Bursa’dan aşk manzaraları

Aşkına aklını feda etmiş bir kadın

Bursalıların, aşk denince aklına ilk gelen isimlerden biri belki de “Deli Ayten.” Çocukken ağır hastalıklarla boğuştu, ölümlerden döndü de bir aşk belini büktü Ayten’in. Geç kavuştuğu erken kaybettiği ilk ve son aşkı Cümbüş Hasan’ın ölümünden sonra, dolaştı durdu Bursa sokaklarında. Ondan hatıra kalan cümbüşü, davulu, onun hediyesi çantaları taktı boynuna; son nefesine kadar acısını, kederini, neşesini, anılarını, aşkını paylaştı Bursalılarla. Onu bilmeyenler de öğrensin diye heykeli dikildi, hayat hikâyesi tiyatro sahnelerine taşındı. Kent Müzesi’nde bir köşe bile verildi ona. Ne “deli” deyip geçildi, ne de ölünce unutuldu Ayten Şenaşık. Biraz hüzünlendiren, biraz gülümseten hatırasıyla, aşkına aklını feda etmiş bir kadın; Bursa’da aşkın en deli simgesi hâlâ…

Bursa’nın aşk damlaları

Bugün Gölyazı Köyü’nün meydanında bulunan ve uluslararası anıt-ağaç işareti taşıyan çınarın çevresinde balık lokantaları ve çay bahçeleri yer alıyor. Tam karşısında ise Mehmet Okatan tarafından yaptırılmış olan “Sevgi Pınarı” çeşmesi. Gölyazı halkının da özenle baktığı, çay bahçesinin içinde bulunan çınarın içinde birkaç kişi sığacak kadar büyük bir oyuğu var. Çınarın yan yatmış dallarından biri, bölgenin halkı tarafından taştan bir ayak yapılarak desteklenmiş ve dalın içine bir boru aracılığı ile su veriliyor. Dalın altında oluşan havuz da buradan akan su ile besleniyor. Ağlayan Çınar, hiç durmadan akan sularla genç yaşta ölüme teslim olan bir aşkın dört mevsimini yaşatıyor. Yazın Gölyazı’daki yüzlerce çeşit kuşa eşlik edip, onlarla birlikte aşk şarkıları söylüyor; hazan mevsiminde yarım kalan aşkın hüznüne kapılıp çaresiz aşıkların ardından gözyaşlarını akıtıyor.

Gölyazı hakkında daha çok şey okumak için tıklayın

Hak yolundaki “aşk selamı”

Bursa’da, hak yoluna baş koymuş gönül dostlarının buluştuğu, ham gelip çileyle pişen aşıkların aşklarını tavaf ettiği; kapıları herkese açık bir mabet Karabaş-i Veli Kültür Merkezi… Burada yılın 365 günü yapılan Mevlevi ayinlerinin bir parçası da selamlar. Her biri başka bir anlam taşıyan selamların ilki insanın, bilgi yolunda tanrıyı idrak etmesinin simgesi. Ardından verilen ikinci selam ise Allah’ın büyüklüğünün ve gücünün karşısında duyulan hayranlığın ifadesi. “Allah, tam esenlik versin size ey sevgi ve aşk yollarında yürüyenler! Can gözlerinizden perdeyi kaldırsın da, devrin ve gerçek merkezin sırlarını görün” duasının eşlik ettiği üçüncü selam da, bu hayranlığın aşka dönüştüğünü ifade ediyor. Aklın aşka kurbanlığının, tasavvuftaki “fenafillâh” mertebesine ulaşmış olmanın, teslim olmanın, kavuşmanın, sevgilide yok olmanın simgesi bu selamdan sonra verdiği dördüncü selam ile semazen, manevi yolculuğunu tamamlamış ve kaderine razı olmuş bir halde kulluğuna geri dönüyor. Her selamdan sonra sema yeniden başlıyor. Çile yolcuları, dört bir yanında durup onları saran hakkın aşkıyla dönmeye devam ediyorlar. Onlar akılları, fikirleri, aşkları ve tüm varlıklarıyla Allah’ın; bütün kitaplarının, yaradılışın ve peygamberlerin hizmetkârları olduklarını biliyor, bunu aşkla kabul ediyorlar.

Bursa’nın gizem dolu köşesine gitmek için tıklayın

Bursa’nın aşk iksiri

Antik çağlardan bu yana “aşk iksiri” olarak anılan kestane kadar hiçbir şey, Bursa ile bu denli özdeşleşmedi. Tüm evlere girebilen tek kebap olan kestanenin yaşamı uzattığı dahi öne sürüldü. Haşlaması ve şekeriyle kendine hayran bıraktı. Vitamin dolu yapısıyla, kış aylarında gripten korunabilmek için iyi bir ilaç oldu…

Kestane hakkında daha fazla bilgi için tıklayın