Dünyaya “dokunan” bir aşk
Çok çok eski zamanlardan kalma, bitmeyen bir masal; ipek… İpekle tanıştıktan sonra adı bir daha ondan ayrı anılmayan sadık bir âşık; Bursa… Ve birliklerinden doğan, uzun zaman aradan sonra bugün, yeniden dünya sahnesine çıkmaya hazırlanan Bursa ipeği…
Yüzlerce yıl boyunca yolu hep bu kentten geçti ipeğin… Adı bir kez bile Bursa’dan ayrı anılmadı. Öyle bir aşktı ki bu ilmek ilmek dokundu, dünyanın diline dolandı. Bursa ipeği nasıl ki dünyanın dört bir yanına yayıldıysa, ipek de dört bir yandan sarıp sarmalamıştır Bursa’yı… Kentin her yerinde, her döneminde izlerini görebilir; eski Bursalılardan, ipeğin yüzlerce yıl önce bu topraklara nasıl yerleştiğini öğrenirsiniz. Semtlerinde, giysilerinde, aksesuarlarında, köylerinde, el sanatlarında, ticaretinde, ekonomisinde, sanayisinde, geleneklerinde ve hatta tramvayında… Bursa’nın dünya mirası çarşılarında, hanlarında gezerken, İpekçilik yokuşunu tırmanırken, Merinos semtinden geçerken teninizde ipeksi bir dokunuş hissedersiniz. Geçmişten gelen dokuma sesleri, kulağınıza kentin ipekle dolu anılarını fısıldarlar. Bugün sizi siyah – beyaz fotoğraflardan selamlayan insanlar; size ipeğin Çin’de hayati önem taşıyan bir sırken; kıyıdan kıyıdan Bursa’ya gelişini, kentin kalbinde yavaş yavaş, sağlam temellerle ördüğü kozayı ve geleceğe uzanışını anlatırlar. İpeğin tüm dünyaya yayılırken, oradan oraya savruluşunu ve sonsuz aşkı Bursa’ya nasıl gelip yerleştiğini dinlerken hayranlığınızı gizleyemezsiniz.
Bursa’ya doğru ipekten adımlar
Çin’den başlayıp Anadolu ve Akdeniz sayesinde Avrupa’ya kadar uzanan; ticaretin, sanatın, fikirlerin, bilimin, dinlerin, kültürlerin, bilgeliğin geçtiği bir yol İpek Yolu… Çin’in keşfedip dünyaya sattığı ipeğin ulaşımı için kullanılan mecburi güzergâh… Yalnızca tüccarların değil, orduların, sanatçıların, gezginlerin, bilgelerin ve daha nicelerinin geçtiği bir yol olsa da ilk kez ticaret amacıyla ve ipek için kullanılması adının da ipekle anılmasına neden oldu. İpek Yolu güzergâhının Anadolu’daki son duraklarından biri de Bursa’ydı. Ancak Bursa ve ipeğin bağı yalnızca bu güzergâh ile sınırlı kalmadı. Çin’den sonra Hindistan’da üretilmeye başlanan ipek daha sonra Orta Asya’ya açıldı. Semerkant, Buhara, İran derken, İpek Yolu üzerinde bugün hala varlığını sürdüren hanlar, kervansaraylar kuran Selçuklular’ın Anadolu’ya gelişi ipek ticaretini bambaşka bir boyuta taşıdı. Osmanlı zamanında ipek hem ticareti yapılarak önemli bir gelir sağlanıyor hem de saraylarda bolca kullanılıyordu. Bu dönemde yapılan fetihlerin büyük bir bölümü İpek Yolu’ndaki önemli noktaların Osmanlı topraklarına katma amacını taşıyordu.
İpeğin şehri
Bursa, zamanla önemli bir ipek merkezine dönüşmeye, gerçek anlamda bir “ipek şehri” olmaya başladı. İran’ın meşhur ipeği kervanlarla Bursa’ya geliyor burada Avrupalı alıcılara satılıyordu. Anadolu’daki “Acem” denilen, Azerbaycan kökenli İranlı tüccarlar, esnaflar Bursa’ya yerleşmeye başladılar. Aynı dönemde Bursa’da yüzlerce ipekli kumaş dokuma tezgâhı bulunuyordu. Anadolu’dan ihraç edilen kumaşlar “Bursa” adıyla anılmaya; “Bursa kumaşı”, “Bursa ipeği” olarak satılmaya başladı. Sultan II. Bayezid döneminde yayınlanan ve dünyanın ilk tüketici kanunları olma özelliği taşıyan “Kanunname-İ İhtisab-I Bursa (Bursa İhtisab Kanunu)” ticarete standartlar getirdi. Bu kanun tüm ticaret etkinliklerinde olduğu gibi ipek ticaretinde ve dokumacılıkta da önemli bir kilometre taşı oldu. Bursa’da üretilen kumaşlar, dokuma teknikleri, malzeme özellikleri ve desenleriyle bir sanata dönüştü ve tüm dünyanın ilgisini çekmeyi başardı. Türk kültürünün renkleri, motifleri hayranlık topladı. İnce işçilikleriyle dünyanın dört bir yanından tercih edilir hale geldi. İpeğin şehri Bursa’da hanlar, çarşılar kuruldu ve isimleri hep ipek üzerineydi. Koza Han, İpek Han, Bezzazlar Çarşısı, İpek Pazarı, Arakiyeciler Çarşısı…
Gücün ve asaletin simgesi ipek
İpeğin Bursa’daki hâkimiyeti ve özellikle 16. ve 17. yüzyıllarda giyim kuşama verilen önem, saraylarda başlayıp halka ulaşan bir moda akımı başlattı. Bursa’da dokunan kumaşlar önce padişahlara, sultanlara yapılan kaftanlarda, elbiselerde kullanıldı. Hatta Çin’de ilk keşfedildiği yıllarda ipek ipliğinden üretilen kumaşlar yalnızca saray mensupları, hanedan üyeleri tarafından giyilebilirdi. Bu kurala uymayan ise idama mahkûm edilirdi. İpek yalnızca ihtiyaç için kullanılmıyor; gücü ve asaleti de simgeliyordu. Yabancı ülkelerden getirilen pamuk iplikleri, Ulu Cami avlusunda kurulan pazarlarda satılıyordu. Bugün İstanbul’daki Topkapı Sarayı, Konya Mevlana Müzesi, Lizbon Gülbenkyan Müzesi, Yunanistan Benaki Müzesi ve Bursa Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde en güzel örneklerinin sergilendiği Bursa kumaşları saray soyluları ve halkın zengin kesimi tarafından ilgi görüyordu. Yalnızca kadınlar değil erkekler de ipek kumaşlar giymeyi tercih ediyorlar; zenginliğini ve soyluluğunu giyim kuşamıyla dışarıya yansıttığına inanıyorlardı. Gücü, ihtişamı, zevki ve zenginliği sembolize eden ipek ve ipekli kumaşlar bazen tekniklerine bazen de dokundukları bölgelere göre isimlendiriliyordu. Seraser, kadife, Selimiye, serenk, kemha desenli kumaşlar arasında girerken atlas, tafta ve canfes düz kumaşlar arasında yerini alıyordu.
Dünyanın ipeği Bursa’da
Evliya Çelebi’nin “İpek diyarı ve taht şehri” dediği Bursa, 1800’lü yılların başında ipek konusunda Çin’i, Hindistan’ı, İran’ı geride bıraktı. Bursa ipekle sanayileşiyor ve ipek Bursa’yı bir ticaret ve sanayi merkezi haline getiriyordu. Bursa ipeği artık dünya pazarının gözdesiydi. İpeğin önemini kavrayan Fransa ve İtalya da ipekçiliği sanayileştirdi hatta dünyanın ilk ipek fabrikaları Fransa’da kuruldu ancak yine de Bursa ipeğinin, Bursa kumaşının önüne geçemedi. Bursa ve Bursalılar bu konudaki başarısını, üstünlüğünü tüm dünyaya kabul ettirdi. Nihayet ilki Muradiye semtinde olmak üzere ipek fabrikaları kurulmaya başladı. Bu fabrika aynı zamanda Türkiye’nin de ilk fabrikası olma özelliği taşıyordu. 1833’te ipek ticaretiyle uğraşan Fransız bir ailenin Bursa’nın ipek konusundaki başarısını ve elverişliliğini kabul ederek açtığı bu fabrika daha sonraki 100 yıl içinde Demirkapı, İpekçilik, Hamzabey, Mollaarap, Yenimahalle gibi diğer semtlerde de açılan ipek fabrikalarının öncüsü oldu. Örneğin; bugün bir okul olarak hayatını sürdüren ve gelecek nesilleri yetiştiren Fabrika-i Hümayun, 1852’de ipek üretimi ve dokumacılığın Bursa’daki merkezi olan Muradiye’de kurulmuştu. Onunla birlikte saray için ipek üreten Divanhane, Mancınıkhane, Kozaklık ve Kasr-ı Hümayun de vardı. Kolsuz Faik, Romangal, Fransız sahipleri nedeniyle “Gâvur Bahçesi” olarak anılan bölgedeki fabrika… Bugün yeniden canlandırılarak “Muradiye İpek Fabrikası” adıyla üretimini sürdüren bina… Nişan Tatakyan’ın Setbaşı’nda kurduğu ipek fabrikası ve çoğunluğu ermeni olan esnafın ipek dükkânları bulundukları caddenin “İpekçilik” adını alma sebebi olmuştu. Her biri Bursa’nın ipek konusundaki önlenemez yükselişini kanıtlayan, bir kısmı bugüne ulaşmayı başarırken bir kısmı zamana yenik düşen binalar arasındaydı. Kuruluşu 1800’lerin sonuna kadar uzanan ve 1930’da “İpeker” olarak değiştirilen fabrika da bugüne ulaşmayı başaran Bursa ipeği markalarından biri oldu. “Gaffarzadeler” adıyla ipek üretimine ve ticaretine başlayan “İpeker Ailesi” Cumhuriyet döneminde kurulan dokuma tesisleri ve açılan mağazalarıyla Bursa’nın ipek tarihinde önemli bir yer edindi.
İpekle yükselen şehir
Cumhuriyet dönemine de derin ve silinmesi zor izler bıraktı Bursa ipeği. Cumhuriyetin ilanından 2 yıl sonra Atatürk’ün talimatlarıyla kurulan İpekiş gibi… Atatürk’ün 1938’de, Bursa ziyaretlerinin sonuncusunda açılışını kendi elleriyle yaptığı, ismi bile bizzat onun tarafından koyulan Merinos Fabrikası gibi… İpekiş Türkiye’nin sanayiye öncülük eden ilk fabrikası olmuş ayrıca Cumhuriyet tarihinin ilk ihracat yapan firması unvanını kazanmıştı. Atatürk’ün Bursa ziyaretlerinden birinde fabrikanın anı defterine yazdığı küçük not ve imzası bugün hala özenle saklanıyor. Osmanlı döneminde sarayların ipekli ve kadife kumaş ihtiyacını karşılayan Bursa’da, İngiliz kalitesinde bir kumaş üretmesi için açılan ve bugün “Merinos Tekstil Sanayi Müzesi” olarak geleceğe ışık tutan Merinos Fabrikası ise iplik üretimine dokuma tesisleri de ilave ederek Ortadoğu ve Balkanlar’ın en büyük yünlü kumaş fabrikası olma özelliğini kazandı. İpeğin, kumaşın, tekstilin merkezi oldu Bursa.
Bursa ipeğinin tescilli güzelleri
1925’te “İpek Film Şirketi” tarafından gerçekleştirildiği bilinen gayri resmi bir güzellik yarışması denemesinin ardından 1929’dan itibaren, Atatürk’ün de destekleriyle resmi ve düzenli olarak Türkiye güzellik yarışmaları düzenlenmeye başladı. 1932 yılının Türkiye Güzeli olan ve aynı zamanda “Dünya Güzeli” seçilen Keriman Halis Ece aynı yıl piyasaya sürülen bir kumaşa da adını verdi. İpekiş firması “Krep Keriman” isimli bu kumaşın halka tanıtımını ise Keriman Halis’in bir portresini kullandığı gazete ilanıyla yaptı. Böylece aynı yıl bir ilk daha gerçekleştirmiş ve bir kadın fotoğrafı ilk kez bir reklamda kullanılmıştı. “Krep Keriman” isimli kumaş, aynı yıl Cumhuriyet Gazetesi’nin yaptığı bir yarışmada da “en çok beğenilen kumaş” unvanını kazandı. Bir yıl sonra Bursa çapında bir güzellik yarışması organize edildi. Bu yarışmanın birincisi İpekiş’ten bir “tuvaletlik” de kazanacaktı. Belediyenin büyük salonda yapılan organizasyonda Leman Sadullah Hanım “İpek Kraliçesi” seçildi ve İstanbul’da yapılacak olan Türkiye Güzellik Kraliçesi yarışmasına katılma hakkı kazandı. “Bursa’nın İpek Güzeli” Türkiye çapındaki yarışmada ise 3. oldu. Cumhuriyet döneminde Bursa’da düzenlenen ve “Koza Bayramı” denilen organizasyonlarda da her yıl bir “İpek Güzeli” seçilirdi. Günümüze ulaşan bazı kaynaklara göre 1930 yılındaki Koza Bayramı’nda, Ermeni asıllı “Bayan Lardaki” “Bursa İpek Güzeli” seçilmişti.
Dünden yarına Bursa ipeği
Arada kayıplar yaşansa, Bursa ve ipek aşkı bitmeye yüz tutmuş zannedilse, zaman zaman Bursa ipeğinin eski değerini göremediği düşünülse de bugün Bursalılar bu kıymetli hazinesine sahip çıkmaya kararlı. Bu alanda hem yerel belediyeler hem de Bursalılar canla başla çalışıyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi “Bursa ipeği yeniden hayat bulacak” sloganı ile başlattığı proje dâhilinde Bursalıların ilgi ve desteğiyle sergiler, etkinlikler, organizasyonlar düzenliyor. Projenin ilk aşaması için ipeğin Bursa’daki tarihine detaylı bir yolculuk yapılarak başlanan detaylı çalışmalar kapsamında öncelikle geçmişte ipek üretimi yapan ailelerle iletişime geçildi. Kırsal alanların gelişiminin, yerel ürünlerin üretiminin sağlanması için Orhaneli, Keles, Harmancık, İnegöl ve Büyükorhan ilçelerinde ipek halı, dokuma, ipek triko atölyeleri açıldı. Bursa Valiliği tarafından alınan bir karar ile 2013 yılı “İpek Yılı” ilan edildi. Bursa ipeğini yaşatmak ve canlandırmak amacıyla dernekler kuruldu. Bursa İpekçiliğini Geliştirme Derneği’nin de katılımıyla ipeğin yılı kabul edilen 2013’te “Kozadan Kumaşa Bursa 1. Koza ve İpek Festivali” düzenlendi. Umurbey’deki eski bir ipek fabrikası bugün ipeğin tüm süreçlerinin, her halinin gözlemlenebildiği bir ipek üretim ve tasarım merkezine dönüştürüldü. Bursa’da yeni bir ipek çağı açılması, ipeğin yeniden canlanması ve eski değerini fazlasıyla geri kazanabilmesi için atılan her adım; bir dönem tüm Bursalıların neredeyse tek gelir kaynağı olan ipekböcekçiliğini yaşatmayı ve canlandırmayı da hedefliyor.