“İcat” çıkaran kadınlar
Bugün hayatımızın vazgeçilmez parçaları haline gelen icatları, geçmişte insanlığa faydalı olmak adına bıkmadan usanmadan çalışan bilim insanlarına borçluyuz. Bu icatların büyük bir kısmını ise başımıza icat çıkaran kadınlara…
Her zaman pratik zekâları ve çözüm odaklı bakış açılarıyla hareket eden kadınlar, tarihe geçen icatlar yaparken de bu yeteneklerini kullanmışlar. Kurabiyeden X-ray teknolojisine, tek kullanımlık bebek bezinden radyoaktiviteye kadar birçok buluşa kadın eli değmiş olması bu durumun en büyük kanıtı…
Radyoloji biliminin kurucusu iki Nobel ödüllü kimyager ve fizikçi Marie Curie, Nobel’i iki kez alan ilk bilim insanı olmasının yanı sıra sadık bir eş ve fedakâr bir anneydi. Madam Curie, ona inanan ve tüm çalışmalarında desteğini ondan esirgemeyen kocasının da katkılarıyla 1903 yılında kocasıyla birlikte aldığı Nobel Fizik Ödülü ile Nobel ödüllü ilk kadın unvanını kazandı. Curie’nin uranyumla yaptığı çalışmalar ona büyük başarılar kazandırmıştı ama yüksek oranda radyasyona maruz kalması nedeniyle hastalanmaya başladı.
Bu hastalıkların sonucunda 1934 yılında “bilim uğruna hayatını feda eden kadın” olarak kan kanserine yenik düştü. Madam Curie, gönüllü olarak hayatını bilime adamış, tüm zamanını, enerjisini insanlara faydalı olacak buluşlara ve keşiflere kullanmayı tercih etmiş bir kadındı. “Sinema tarihinin ilk çıplak kadını” olarak tanınan Hedy Lamarr, kocasının baskıları sonucu oyunculuğu bırakmak zorunda kalınca bilime olan ilgisini keşfetti.
Lamarr’ın, günümüzde tüm dünyanın kullandığı GSM, Wi-Fi, GPS teknolojilerini hayatımıza sokan mucitlerin arasında yer alışı, Adolf Hitler’in silah tüccarı dostlarından Friedrich Mandl ile yaptığı evlilik sayesinde oldu. Kocasının isteği üzerine onun işinde çalışmaya başlayan Lamarr, bir gece yarısı hizmetçisinin kılığına girip evden kaçmadan önce mühendislerle geçirdiği süre boyunca silah teknolojisinin tüm inceliklerini öğrenme fırsatı buldu.
Hollywood’a giderek ünlü yapımcılarla tanışan, dönemin en ünlü isimleriyle kamera karşısına geçen Lamarr “dünyanın en güzel kadını” olarak anılmaya başlamıştı. Bir yandan müzisyen arkadaşı ile birlikte Nazilerin hedefini değiştiremeyeceği torpidolar üretmek üzerine çalışıyordu. 1942 yılında sonuçlanan icadın teknolojisi, yaklaşık 20 yıl sonra ABD tarafından geliştirilerek GPRS, Wi-Fi ve GSM teknolojilerine dönüştürüldü.
Kadınların sihirli dokunuşlarından teknoloji de faydalandı ve ilk büyük ölçekli, zengin donanımlı bilgisayarı icat eden Grace Murray Hopper “bilgisayarların annesi” unvanıyla tarihteki yerini aldı. 2. Dünya Savaşı’nın ardından Harvard’ta çalışmaya başlayan Hopper, yazıyı bilgisayar kodlarına dönüştüren derleyici ve dünyanın ilk kullanıcı dostu kurumsal programlama dili “COBOL’u geliştirdi. Çalışmaları sonucunda “Ulusal Teknoloji Madalyası” ile onurlandırılan Hopper, yaklaşık 30 üniversiteden fahri doktora aldı.
Ölümünden sonra bulunan ve bir makine tarafından işlenmek üzere yazılan ilk algoritmayı içeren notlarıyla Ada Byron Lovelace, dünyanın ilk bilgisayar programcısı olarak kabul edildi. Bilim ve teknolojinin kraliçelerinden biri de X-ray teknolojisini borçlu olduğumuz Barbara Askins… NASA’da kimyager olarak çalışan Askins, radyoaktif materyali kullanarak film negatiflerinde değişim ve düzelme sağlamış bu şekilde X-ray teknolojisini keşfetmişti.
Yine NASA ekibinden olan astronot ve araştırmacı Dr. Ellen Ochoa, optik analiz sistemini icat etti. Macar biyofizik uzmanı Dr. Maria Telkes, güneş enerjisini evlere getirerek, güneş enerjisiyle ısıtma sisteminin mucidi oldu. Günümüzde polislerin kullandığı kurşun geçirmez yelekler, kamp ve kayak ekipmanları, kasklar, köprü halatları, fren balataları 1963 yılında Stephanie Kwolek tarafından icat edilen “kevlar” adındaki dayanıklı malzemeden yapılıyor.
Sağlık alanına iz bırakan kadınlar arasındaki Patricia Bath, geliştirdiği lazerli katarakt ameliyatının patentini 1988 yılında aldı. Evde kullanılabilen diyabet testi icadı ile Helen Free, diyabet hastalarının hayatına büyük bir kolaylık sağladı. 1916 doğumlu kimyager Marga Faultsch, gözlük camının mucidi olurken, 1900’lü yılların başında kadınları, güzel görünmek için sağlıklarını bozan korselerden kurtaran isim Mary Phelps Jacop oldu. Kadınları nefes almalarına bile engel olacak şekilde sarıp sarmalayan tek parça korseleri iki parça haline getirerek büyük bir sıkıntıyı ortadan kaldırmayı başardı.
Tek kullanımlık bebek bezini icat eden Marion Donovan, kimseleri inandıramadığı, destek bulamadığı bu buluşu hem anneler için pratik bir çözüm hem de bebeklerin cilt sağlığı için önemliydi. Mary Walton’un, yaptığı tren yolculuklarından ilham alarak icat ettiğine inanılan sistem, lokomotiflerde ses kirliliğini önlemek için üretilmişti. Walton bu sistemin hem mucidi hem de ilk üreticisiydi. İletişime engel olan hastalıklara sahip kişilerin, bu sorununu ortadan kaldıran, dokunmatik ekranlı “Blisstmbol Printer”, Kanadalı mucit Rachel Zimmerman’ın henüz 12 yaşındayken yaptığı bir okul projesiydi.
Time Dergisi’nin 2010 yılında yaptığı 100 kişilik “Kahramanlar” listesinde yer alan Amerikalı Hayvan Bilim Uzmanı Temple Grandin, kendisi gibi otistik olan çocukları sakinleştirmek için kullanılan cihazın mucidi oldu. “Sarılma Kutusu” ismini koyduğu bu cihaz, ona büyük bir ün ve birçok ödül kazandırdı. Hayatı filmlere, belgesellere, kitaplara ilham verdi. Sağlık sektörünün vazgeçilmez parçası olan şırınga da yine bir kadın tarafından icat edilmiş, bu pratik buluş Letitia Geer tarafından geliştirilmişti.
Günlük hayatın küçük aksilikleri, büyük sıkıntılara dönüşmeden önce gözlerine çarpan bazı detaylar için de harekete geçen kadınlar oldu. Örneğin yağmurlu günlerde çıktığı otomobil yolculuklarında sürekli sorun yaşayan Mary Anderson, bu duruma bir son vermesi gerektiğini düşünüp kolları sıvadı ve tasarımcı bir arkadaşıyla birlikte cam sileceğini icat etti. Sürücülerin işini kolaylaştırma amacı taşıyan bu icat, sürücülerin dikkatini dağıtacağı öne sürülerek 10 yıl boyunca onaylanmadı. İcatlarına çocuk yaşında başlayan ve “dişi Edison” yakıştırması yapılan Margaret Knight, kendinden sonraki mucitlere ilham veren, günlük hayatı pratikleştirmek için çalışan bir isimdi. 20’den fazla buluşa imzasını atarak tarihe geçen Knight, 1871 yılında patentini aldığı kese kâğıdını ve bunu üreten makineyi icat ederek kâğıt sektörünün gelişimine de büyük bir katkı sağladı. Annelere büyük kolaylık sağlayan bebek taşıyıcısı, 60’lı yıllarda Batı Afrika’nın Barış Gücü Hemşiresi olarak görev yapan Ann Moore’nin burada gördüğü Afrikalı kadınlardan etkilenerek hayata geçirdiği bir buluştu. Afrikalı kadınların bebeklerini taşıma şekiller üzerinde geliştirmeler yapan Moore, bugün anneler için büyük önem taşıyan bir parçanın mucidi oldu.
“Kadının yeri mutfağıdır” zihniyetine bambaşka bir anlam kazandıran kadınlar, mutfakta işleri daha da kolay ve pratik hale getiren buluşlar yaptılar. Josephine Cochrane, elde bulaşık yıkarken sürekli bir şeyler kıran hizmetçisine sinirlenmeseydi 1886 yılında patentini aldığı bulaşık makinesi hiç icat edilmemiş olacaktı. Mutfağın vazgeçilmez parçalarından biri olan mikseri ve buzdolaplarının düzenlenmesinde büyük bir payı olan kapak rafları Lillian Moller isimli bir kadının buluşuydu. Kahve içmeyi çok seven Melitta Bentz, fincanın dibinde biriken kahve parçalarından kurtulmanın bir yolunu buldu ve kahve filtresini icat etti. Dibine çivilerle delikler açtığı pirinç bir kabın içine, huni şekline getirdiği defter sayfasını yerleştirdi ve bu düzeneğe sıcak su döktü. Böylece onu rahatsız eden kahve parçalarından kurtulmuş ve ilk kahve filtresini icat etmiş oldu.
Tabi zaman içinde bu durum dünya çapında kazanılan ticari bir başarıya dönüştü. Kısa sürede tüm dünyaya yayılan bir tesadüf de ev hanımı Ruth Wakefield’in eseriydi. Çikolatalı kurabiye yapacakken kakaosunun bittiğini fark etti ama gidip alacak vakti yoktu. O da evinde bulunan çikolataları parçalayıp kurabiyesi için kullanmaya karar verdi. Bu pratik çözüm Amerika’nın en çok tüketilen kurabiyesi haline geldi. Hayatı kolaylaştıran bir başka icadın sahibi de ilk denemesini mutfağındaki blender’de yapan Bette Nesmith Graham’dı. Yaptığı yazım yanlışları yüzünden her seferinde yeni kâğıt kullanmaktan bıkan Graham, kendi mutfağında ürettiği “daksil” üzerinde geliştirmeler yaparken çok zaman harcaması nedeniyle işinden oldu ve 1958 yılında bu icadın patentini aldı. Tarihte çoğu zaman kadınların icatlarına engel olmalarına rağmen erkekleri de düşünen kadınlar, onların da hayatını kolaylaştıracak birçok icat ortaya attılar. 1813 yılında Tabitha Babbitt tarafından geliştirilen yuvarlak testere, o döneme kadar ağaç kesmek için iki kişiye ihtiyaç duyma durumunu ortadan kaldırdı. Bu ve benzeri birçok icatta emeği olan Babbitt’in çoğu icadı için patent almadı. Martha Coston, genç yaşta kaybettiği kocasından kalan notların peşine düşmesi ve yaklaşık 10 yılını bu amaca hizmet etmek için harcaması sayesinde renkli işaret fişeği buluşuna adını yazdırdı. Gökbilimci kardeşi William Herschel ile sekiz kuyruklu yıldız keşfeden Caroline Herschel, 1828 yılında Kraliyet Astronomi Derneği’nden altın madalya almıştı. İsmi bugün gökyüzünde ve gökbiliminde yaşıyor.
Ütü masası, saç maşası, leke kovucu sprey boya, kalorifer kazanı, teleskop, katlanabilir yatak, taşınabilir bisiklet… Bu liste belki daha haberdar olamadığımız birçok isimle uzar gider. Hem hayatları boyunca ihtiyaç duyacakları, günlük yaşamlarını pratikleştiren, güzelleşmek için kullanacakları icatlara hem de insanlığın kaderini değiştirecek, teknolojinin gelişimine büyük katkılar sağlayacak buluşlara elleri değen kadınlar… Bazen hayatları pahasına bıkıp usanmadan çalıştılar, bazen küçücük detayların peşine takılıp dünyayı sarsan icatlara imzalarını attılar.
Yazı: Ferhan Petek