Gençleşen bir eski dost
Ünlü yazar Ernest Hemingway’in “Batılıların barış dilenmeye geldikleri kıyı kasabası” olarak adlandırdığı Mudanya, geçtiğimiz aylarda önemli bir değişime şahitlik etti. Barışı ve Milli Mücadele’nin sonunu simgeleyen Mudanya Mütareke Evi Müzesi yenilendi. Bina geçen zamanın yorgunluğunu üzerinden attığı uzun bir aradan sonra ziyaretçilerini tarihin en önemli dönemlerinden birine götürmeye devam ediyor.
Tarih 11 Ekim 1922… Bir hafta boyunca süren konuşmaların, zaman zaman tansiyonun yükseldiği, sinirlerin gerildiği tartışmaların ardından kazanılan büyük zafer, görüşmelerin yapıldığı evi barışın simgesi haline getirdi. Tarihin belki en yorgun şahitlerinden biri olan Mudanya Mütareke Evi Müzesi ise yıllar boyunca o günleri yaşatma ve gelecek nesillere aktarma görevini üstlendi. Ama son zamanlarda iyice yaşlanmış ve yorgun düşmüştü. Geçen yıl başlayan restorasyon çalışmalarının ardından, geçtiğimiz aylarda yeniden hayata dönen müze, bugün anılarını paylaşmaya devam ediyor. Hem de daha bakımlı ve yenilenmiş olarak…
Mudanya’nın görülmeye değer güzellikleri arasında bembeyaz, heybetli bir bina çıkıyor karşınıza… Büyük bir savaşın anlaşmayla sonuçlandığı, barışın dalga dalga yayılmasında öncü olan bir mütarekenin yapıldığı, her metrekaresinde başka bir hatıranın saklandığı bir bina… Rus asıllı tüccar Alexander Ganyanof’a ait olan ve daha sonra “Şeker Kralı” olarak da bilinen Mudanyalı iş adamı Hayri İpar’ın satın alıp onardığı Mudanya Mütareke Evi Müzesi; 1937 yılından, Eski Eserler Genel Müdürlüğü’ne devredildiği 1959 yılına kadar Mudanya Belediyesi’ne bağlı bir müze olarak hizmet verdi. 800 metrekare arsa alanına ve 400 metrekare bina alanına sahip olan müze, Türk-Yunan savaşına son veren bir anlaşmanın imzalandığı yer olmasının yanı sıra Mustafa Kemal Atatürk başkanlığındaki Ankara Hükümeti’nin de Türk milletinin tek temsilcisi olarak kabul edildiği ilk yer olma özelliğine sahip. İki büyük salonu ve 13 odası bulunan müzeden içeri adım attığınız anda tarihini keşfetmeye, sizinle paylaşmak için yıllarca özenle sakladığı anıları içinize çekmeye başlıyorsunuz. 19. yüzyılın mimari özelliklerine sahip iki katlı ahşap yapının ilk katında, sert geçen mütareke görüşmeleri sırasında çekildiği ve “Gerekirse savaşırız!” diyerek yumruklamasıyla kırılan mermer masanın bulunduğu odasında İsmet Paşa karşılıyor sizi… Bu döneme ait fotoğraflara, belgelere bakarak o yıllara gidiyor, görüşmelere dâhil oluveriyorsunuz. İsmet Paşa ile birlikte sinirleniyor, barış için sabırsızlanıyorsunuz. Bu odanın hemen yanında, görüşmeleri dinlemek için görevlendirilenlerin kullandığı dinleyici odasında buluyorsunuz kendinizi. 3 Ekim 1922 tarihinde başlayan görüşmeler boyunca geçen zamanın izini etrafta gördüğünüz yazılardan, belgelerden, fotoğraflardan sürüyorsunuz. Türklerle savaşarak baş edemeyeceklerini anlayan İtilaf Devletleri’nin talebine karşılık, barış sağlamak amacıyla başlayan görüşmelerin yapıldığı odada İsmet Paşa dışında, İngilizleri temsilen General Harrington, Fransa adına General Charphy, İtalya adına General Mombelli’nin balmumu heykellerini görüyorsunuz. Tarih sizi içine çektikçe onların sadece birer heykel olduğunu aklınızdan çıkarmanız ve kendinizi görüşmelerin tam ortasında bulmanız mümkün. Türklerin lehine, 14 maddelik bir anlaşmayla sonuçlanan görüşmelerde tek eksik ise görüşmeler sırasında Mudanya açıklarında bir gemide heyecanla sonuçları bekleyen Yunanistan temsilcileri… Yunan temsilciler General Mozarakis ve Albay Sariyenis’in bu görüşmeler ile doğrudan ilgili olmalarına rağmen katılmamaları, görüşmelerin ana konusu olan Doğu Trakya’yı vermeyi katiyetle reddetmeleriydi ve barış değil toprak istiyorlardı. Ancak İsmet Paşa’nın tutumu netti ve bu masadan ya onlara sunulan anlaşmayı imzalayarak kalkacaklar ya da savaşı göze alacaklardı. İmzalandıktan 3 gün sonra yürürlüğe giren anlaşma sonucu, Trakya tek damla kan dökülmeden geri alınarak siyasi bir başarı elde edilmişti. Yunanlılar hariç tüm temsilcilerin imzaladığı anlaşma, Türk-Yunan arasında herhangi bir silahlı çatışmayı ortadan tamamen kaldırmış, 11 Ekim 1922 sabah saat 06:00’da atılan imza, tarihe barış adına kalıcı bir iz bırakmıştı. Gençleşen bir eski dost Gençleşen bir eski dost Gençleşen bir eski dost
Gelecek nesillere düşen görev ise bu izi canlı tutmak ve böylesine önemli bir olayın şahidine sahip çıkmaktı. “Mudanyalı bir Türk” olmaktan gurur duyduğunu dile getiren Hayri İpar’ın bu binayı satın alarak müze haline getirilmesi için yaptıklarının altında da bu bilinç yatıyordu. Etrafındaki yıkık dökük yapıları satın alıp yıktıran İpar, evde daha önce bulunup zamanla kaybolmuş ya da satılmış eşyaların peşine düşerek en azından bir kısmını geri aldı ve gerçek sahibine geri vermeyi başardı. Unutulmaması gereken bir geçmişin en büyük hatırası olan evi ortaya çıkartıp Mudanya Belediyesi’ne devrederek, müzenin bugünkü haline gelmesinin temellerini atmış oldu. 2010 yılında Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı’nın (BEBKA) da desteğini alarak Bursa İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Mudanya Lozan Mübadilleri Derneği’nin katkılarıyla hazırlanan “Mudanya Mütareke Evi’nde Tarih Sesini Duyuruyor” isimli tanıtım ve geliştirme amaçlı projeye dâhil edilen ve yıllar geçtikçe yaşlanan binanın zamana yenilmesine izin verilmedi. Bina, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin geçtiğimiz yıl Nisan ayında başlattığı restorasyon çalışmalarıyla onarıldı ve yenilendi. Her köşesinde özenle barındırdığı anıların tozları alındı, yaraları iyileştirildi, hafızası tazelendi ve 10 Ekim 2014 tarihinde kapıları yeniden açıldı.
Her insan az çok merak eder tarihi… Belgeseller izler, kitaplar okur, müzeler gezer veya bulabilirse canlı tanıklardan dinler geçmişi… Mudanya Mütareke Evi Müzesi de geçmişi anlatmaya kaldığı yerden devam etmek için hazır… Bütün enerjisi ve heyecanıyla ziyaretçilerini bekliyor. Onlara şahit olduğu barış ve özgürlük mücadelesini, İsmet Paşa ile paylaştığı ve belki yalnızca ikisinin bildiği sırları, bugüne kadar yaşadıklarını, yaşanmışlıkları anlatmak için…
Yazı: Ferhan Petek Fotoğraflar: Bursa Büyükşehir Belediyesi, Engin Çakır