Bu yazı yüksek oranda “değişim” içeriyor
Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım… Mevlana
Ne görüyorsunuz aynaya baktığınızda? Son bir yıldan beri aynı kalan ne var hayatınızda? Hatta son bir gün veya son bir saatten beri neler değişmedi ki dünyada? Değişime ayak uydurmak ne kadar zorsa, değişmeyenlerle yaşamaya devam etmek de bir o kadar zor aslında… Mevlana’nın dediği gibi dün dünde kalmıyor, bugün yeni bir şeyler olmuyorsa ve yarın da hiçbir şey değişmeyecekse ne gerek var ki umut etmeye ya da hayal kurmaya? Dünya değişiyor, insanlar değişiyor; her şey ve herkes bitmeyen bir değişimin içinde var olmaya devam ediyor. Değişim, evrenin değişmeyen kuralı ve biz bu evrenin bir parçası olduğumuz sürece hiç bitmeyecek.
Değişim, yaşamın kuralıdır. Sadece geçmişe ya da Şimdiki zamana önem verenler geleceği kaçırırlar. John F. Kennedy
Fiziksel, kimyasal, sanatsal, mevsimsel… Dünya ve içindekiler her türlü ve her an değişiyor bir şekilde… Hayatta kalmak ise bu değişime ayak uydurmaya ve yeni değişimler geliştirmeye bağlı biraz da… Suyun donması, teknolojinin gelişmesi, zamanın ilerlemesi… Hepsi değişimin birer örneği. Dünyanın içindeki her şey ise değişimin değişmez birer parçası… Değişim bazen ihtiyacımız olan bazen de bizi korkutan bir kavram. Çünkü bir şeylerin değişmesi olumlu sonuçlar doğurabileceği gibi var olan bir düzenin bozulmasına da sebep olabiliyor. Neredeyse her insanın hayatı boyunca en az bir kez içinden geçen belki de diline doladığı “dünyayı değiştirmeye çalışma çabası” gibi… Bir şeylerin düzelmesi için dilediği bir dilek bu belki de. Dünyanın değişmesi, savaşların bitmesi, çocukların daha mutlu olduğu, herkesin daha güvende yaşadığı bir dünya elde etme çabası.
anın şimdiki hali de zaman içinde yaşanan bir değişime bağlı değil miydi? Bu değişimin tek nedeni yine dünyanın içindekilerdi. Tüm dünyayı değiştirmeye çalışmayı hayal etmek yerine herkes kendinden başlasa bir şekilde değişmeye, özelden genele bir değişim gerçekleşmez mi o zaman? Osho’nun dediği gibi “Bütün dünyayı değiştirmene gerek yok, sadece kendini değiştir ve tüm dünyayı değiştirmeye başlamış olacaksın. Çünkü sen dünyanın bir parçasısın.Tek bir insan bile değişse, bu değişim binlerce insana ulaşacak. Tamamen yeni bir insanlık türünün doğmasına sebep olacak bir devrim için tetikleyici olacaksın.”
Her çiçek bir gün solacak, her çocuk bir gün yaşlı bir insan olacak; her yol bitecek, her yenilik eskiyip, bir gün yerini başka yeniliklere bırakacak. Çünkü hayat ve içindeki her şey her zaman değişecek. Bazen yalnızca değişmesi gerektiği için… Bazen bilerek ve isteyerek değiştireceğiz bazen yalnızca kendiliğinden gelen değişimlere ayak uydurmakla yetineceğiz. Ya da her şeyi bir yana bırakıp Sokrates, Gandhi, Tolstoy gibi daha birçok ismin hemfikir olduğu üzere dünyada görmeyi istediğimiz değişimin, kendisi olacağız. Her değişimin başka değişimleri doğuracağını, ardından başka değişiklikler getireceğini ve iyi ya da tüm sonuçların yaşanması gerektiğini kabulleneceğiz. Hayatta kalmak ve devam edebilmek için değişime bir şekilde ayak uyduracak, yaşadığımız, dâhil olduğumuz her zaman dilimine uyum sağlayacağız.
Doğada her şey bir değişimdir fakat bu değişimin arkasında sonsuzluk yatar. Wolfgang Van Goethe
Ne sonu ne de sınırı var değişimin ve değişmenin… Herhangi bir şey herhangi bir sebeple, herhangi bir konu, olay ya da kişi için değişebilir. Beyazperde değişimin sayısız örnekleriyle dolu. Hayatını devam ettirmek için seçtiği meslek uğruna değişime uğrayıp, bambaşka bir görünüme sahip olan oyuncular gibi. Yalnızca 1-2 saatlik görüntü için sağlığını bozma pahasına kilo verenler ya da isimleri, dünyanın en güzel yüzleri arasında anılırken, bu duruma tezat bir değişimle seyircinin karşısına çıkanlar…
Christian Bale’nin Makinist filmindeki performansıyla ödüller kazanmış ama bu rol için sıra dışı bir diyetle sağlık sınırları dışında bir sürede 82 kilodan 54 kiloya düşerek sağlığını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya gelmişti. O güne kadar bir oyuncunun rolü için verdiği kilo sınırlaması rekorunu kırarak kitaplara geçmiş daha sonra gelen Batman rolü için karaktere uygun, kaslı bir görünüme sahip olmayı da başarmıştı.
Hollywood’un masum meleği Charlize Theron da gerçek bir hayat hikâyesinin anlatıldığı “Cani” filmindeki başrolü için kendisine yapılan makyaj ile acımasız bir katile dönüştürülmüştü. Sanat için yapılan bu gönüllü değişimler, kendilerini mesleklerine adamış, idealleri için sınır tanımayan insanların göze alabileceği türden fedâkarlıklar elbette.
Bir de yolun başında kurdukları hayallere rağmen, ortalarda bir yerlerde yollarını değiştirmek zorunda kalanlar var. Hayatın değişimle olduğu kadar, değişik sürprizlerle de dolu olduğunu hatırlayıp tebdil-i mekânlardaki ferahlığın tadını çıkaranlar, bir yandan değişime ayak uydurup diğer yandan kendinden hiç taviz vermeden yoluna devam edebilenler gibi…
Kendinizde, çevrenizde, en yakınlarınızda ya da hep gitmek istediğiniz herhangi bir yerde… Değişim her zaman var oldu ve olmaya devam edecek. Geçmişe olan bağlılığınız, çoktan arkanızda kaldığı halde peşini bırakmadığınız anılarınızda kendinizi kaybetmek veya o anılara, değişime ayak uydurmuş anlar katıp devam etmek ise tamamen sizin tercihinize kalmış. Çünkü her zaman bir şeyler değişecek, bunu engellemenin bir yolu ya da gereği yok ama bu değişimi nasıl karşılayıp, hayatı nasıl yaşayacağınız yalnızca size bağlı.