Çağrı Çankaya röportajı

Gezgin tasarımcı Çağrı Çankaya röportajı

 

Designerontheroad

O yalnızca gitmekle yetinmiyor, kalanların içinde de bir gitme arzusu uyandırıyor. Her anının tadını çıkararak yaşadığı hayatıyla insanlara ilham olurken, bir yandan geziyor bir yandan tasarlıyor. Bursalı tasarımcı gezgin Çağrı Çankaya, onun için her şeyden önce gelen “yol”a ilk kez 2011 yılında, cebindeki son parası ve aklındaki “Seyyah olun, turist değil” sloganıyla çıktı.

 

Güzel sanatlar içinde büyüyen, çocukluğundan itibaren kendini ifade ederken hep kâğıtları ve boya kalemlerini kullanmayı tercih etmiş bir tasarımcı Çağrı Çankaya… Hiçbir zaman yalnızca bir tasarımcı olmakla yetinmeyip her zaman hep daha fazlasını aramış. Küçük yaşlarda keşfettiği yaratıcılığına, büyüdüğünde maceracı ruhu ve cesareti de eklenince düşmüş yollara… Hiçbir düşüncenin, kavramın ya da para biriminin anı yaşamaktan daha önemli olmadığını fark ettiğinden beri onun için “hayat” yollarda…

1984 Bursa doğumlu Çağrı Çankaya. Ailesinde neredeyse herkes güzel sanatlar mezunu hayatları çizimle, tasarımla geçmiş. Bu mesleğe olan ilgisini biraz da genlerine bağlayan Çağrı Çankaya, ilk tasarımlarının okulda, kendi ve arkadaşları için hazırladığı sahte karne tasarımları olduğunu söylüyor. Doğduğu şehirde Güzel Sanatlar Lisesi’nde aldığı eğitimden sonra İzmir’de Grafik Tasarım bölümünden mezun oldu. İş hayatına atılarak reklâm ajanslarında, ünlü markalar için çalıştı. Ancak her zaman onu rahatsız eden bir şeyler olduğunu hissediyor ve yaptığı işin en önemli faktörü olan yaratıcılığın, kapalı kalmak zorunda olduğu ofislerde köreleceğini düşünüyordu. Hem kendini geliştirecek hem de öğrendiklerinin üzerine bir şeyler ekleyerek yaratıcılığını daha da tetikleyecek etkenler aramaya başladı. Bu sıkıntılarını paylaşmak için aradığı yakın arkadaşının da katkısıyla o dönem çalıştığı işinden istifa etti ve ne yapacağına karar vermek için evine kapandı. Bu süre içinde bir rota belirleyip, gerekli kişilerle iletişime geçti; blog hazırlayıp, yalnızca tasarım yeteneğini kullanarak hayatta kalabileceği bir dünya turu planladı. Binlerce mail attı, ona yardımcı olabilecek bir sürü kişiyle irtibata geçti. Nihayet 11 Temmuz 2011 tarihinde cebindeki ancak yola yetecek miktarda para ve en gerekeceğini düşündüğü birkaç ufak tefek eşyasını koyduğu sırt çantası ile yola çıktı. İlk seferde altı ay boyunca dolaştığı Mumbai, Pune, Goa, Chiang Mai, Ho Chi Minh, Seoul şehirlerinde farklı reklâm şirketlerinde çalıştı. Altı ayın sonunda bazı sağlık sorunları yüzünden küçük bir ara vererek ülkesine dönmek zorunda kaldı. Ama Çağrı Çankaya için yol henüz başlamıştı ve devam etmeliydi. 2012 yılının Mart ayında yeniden yollara düştü. Ona göre ilk rotayı belirlemek, bu işin en zor kısmıydı. İkinci rotayı belirlemek bu yüzden artık çok daha kolaydı.

“Yol, kendine bir yer bulamamış kişinin özlemidir. Kendi yerini yerleşiklikte bulamayan kişi onu yolculukta arar. Özellikle çok büyük yolculuklar, büyük buhranlar sonucu çıkmıştır hep.”

Yollardaki tasarımcı Çağrı Çankaya, çıktığı yolda birçok dost edindi; onu yolunda umutlandıracak kadar iyi niyetli destekler de gördü ama yola çıkmadan önce aldığı kararlar için yakınları arasında onun “aklından zoru olduğunu” düşünenler bile oldu. Çünkü ortalama bir hayatın standartlarının dışında bir yaşam için kolları sıvamış olmak, başkaları için hem hayranlık uyandırıcı hem de korkutucuydu. Hayatın yollarda geçmesinin yanı sıra bir yandan para kazanabilmek için yaptığı işler farklı ülkeler, farklı şehirlerdeydi ve mesleğinin ayrıntıları her kültür için farklılık gösteriyordu. Bunlara uyum sağlamak, insanlarla sıcak ilişkiler kurabilmek ve her şeye rağmen hayatta kalabilmek kolay değildi. Onu işe çağıran bir ülkeye gittiğinde arayıp ulaşamadığı şirketler de oldu, ayakkabıları çalındığında eve yalınayak yürüyerek gitmek zorunda kaldığı günler de… Bir gün havaalanında mahsur kaldı; bir gün gıda zehirlenmesi yüzünden mide kanaması geçirerek neredeyse canından oluyordu. Yine de hiçbir zaman vazgeçmedi ve yolundan geri dönmedi. Çünkü o en başından çıktığı yolda bir şekilde hayatta kalmayı hedeflemişti ve hala hayattaydı. Ona göre o risk almıyordu çünkü onun için asıl risk, monoton bir hayatı kabul etmekti. Tasarımla dünyayı gezme fikri ve bunu hayata geçirebilmiş olması güzeldi ama Çağrı Çankaya için yeterli değildi. Bu fikri başka fikirlerle desteklemeliydi. Belki birlikte çalıştığı şirketlerle birlikte bir sosyal sorumluluk projesine imza atabilir ve böylece ilham vermenin ve onları cesaretlendirmenin yanı sıra insanlara başka şekillerde de faydalı olabilirdi. Çankaya bu yola çıkmadan önce hem özel hayatını hem de mesleğini sorgulayarak kendini ve tasarımlarını geliştirebilmek için en iyi yöntemin bu olduğuna karar verdi. Onun için dünyanın en iyi eğitimi yaşarak alınan eğitimdi ve daha iyisi olamazdı. Kendi deyimiyle dibe vurup boy verdiğinde, hayatındaki tüm eksiklikleri, tüm mutsuzlukları bir kenara atarak yenilenmeye başladı. Yollarda geçen 3 yılının, hayatı boyunca gördüğü, öğrendiği, yaşadığı her şeyin çok üzerinde olduğunu fark etti. Severek yaptığı işi özgünlük ve özgürlük gerektiren bir iş olması; onun da özgün olduğu kadar özgür hissedebilmesine bağlıydı. Aldığı kararların sonuna kadar peşinden gidebilmesindeki bir etken de bu düşünce oldu. Dünya çapındaki ismiyle “DOTR” yani Designer On The Road, işini doya doya ve en keyif alacağı şekilde yapmak, seyahat etmek, mutlu olmak için yaşadı ve bunu başardı. Geleceği için plânı ise bunların aynı şekilde devam etmesi. Bundan sonraki eylemlerinin arasında gezip gördüklerinden, yaşadıklarından kesitler içeren bir sergi ve bir kitap yayınlamak var. Belirsizliklerden pek de haz etmemesine rağmen neredeyse tamamı belirsizlik üzerine kurulu yaşamında onu birçok sürprizin beklediğini biliyor. En güzeli de iyi ve kötü her şeyi kabul ediyor olması. Onlarca ülkeye gittiği, her birinde orayı yeterince tanıyacak, anlayacak ve oraya alışacak kadar kaldığı halde, dünyada görmediği yer kalmayana dek yoluna devam etmeyi plânlıyor. Bu yıl İstanbul’da bir üniversitede eğitim vermeye başlayarak, yalnızca bir süre dinlenmek için sabit bir düzene geçmiş olsa da; o, yollara çıkmaya, dünyanın gözü de onun üzerinde olmaya devam edecek gibi görünüyor.

Aslında her insanın içindeki dünyayı gezip görme arzusu, içinde olduğumuz sistemin içinde nasıl kurulduğunu bile unuttuğumuz bir hayalin içinde tutsak. Çağrı Çankaya ise her şeye rağmen cesaret edebilen ve insanın elini kolunu bağlayan her türlü engeli hiçe sayan maceracı bir kahraman. Gittiği yerlerde yaşadığı her süreci anlatan videolar ve yazılarını blogunda ve sosyal medya sayfalarında paylaşarak, insanlara hem yol gösteriyor hem de “sen de yapabilirsin” mesajı veriyor. Dünyaca ünlü konferanslara konuşmacı olarak katılıyor, konuk edildiği yurtiçi ve yurtdışı yayınlarda, okulların düzenlediği kariyer günlerinde yaşadıklarını ve hissettiklerini anlatıyor. Çünkü ona göre insanın hayali ne olursa olsun, onu yapmanın bir yolu mutlaka vardır. İnsan yeter ki o yolu bulsun ve vazgeçtiği tek şey “ertelemek” olsun.

Yazı: Ferhan Petek

Bursa
Bursa

 

 

Başa dön tuşu