Göçerken uğrayanlar
Alper Tüydeş röportajı
Göçerken uğrayanlar
“Bursa, göçmen kuşlar için önemli bir seçenek ve Türkiye’nin batısını tercih eden kuşların çevre yolu niteliğinde. Bursa’nın bereketli yapısı kuşlar için hayati öneme sahip. Göçteki kuşların en önemli ihtiyaçları beslenme, dinlenme ve gizlenme. Bursa’da bu üçüne cevap verecek alan bir hayli fazla.”
Bursalı bir doğa tutkunu Alper Tüydeş. Aileden gelen bir doğa sevgisi ve ilgisi var. Kendi tarifiyle “alaylı” olarak doğa ve özellikle kuşlar üzerine araştırmalar, gözlemler yapmış. Çoğu Bursalının “Karacabey Longozu Diye Bi Yer Var” projesinden tanıdığı, Leylek Köyü’nün Adem Amca’sı ile vefalı dostu leyleğin hikayesinden bildiği, Bursa’nın ve Karacabey’in tanıtımında etkin rol oynayan Tüydeş; kuşları çok yakından tanıyıp takip etmekle kalmıyor; onların korunması için çalışmalar da yapıyor. Onunla göçlerin şehri Bursa’dan ve göçmen kuşlardan ve onların bu şehre olan vefalarından konuştuk.
Öncelikle bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1989 Bursa Karacabey doğumluyum. Kuş gözlemciliğine geçişim aslında küçük yaşta babamla avlanmaya gidişimizde başladı. Avcılık ile başlayan bu ilgi zamanla yerini gözlemciliğe ve fotoğrafçılığa bıraktı. Daha küçükken gölün üzerinde uçan bir ördeği diğer su kuşlarından ayırabiliyordum. Güvercin de beslediğimiz için onları zaman zaman avlayan atmaca ve doğan gibi yırtıcı kuşları da diğerlerinden ayırabilir hale geldim. 2007’de aldığım ilk profesyonel makinemle manzara fotoğrafları çekmeye başladım. 5 yıl sonra ilk kişisel sergimi Karacabey’de açıp, elde ettiğim gelirle fotoğraf makinemi değiştirdim ve 500 mm objektif (lens) alarak doğadaki canlılara yöneldim. Bu dönemde tanıştığım bazı kişiler ve tamamen kuşlar üzerine kurulmuş, Türkiye’nin kuş türlerini gönüllü doğa fotoğrafçıları ile kayda alan, bilgi toplayan ve arşivleyen bir site olan ve özellikle kuşları öğrenmemde bana çok büyük faydası olan www.trakus.org sayesinde kuşlar öncelikli ilgi alanım oldu. Sonra, bir pul koleksiyoncusunun arşivine pul kazandırması gibi, çektiğim kuş türlerini tanımlayarak fotoğraflar biriktirmeye başladım. Arşivimin başlığı önce Bursa’nın kuşlarıyken zamanla tüm Türkiye kuşlarına dönüştü. Sadece kuşların değil, gittiğim arazilerden manzaraların, memeli türlerinin, kelebeklerin ve hatta sürüngenlerin fotoğraflarını alıyordum. Bu sayede çok geniş bir arşivim oldu.
Bursa’nın göçmen kuşlar için ayrı bir yeri olduğunu söyleyebilir miyiz?
Bursa, doğrudan göç yolu üzerinde olmasa da göçmen kuşlar için önemli bir alternatif. Baharda Afrika tarafından Avrupa’ya geçecek kuşların güzergâhı büyük oranda aynıdır. Hatay üzerinden giriş yaparlar İstanbul üzerinden kuzeye doğru devam ederler. Yine dönüşte aynı yolu tekrar ederler. Tabi ki bazı istisnalarımız da yok değil. Bıldırcın gibi türlerin yanı sıra ötücü kuşlar ve bunun gibi bazı türler doğrudan denizaşırı da göç edebiliyorlar. Ama denizler her zaman en riskli yoldur. Yoruldukları zaman konabilecekleri veya fırtınalı bir havada sığınabilecekleri bir kara parçası bulmaları kolay olmaz. Bursa, Türkiye’nin batısını tercih eden kuşların çevre yolu niteliğinde diyebiliriz çünkü bazı kuşlar Kocaeli civarından geçiş yapmak yerine göçlerine Bursa, Balıkesir ve Çanakkale üzerindeki ikinci güzergâhtan devam ediyorlar. Bu noktada Bursa’nın bereketli yapısı kuşlar için hayati öneme sahip oluyor. Göçteki kuşların en önemli ihtiyaçları beslenme, dinlenme ve gizlenme. Bursa’da bu üçüne cevap verecek alan bir hayli fazla.
Göç güzergâhları, türlere göre farklılık gösteriyor mu?
Evet. Örneğin su kuşları için Kocaçay Deltası, Uluabat ve İznik gölleri. Orman bakımından ise Uludağ yamaçlarından, meyve bahçelerine türlü çeşitliliği içerisinde barındırmakta. Ve açık arazi seven türler içinde uçsuz bucaksız tarım alanları onlar için büyük bir nimet oluyor. Ama göç yolunda kuşlar için ayrıca önemli olan bazı türlerimiz var ki onlar içinde Bursa çok daha öndedir. Bu türlerin başında Ak Pelikanlar gelir. Her yıl on binlerce pelikan bahar ayıyla birlikte güneyden kuzeye doğru yolculuğa çıkarlar. Büyük bir kısmı Hatay üzerinden geçiş yaparlar. Kışı Türkiye’de geçirenler de güneyden gelen bu büyük sürüye dâhil olurlar ve giderek kalabalıklaşan bir sürü halinde binlercesi aynı anda kartopu gibi büyüyerek göçe devam ederler. Bu muhteşem görsel şölen, ülkemizde pek bilinmese de, her yıl mayıs ayında Bursa’da binlercesinin bir araya gelmesi ile oluşur. Kanat açıklığı 2 metreyi bulan ve ağırlıkları ortalama 8-10 kilograma ulaşan bu kuşların binlercesi Bursa’ya Kütahya’dan geçip Uludağ’ın arka kısmından, Uluabat Gölü üstünden geçerler. Ve buradan da Karacabey’in Doğu tarafında bulunan Uluabat Gölü taşkın sahalarına inerler. Bursa-İzmir karayolunu kullananlar özellikle Mayıs aylarında bu sürülere çok denk gelmişlerdir. Genelde leyleklerle pelikanları ayıramayanlar oluyor ve bu kuşlara leylek gözüyle bakıyorlar ama dikkatli bakıldığında kalın gagası ve kısa boyunlarıyla aslında çok rahat ayrılabiliyorlar. Leylekler için de çok önemliyiz. Öyle olmasaydı Avrupa’nın 11., Türkiye’nin tek “Leylek Köyü”ne sahip olamazdık. Leylekler hayvancılığın devam ettiği, kesik çayırların, biçilmiş tarlaların kuşudur aslında. Buna sulak alanlarda dâhil. Hal böyle olunca Bursa ve Bursa’nın içinde Uluabat Gölü çevresi leylekler için cennet. Leyleklerin de büyük çoğunluğu İstanbul Boğazı üzerinden Avrupa’ya geçerken, bazıları ise çevre yolundan devam ederek Bursa, Balıkesir ve Çanakkale Boğazı üzerinden geçip kuzeye devam ediyorlar.
Balıkçı Adem ile onun vefalı dostu leyleğin, filme konu olan hikayesinden bahsedebilir misiniz?
Karacabey Belediyesi’ndeki işim dolayısıyla turizm ve tanıtım faaliyetlerinde de sıkça görev alıyorum ve bu sayede bilgi sahibi olduğum bir alanda da farklı çalışmalarım oluyor. (Uluabat Gölü kıyısındaki Eski Karaağaç Köyü) “Leylek Köyü” de benim özel ilgi alanlarımdan. Hem işim, hem hobim hem de memleketime olan sevdamla o köyü çok önemsiyorum. Çeşitli sebeplerle gittiğimde köy kahvesinde insanlarla mutlaka sohbete otururum. Bir gidişimde, kahvede kayığına leylek konan bir amcadan bahsedildiğini duydum. Adem Amca çıkıp “Benim kayığıma konuyor. Gel seni de götüreyim” deyiverdi. Böylece tanışıp randevulaştık. Ertesi sabah 06.00’da köyde olmam gerekirken geciktiğim için buluşmayı kaçırmıştım. “Leylek beklemez, karnı doydu mu gider” dedi. Bir gün sonra yeniden randevulaştık Adem Amca ile. Ve ilk o muhteşem manzaraya o zaman tanık oldum. 6 yıldır köyde sadece onun kayığına iniyor ve birlikte adeta balığa çıkıyorlar. Küçük, işine yaramayacak balıkların canlı kalanlarını göle salıyor, ölenleri ise leyleğe veriyordu. Bende bunu basına servis ettim. Leylek Köyü’nde adeta bir sembol oldu bu olay. Köy 13 yıldır festivalle adını duyurmaya çalışıyordu ama Adem Amca sayesinde çok daha kısa sürede milyonlarca insana ulaştı. Bu tarz köylerin bir sembole, yaşanmış ilginç bir hikâyeye ihtiyacı vardır. Leylek Köyü de aradığı hikâyeyi bulmuş oldu. 2 yıldır Âdem Amca’yı her bahar kameralarla takip ediyoruz. Onun hayatını ve bu güzel dostluğu kısa film yapıp hem köyün hem de bu güzel dostluğun tanıtımını yapmış olacağız. Bu sene aynı leylek eşiyle birlikte kayığa konmaya başladı. Seneye çekimleri tamamlayıp montaja başlamayı düşünüyoruz.
Göçmen kuşları Bursa’da nerelerde gözlemlemek mümkün?
Bursa’da en iyi gözlem yapılacak nokta Kocaçay Deltası. Çünkü burası ötücü, yırtıcı, orman türleri ve su kuşları bakımından hepsinin yer aldığı nadide bir bölge. Türkiye’de değil dünyada eşine az rastlanır bir yelpazeye sahip. Onu Uluabat Gölü takip ediyor. Bunun yanı sıra Ürünlü Köyü, Uludağ etekleri ve zirve, İznik Gölü diğer gözlem için uygun alanlardan sayılabilir. Ovalar, meyve bahçeleri de kuş gözlemleri için biçilmiş kaftandır.
Bursa’da göçmen kuşlar için neler yapılıyor, ne gibi etkinlikler düzenleniyor?
Bursa’da Franziska Arıcı ve İsmet Arıcı çifti özellikle leylekler ile alakalı yaptıkları çalışmalarla hem Türkiye hem de dünyaya örnek oluyorlar. Leylek Festivali’nin mimarı da bu harika çift. Başlattıkları Leylek Koruma Projesi ile Avrupa Leylek Köyleri ağına girmeye hak kazandırdı bu köye. Karacabey Belediyesi de bu anlamda büyük çaba sarf ediyor. Tabi ki hala bitmiş değil. Her sene yeni çalışmalarla köye ve doğaya değer katılmaya çalışılıyor. Bursa’da tek Türkiye’de de kuşlarla ilgili sayılı etkinliklerden.
Biraz da “Karacabey Longozu Diye Bi Yer Var” projesinden bahsedelim.
Bu, Kocaçay Deltası içerisinde yer alan longoz ormanımıza farkındalık yaratmak amacıyla bulduğum bir slogan aslında. Amacım böyle bir yerin olduğuna dikkat çekmek ve tanıtımdan ziyade farkındalık yaratmaktı. Kuş fotoğrafçılığına başladığım ve pekiştirdiğim bir alandır burası. Bu orman yıllardır var. Bayramdere ve Boğazköy halkının içinde yaşadığı bir yer adeta. Fakat longoz özelliğine sahip olduğu pek bilinmiyordu. Ve hassas bir döngüsü ile nadir türlere ev sahipliği yaptığı. Köylü, ormanı bu zamana kadar korumuş kollamış. Fakat tabi ki onların yetemediği noktalar da var. Köylünün orada hayvancılık yapması, ormanın zengin çeşitliliğe sahip olmasında çok önemli. Bugün bazı kimseler hayvancılığın yasaklanmasından bahsediyor. Ancak bugün Türkiye’nin pek çok noktasında doğal alanların geri dönüşümünde hayvancılık da bölgede yeniden etkinleştirilmeye çalışılıyor. Çünkü doğal döngüye katkıları büyük. Karacabey Longozu deniz seviyesinin altında bir orman. Derenin taşıdığı alüvyonlarla ilgili olarak zengin toprak yapısı, sulak alan olması bitki çeşitliliğini, bitki çeşitliliği böcek ve sürüngenleri, bu böcek ve sürüngenlerde kuş ve diğer memeli türlerini çekiyor. Böylece her türden canlının barınması, beslenmesi için kusursuz bir döngü oluşuyor. Sadece Karacabey Longozu’nda 270 farklı kuş türü fotoğrafladım. Bu çok ciddi bir rakam. Saz kedisi, yaban kedisi, su samuru gibi türlere de ait izler, fotoğraflar ve görüntüler de elimizde mevcut. Yılan balıklarına hala rastlanabiliyor bu bölgede. Nilüferler, karabaş otları, nergisler, zambaklar ve çeşit çeşit bitki türleri de yine longozun bu yelpazesindeki yerini alıyor. Karacabey Longozu ile ilgili bu çalışmalarımın öncelikli sebebi böyle bir doğa harikasının yanı başımızda olduğunu insanlara göstermek. Bu yere duyarlı olmayı ve bilinçlendirme çalışmalarını hızlandırmak, korumak ve kontrollü bir doğa turizmi konusunda gerekli konumda değerlendirmek. Bu konuda Karacabey Belediyesi, Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2. Bölge Müdürlüğü ve Valilik ile görüşmelerimiz devam ediyor. Kısa bir zaman sonra bu bölgede kalıcı ve koruyucu çözümlerin hayat bulacağına inanıyoruz.
Those who stop by in migration
“Bursa is an important choice for migrating birds and is a bypass for the birds who prefer western Turkey. The fertile structure of Bursa is of vital importance for the birds. The most important needs of birds in migration are food and a place to rest and hide. Bursa is rich in such places that can meet all these demands.”
Alper Tüydeş is a lover of nature from Bursa. His love and interest in nature comes from his family. According to him, he has made studies and observations on nature and especially on birds as a “layman”. Tüydeş, known to many locals of Bursa from the “Karacabey Longozu Diye Bi Yer Var” project as well as from the story of Uncle Adem from Leylek Village and his loyal friend the stork played an effective role in contributing to the publicity of Bursa and Karacabey not only knows and follows the bird closely but also strives to protect them. We talked with him on Bursa, city of migrations, of migrant birds and their loyalty to this city.
First off, can you tell us a little bit about yourself?
I was born in 1989 in Bursa Karacabey. My transition to bird watching started at an early age when we used to go hunting with my father. This interest that started with hunting left its place over time to watching and photographing. I was able to distinguish a duck flying on the lake from other water birds even when I was little. I could also distinguish wild birds such as sparrow hawks and falcons since from time to time they would hunt the pigeons we had. I started taking pictures of sceneries with a professional camera I bought in 2007. After 5 years, I opened my first personal exhibition and changed my camera with the money I earned from there; I got a 500 mm lens and focused on the living things in nature. Thanks to some people I met along during this period along with the www.trakus.org website which collects information on the different bird species in Turkey and archives them with the help of nature photographers thus helping me a lot in learning all about birds, my prior interest became birds. Afterwards, I started identifying the birds I photographed and archiving them just like philatelists do for their stamps. The title of the archive was the birds of Bursa at first but over time it transformed into the birds of Turkey. I took pictures not only of birds but also of the scenes, different mammal species, butterflies and even reptiles wherever I went to. And so I compiled a very large archive.
Can we say that Bursa has a special place for migratory birds?
Even though Bursa is not directly on the migratory route, it is an important alternative for the birds. The route that the birds coming from Africa and going to Europe in spring is mostly the same. They enter the country from Hatay and move north over Istanbul. They traverse the same route in reverse on their way back. Of course, there are some exceptions. In addition to species such as quails, Passeriformes and some other similar species may directly migrate overseas. However, the seas are always the most dangerous routes. It is not easy for them to find somewhere to land on when they get tired or during stormy weather. We can say that Bursa is the bypass for birds that prefer western Turkey, because some birds prefer the second route passing through Bursa, Balıkesir and Çanakkale instead of Kocaeli. At this point, the fertile lands of Bursa are of vital importance for the birds. The most important needs of birds in migration are food and a place to rest and hide. Bursa is rich in such places that can meet all these demands.
Do migratory routes differ according to species?
Yes. For instance, Kocaçay Delta, Uluabat and Iznik lakes for water birds. With regard to forests, it is home to the slopes of Uludağ with a wide variety of fruit gardens. And the sprawling fields are a blessing for the species that like open areas. But there are some species that are of additional importance among migratory birds and Bursa is quite rich in this regard. Great white pelicans are among the most important of such species. Every year, tens of thousands of pelicans start their northbound journey from the south with the coming of spring. Majority passes over Hatay. Those who spend the winter in Turkey join the large flock coming from the south and the flock continues to migrate growing like a snowball. Even though it is not well known in our country, this amazing visual feast takes place every May when thousands of birds come together. Thousands of these birds with wingspans of about 2 meters and average weights of 8-10 kilograms come to Bursa from Kütahya and continue from behind Uludağ and over the Uluabat Lake. And from there on, they go down to the flood plains of the Uluabat Lake east of Karacabey. Those who use the Bursa-İzmir expressway during this time must have come across these flocks especially around May. Generally people cannot differentiate storks from pelicans and they view these birds as storks but actually they can be distinguished quite easily with their thick beaks and short necks. We are also very important for the storks. If not, we would not have the only “Stork Village” in Turkey and the 11th in Europe. Storks are actually birds of cut meadows and mown fields. Wetlands are also included. Hence, the region around Uluabat Lake in Bursa is a heaven for the storks. Majority of the storks visit Bursa as they pass over to Europe from the Bosphorus whereas some continue their routes over Bursa, Balıkesir and the Dardanelles.
Can you tell us about the story of Fisherman Ade and his loyal friend the stork which was made into a movie?
I frequently take part in tourism and publicity activities due to my work with the Karacabey Municipality and so I can carry out different activities in an area that I have knowledge of. (Eski Karaağaç Village on the coast of Uluabat Lake). “Stork Village” is one of my special areas of interest. I give great importance to that village due to both my job, my hobby as well as my love for my homeland. I chat with the people at the village coffeehouse whenever I visit the village. Once, I heard people talking about a man on whose boat a stork landed. Uncle Adem said, “It lands on my boat. So let me take you with me”. And so we arranged a meeting. I missed our meeting because I had to be at the village at 06.00 next morning. He said, “The stork does not wait, it leaves whenever it is full”. So me arranged another meeting with Uncle Adem for the next day. And I witnessed that amazing scene for the first time then. For 6 years, the stork has been landing on his boat and they have been going out fishing together. He used to let go of the living fish that were too small to be of any use and fed the dead ones to the stork. And so I wrote an article for the press about this. This instantly became a symbol of the Leylek Village. The village was trying to publicize itself for 13 years with a festival, but it reached millions of people in a very short amount of time thanks to Uncle Adem. Such villages need a symbol, an interesting real life story. And so Leylek Village found the story it was seeking. We have been following up Uncle Adem closely with cameras every spring for 2 years now. We will make a short film on his life and this friendship which will publicize this beautiful relationship as well as the village itself. This year the stork started landing on the boat with its partner. We are planning to complete the shooting next year and start the editing procedure.
Where can the migratory birds be observed in Bursa?
Kocaçay Delta is the best spot for observation in Bursa. Because this is a rare region with all the Passeriformes, forest types and water birds. It has a wide range of species that is not only rare for Turkey but also for the world. It is followed by the Uluabat Lake. In addition, Ürünlü Village, slopes of Uludağ and the peak are among other spots suited for observation. Plains and fruit gardens are also nice spots for watching birds.
What kinds of activities are carried out in Bursa for migratory birds?
Franziska Arıcı and İsmet Arıcı couple in Bursa are set an example for both Turkey and the world with the work they do for storks. This wonderful couple is also behind the idea for the Stork Festival. The Stork Protection Project they started enabled the village to enter the European Stork Villages Network. Karacabey Municipality also puts in a lot of effort for this purpose. It is not yet over of course. Each year, new activities are being carried out to add value to the village and nature. It is the only activity in Bursa for birsa and one of the few in Turkey.
And let us talk a little bit about the “Karacabey Longozu Diye Bi Yer Var” project.
This is actually a motto I made up for creating awareness to the longoz forest in the Kocaçay Delta. My goal was to attract attention to the existence of such a space and to raise awareness rather than publicity. This is the place where I started photographing birds and became good at it. This forest has been there for years. It is a place where the people of Bayramdere and Boğazköy live. However, people were not aware of its longoz characteristic. And it has been home to many rare species with its sensitive cycle. The villagers have protected the forest until now. However, there are spots where they cannot reach of course. It is important for the rich diversity of the forest that the villagers carry out animal rearing activities there. Today, some people are talking about banning animal rearing. However, animal rearing is tried to be reactivated today for the recycling of natural areas. Because it has immense contributions to nature. Karacabey Longoz is a forest that is below sea level. It attracts the attention of a rich diversity of plants, bugs and reptiles along with other birds and mammals that feed on them thanks to its rich soil structure and wetland characteristics due to the alluvia carried over by the river. Thus, it makes up a perfect cycle for the accommodation and feeding of all kinds of living things. I photographed over 270 different bird species only at the Karacabey Longoz Forest. This is a very high number. We have images of species such as the jungle cat, wild cat, otter. One can still come across eels there. Water lilies, French lavenders, daffodils, lilies and countless other plant types are among the rich diversity of this longoz forest. The objective of my work on the Karacabey Longoz Forest is to show people that we have such a wonder of nature right beside us. To speed up works for raising awareness and consciousness for such a location and to make use of this spot for a controlled nature tourism. In this regard, we are continuing our works with the Karacabey Municipality, Forest and Water Management 2nd Regional Directorate and the District Governorship. We believe that permanent and protective solutions will be available for this region quite soon.