“En iyisi”

 

Michael Jordan

1 numara, diğer bir ifade ile 10 numara… Hafızalara kazınan kendi formasıyla ise 23 numara… NBA tarihinde kırılmamış rekor bırakmayan Michael Jeffrey Jordan, ismini altın harflerle yazdırdığı basketbol tarihinde, tüm zamanların en iyisiydi.

Mükemmel bir basketbol oyuncusu yaratmaya kalkarsanız, olağanüstü atletik özelliklere sahip birisini bulmanız gerekir. Yetenekleriyle rakiplerini ezecek birisini. Michael Jordan gerek manen gerekse fizik olarak tüm bu özelliklere sahipti. Giderek artan başarıları onu mükemmel bir eğitim sürecinin içerisinde de tutuyordu. Attığı her adımda önünde başarabileceği daha büyük bir sorumluluk buluyordu. Jordan tüm zamanların en iyi basketbolcusu unvanını kazanana dek birçok kez zorluklarla karşılaştı ama onun başarısı tüm bu zorlukların üzerindeydi. Sempatik gülüşü ve sahadaki olağanüstü kazanma hırsı onu her geçen gün daha da popüler hale getirdi. O sadece harika bir skorer değildi aynı zamanda en iyi savunmacı, ribaund oyuncusu ve blokçuydu… Jordan kazandığı popülerliği ile NBA ligine ve basketbol sporuna çok büyük katkılarda bulundu. 1980 ve 1990’larda tüm dünya çapında en popüler sporlardan birisi Jordan sayesinde basketbol oldu. Etkili bir pazarlama başarısı da sergiledi. En büyük markalar onunla reklam çekebilmek için sıradaydı.

Michael Jordan

Jordan’ın kısa sürede yıldız olmasının sebebi ise her zaman alçakgönüllü ama bir o kadar da mücadeleci tavrını hem sahaya hem de saha dışına yansıtmayı başarmasıydı. Kameralarla çok iyi geçinen Jordan ve oynadığı reklam filmleri ve yer aldığı magazin dergileri kapakları sayesinde dünyanın dört bir yanında tanındı. Nike ile yaptığı anlaşma ve ona özel üretilen spor ayakkabılarıyla da bir ilke imza atan Jordan, yasak reklam yapıyor gerekçesiyle kanun değişene kadar her maçta NBA Komisyonu’na ceza ödemek zorunda kaldı. Ama Jordan’ın ayakkabılarından vazgeçmemesi ve Nike’nin bu cezaları seve seve ödemesi Air Jordan’ın doğmasının en büyük yardımcısı oldu. Jordan kısaca dünyanın en önemli markalarından biriydi. Dili dışarıdayken koşuşu ve yaptığı smaçlarla NBA’ya ve basketbola yeni bir stil getiren Jordan, her hareketi ile moda yaratıyordu. Uzun şortlar tercih etmesi ve kafasını kazıtması tıpkı bir moda gibi her yerde yayıldı.

Michael Jordan

Jordan, “Basketbol macerama başladığımda tek istediğim en iyi basketbol oyuncusu olmaktı.” diye anlatıyor kendi hikâyesinin özetini… Çok büyük başarılara imza atmasının sebebi de görünen o ki bu cümlede saklı… Kazandığı onca başarıyı disiplinli çalışmasına ve iyi bir sporcu olmasına borçluydu. İnsanüstü yeteneklerini hep bu saygı çerçevesinde değerlendirdi ve sorduklarında, “Kariyerim boyunca basketbola olan saygım artarak devam etti” dedi. Yetinmedi “Bu benim için sadece bir oyun değil, hayat dersi aldığım bir şey…” diyerek basketbolun onun için ne anlam ifade ettiğini açıkça ortaya koydu. Tüm dünya basketbolu onunla birlikte daha çok sevdi.

Gecenin geç saatlerine kadar maçlarını izledi, heyecan duydu. NBA spikerleri onu anlatırken kelimeler birbirine girdi. Çok gürültülü maçlardan unutulmayacak sonuçlar çıkarmayı başardı. Tam 28 kez son saniye şutu ile takımına maç kazandırarak vazgeçmemeyi, hırsı ve inadı tüm dünyaya öğretti. Belki de asla kırılamayacak rekorlara imza atarak herkese yaptığı işi mükemmel yaptığını kanıtladı. 85’te En İyi Çaylak Ödülü’nü kazanarak işe başladı. 88’de yılın En İyi Savunma Oyuncusu ödülünü kazandı. 2 kez Olimpiyat Şampiyonluğu(84,92) yaşadı. Normal bir NBA sezonunda 30 kez 50 sayının üzerine çıkan tek basketbolcu oldu. 6 kez NBA şampiyonluğuna uzanırken, NBA Finallerinin En Değerli Oyuncusu (91, 92, 93, 96, 97, 98) unvanını da yine 6 kez kazandı. Bu serilerde en yüksek sayı averajına ulaşan oyuncu (41,0-1993) oldu. Normal sezonda da 5 kez (88, 91, 92, 96, 98) En Değerli Oyuncu seçildi.

Michael Jordan

Jordan basket sahasında attığı her adımla ismini en iyiler arasına yazdırmayı başarıyordu. Tam 9 kez NBA’nın En İyi Beşi’ne ve En İyi Savunma Beşi’ne seçilmeyi başardı. Bununla da yetinmedi 14 kez All Star forması giydi. Bu formayla En Skorer Oyuncu(20.2 averaj) unvanını edindi. Üç kez de All Star’ın En Değerli Oyuncusu oldu. Bu büyük organizasyonda yapılan Smaç Şampiyonluğu’nda 2 kez birinci oldu. All-Star maçında Triple-Double yapan tek oyuncu oldu. Jordan’a hiçbir başarı yetmiyordu. Tam 28 kez Triple-Double yaptı. Katıldığı Play-Off maçlarında tabir yerindeyse fırtına gibi esti. Tüm zamanların Play-Off sayı rekorunu(63) kırdı. Play-Off’larda 8 kez 50 sayının üzerine çıkmayı başardı. Tüm Zamanlarda Play-Off’un En Çok Top Çalan Oyuncusu oldu. 33.4 sayı ortalaması ile Play-Off’ların En Yüksek Sayı Ortalaması’na sahip oyuncusuydu. Jordan’ın ne yaptığını yakaladığı skor averajı açıkça ortaya koyuyordu: tüm zamanların en yüksek skor averajına sahip olan Jordan baskete hiç doymadı, sayı ortalaması; 30,12 oldu…

Air Jordan
Üretken ve skorcu oyunu ile seyircileri salona çeken Jordan sıçrama yeteneği ve All Star Organizasyonu’ndaki Slam Dunk yarışmasında faul çizgisinden potaya smaç yapması sayesinde “Air Jordan” ve “His Airness” lakaplarını kazandı. 1991 yılında Bulls ile ilk NBA şampiyonluğunu kazandı. Daha sonra iki sezon daha şampiyonluk kazanan Air Jordan, “three-peat” olarak adlandırılan, üç kez üst üste şampiyonluk başarısı kazandı. Fakat Jordan sürprizlerle doluydu. 1993-94 sezonu başlamak üzereyken, beysbol kariyerine devam etme amacıyla NBA’de basketbol oynamayı bıraktı. Bu tüm dünyada şok etkisi yaratmıştı. Tam 18 ay boyunca ikinci ligde beysbol oynadı. Ona göre bu dönemde kendisini dinlemişti. Dönüşü ise 1995-96 sezonunda tekrar Bulls ile oldu. Takımına 1996, 1997 ve 1998’de üç kez daha üst üste NBA şampiyonluğu kazandırdı. 1995-96 sezonunda Chicago Bulls, normal sezon içinde 72 maç kazanarak en yüksek galibiyet oranına sahip olan takım oldu. Pistons’a karşı alınan Doğu Konferansı final mağlubiyetleri soru işaretlerinin doğmasına neden olduğunda bile gösterdiği kararlılık Jordan’ın karakteristik özelliklerinin en güzel örneğini sergiledi: en iyiyi başarana kadar pes etmemek…

Michael Jordan

1999’da, ESPN tarafından 20. yüzyılda Kuzey Amerika’nın En Büyük Sporcusu ilan edildi. Fakat Jordan bir kez daha sahalardan uzaklaşmak istiyordu. Çünkü kendisi için kazanılacak her şeyi kazandığını düşünüyordu. Ayrıca olimpiyatlardan sonra, aynı yıl, idolü ve kılavuzu olan babası, silahlı bir soygun sırasında öldürülmüştü. 1998-99 sezonunda tekrar sebebi olana dek basketbolu bıraktı. İki sezon sonra Washington Wizards takımının üyesi olarak basketbola dönecekti. Basketbola döndüğünü açıklarken yaptığı basın açıklaması ise sadece iki kelimeden oluşuyordu: “I’m back.” yani, “Geri döndüm.”

Jordan, 2000 yılının başlarında, Washington Wizards’ın hissedarı oldu ve ardından da bu takımda Basketbol Operasyonları Başkanı oldu. Wizards’la oynadığı ikinci sezon ve kariyerinin son sezonu olan 2002-03’te ise Jordan, kırk yaşına girmesine rağmen hiç maç kaçırmadı ve 20 sayı ortalamasıyla oynamayı başardı. Aynı zamanda bu sezonda kırk iki defa 20, dokuz defa 30 ve üç defa 40 sayı barajını geçerek 40 yaşında 40 sayı atmayı başaran ilk basketbolcu oldu. Bu sezon boyunca, Wizards’ın evinde oynadığı tüm maçlarda tüm biletler satıldı ve Wizards, yılın en fazla takip edilen takımı oldu. 2003 All-Star maçında Vince Carter, Jordan’a ilk beşteki yerini verdi. Devre arasında, kendisi adına bir tören düzenlendi. Jordan’ın kariyerindeki son maç, Philadelphia 76ers’e karşı idi. Philadelphia’da oynanan maçta seyircilerin “We Want Mike!” (Mike’ı istiyoruz) tezahüratları üzerine, oyuna son dakikalarda girdi ve son sayılarını serbest atıştan bularak kariyerine son noktayı koymuş oldu.

Michael Jordan basket topunu eline aldığı tüm sahalarda rakiplerinin korkulu rüyası oldu. Rakipleri Jordan’ı yenmenin tek yolunun onun yüreğini çıkartmak olduğunu düşünüyordu. Basketbol için efsaneydi ve efsanelerin ismi asla unutulmazdı. Jordan bunu biliyordu ve hayatı boyunca ismi için çabaladı. Forması 23 numaraydı ama ismi her zaman bir numara oldu…

Yazı: Engin Çakır

Michael Jordan

Bu da ilginizi çekebilir
Kapalı
Başa dön tuşu