Tarihi köşkler şehrinde “kuşbakışı”
İster her köşesinde yıllardır özenle biriktirdiği anılarını dinlemek için gidersiniz yanına; ister yalnızca büyülü bahçesinin ve heybetinin cazibesine kapılmak için… Kuşbakışı bir Bursa sefası için keyfine doyulmaz bir panoramik manzara verir size hünkarların köşkü.
Bursa’nın tarihi ve manevi değerlerinden biri olan Hünkâr Köşkü; Bursa’yı ayaklarınızın altına sererken, bir yandan kulağınıza 170 yıldır ayakta kalışının yaşam dolu hikâyesini fısıldıyor. Bugün etrafındaki sosyal tesislerle birlikte, Bursalıların huzur bulmak, kentin tarihi ve doğal değerlerinin, güzelliklerinin tadını çıkarmak için gidebildikleri bir yere dönüşen Hünkâr Köşkü; müze olarak kapılarını açtığı 2003 yılından beri ziyaretçileriyle yaşanmışlıklarını ve şahit olduğu gizemli tarihi paylaşıyor. Var olduğu yıllar boyunca, Atatürk’ün burada kaldığı dönemlerde hayata geçirdiği “Şapka Devrimi” için halka yaptığı konuşmaya da şahitlik etti; Ata’nın manevi kızı Sabiha Gökçen ile tanışmasına da… 3 padişah ve bir cumhurbaşkanını ağırladı; ismi, geçirdiği dönemlere göre değişimlere uğradı. 170 yıl önce av köşkü olarak inşa edilmiş ve yapımı 19 gün içinde tamamlanmış olan Hünkâr Köşkü daha önceki dönemlerde Kasr-ı Hümayun, Kasr-ı Milli, Cumhuriyet Köşkü, Atatürk Köşkü isimleriyle anıldı. Zaman içinde birçok kez adı değişen ve yenilenen köşk; 1844 yılında Abdülmecid Han’ın Bursa gezilerinde konaklaması için inşa edildikten sonra Abdülaziz Han’ı, 5. Mehmet Reşat’ı, Kurtuluş Savaşı yıllarında ise Atatürk’ü ve savaş komutanlarını da ağırladı. Hünkar Köşkü’nün mimari özellikleri bir yana şahit olduğu farklı dönemlerde birçok önemli kişiye ev sahipliği yapmış olmasıyla da ayrı bir değere sahip…
Sivil mimarinin en iyi örnekleri arasında gösterilen ve yıllar içinde geçirdiği restorasyonlardan sonra müze haline getirilen Hünkâr Köşkü, Temenyeri Parkı’ndan dağ yoluna doğru dönen yolda. Ona yaklaşırken size çınar ağaçları eşlik ediyor. Sizi ilk karşılayan ise tarihi köşkün yapım yıllarına uzanan çinili çeşme… Sultan Abdülmecid döneminin valisi olan Salih Paşa tarafından yaptırılan köşk, mimarisiyle olduğu kadar konumuyla da büyük bir önem taşıyor. “Fransız Ampir” üslubu ile inşa edilmiş olan köşkün manzarası, Bursa’nın neredeyse tamamını içine alıyor. 1947 yılından beri Bursa Büyükşehir Belediyesi sorumluluğunda olan köşk, bugüne kadar TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı’nın da gözetimi altında çeşitli restorasyonlardan geçti. İnşa edildiği dönemin valisi Salih Paşa tarafından, Temenyeri’nin biraz üzerindeki bölgede “ahşap sıvama yöntemi” ile yaptırılmıştı. Yenilenme sürecinin ardından 2003 yılında müze olarak kapılarını açtı. Köşkün büyüleyici güzellikteki bahçesi, görkemli iç dekorasyonu ve her şeyden önemlisi şahit olduğu yaşanmışlıklar ve özenle sakladığı anıları onun hem maddi hem manevi değerini yıllar içinde daha da güçlendirdi. Bahçesinde, ilk örnekleri M.Ö. 9. yüzyılda görülen ve köşkle yaşıt “Podima” döşemeler, geometrik desenlerle süslü. Köşkün son derece sade tasarlanmış olan dış mimarisinde, alt ve üst kattaki balkonlar ve ahşap basık kemerli kepenkler dikkat çekiyor. Köşke girerken 5 mermer basamakla ulaşılan sahanlık bölümünden 2 basamak sonra giriş holüne ulaşılıyor. Mermer olan sahanlık bölümü ahşap sütunlar üzerinde işlemeli ve yine ahşap olan tavanla süslenmiş. Toplamda 450 metrekare olan köşk, giriş ve bodrum katlarından oluşuyor. Giriş kattan itibaren alt ve üst katlarda; Kabul Salonu, Atatürk’ün Yatak Odası, Atatürk’ün Çalışma Odası, Sabiha ve Ülkü’nün Yatak Odası, Yaver Odası ve Hol, Havuzlu Salon, Alt Kat Yatak Odası, Yemek Odası bölümleri bulunuyor.
Üst katta yer alan kabul salonuna çift kanatlı kapıdan giriliyor. Salonun, eşsiz duvar ve tavan işlemeleri, altın yaldızlı boyaları, çiçekler, Bohemya tipi görkemli avize, küçüklü büyüklü Japon vazolar, odanın ışığını arttırma amaçlı yerleştirilen aynalar dışında en büyük özelliği, tüm eşyaların simetrik bir hassasiyetle düzenlenmiş olması. Salonun doğusundaki kapıdan Atatürk’ün yatak odasına geçiliyor. Duvarlarında panolar, tavan yüzeyindeki altın yaldızlı kabartma motifler, yağlıboya çiçekler, kuşlar ve Atatürk’e özel olarak yaptırılmış “K&A” işlemeli yatağın bulunduğu odanın devamında ise çalışma odası bulunuyor. Kabul salonunun batısında, Atatürk’ün manevi kızlarının kaldığı odalar ile Salih Bozok’un kaldığı bilinen “Yaver Odası” bölümü yer alıyor. Ahşap korkuluklu 18 basamaklı merdivenden aşağı indiğinizde, yuvarlak kemerli giriş kısmında sonra sizi “Havuzlu Salon” bekliyor. Serinliği nedeniyle daha çok yaz aylarında kullanılan bu bölüm, dört köşeli mermer havuz ve iki çeşmeden oluşuyor. Çeşmenin iki tarafında bulunan kupaların Bursaspor’un 1944-1945 sezonunda kazandığı kupalar olduğu biliniyor. Havuzlu salonun devamında, köşkün ilk yapıldığı yıllarda “Berber Odası” olarak anılan ve Atatürk’ün köşkü kullanmaya başladığı dönemde yatak odası haline getirilen oda yer alıyor. Bu kattaki en dikkat çeken bölüm ise havuzlu salonun doğusunda bulunan “Yemek Odası” bölümü. Aynı zamanda köşkteki birbirinden değerli eşyaların da sergilendiği bu odanın tam ortasında 14 sandalyeli, oval kenarlı, açılır kapanır olma özelliğine sahip ceviz bir masa var. Masanın sağ ve sol yanlarında, yemek takımlarının sergilendiği camlı dolaplar bulunuyor. Hangi yönden bakılırsa bakılsın, bakılan yöne doğru duruyormuş özelliğine sahip bir aslan figürü tavanın en merkezine yerleştirilmiş. Odanın bir adının da “Aslanlı Oda” olarak bilinmesinin sebebi de bu figür. Sergilenen Bohemya marka porselen yemek takımları, kristal sürahi ve bardak takımları, çay fincanları da odadaki ilgi çeken parçalar arasında. Osmanlı saraylarının önemli detayları arasında yer alan yöresel el dokuma halılar, kristal avizelerin de bulunduğu Hünkâr Köşkü’nde; ceviz ve maun ağırlıklı mobilyalar, ipek ve kadife perdeler dönemin zevkini yansıtıyor.
Tüm bu güzelliklerin, tarihin manevi değerleriyle birlikte ziyaretçilerine sunulduğu müze, 2009 yılında açılışı yapılan sosyal tesisleriyle de halka hizmet veriyor. Sakin ve huzurlu bir ortamda, tarihle iç içe zaman geçirebileceğiniz Hünkâr Köşkü Müzesi ve bölgedeki sosyal tesislerde Osmanlı dönemine has yiyecek ve içeceklerle misafirlerini bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Hünkâr Köşkü; yerli ya da yabancı turistlerin, şehrin gürültüsünden ve telaşından uzak bir ortamda dinlendiği, tarihin en gizemli detaylarında küçük turlar attığı eşsiz bir köşe. Ona konuk olmak ise unutulmaz bir Bursa hatırası…