık Ayhan ve daha niceleri… Tanıdığınız bu isimlerin ve daha birçoğunun kökenleri Romanlara dayandığı biliniyor. Hem Türkiye’de hem dünyada bir sürü ünlü isim çıkmış Romanların arasından. Ne malum dünyaca ünlü daha nice isimlerin, orkestraların da Bursa’dan, bu okuldan çıkmayacağı? Eski adete yeni soluk
Kaynaklar: Turgay Mercan, Yavuz Bıçakçı, Mustafa Malkoç, Murat Coşkun, Çalgıcı Mektebi Roman Orkestrası, Çalgıcı Mektebi Eski adete yeni soluk