Meşin yuvarlağın yeşili ve beyazı
“Yeşil İnci” günlerinden bugüne dek tam yarım asırdır birbirinden zorlu dönemeçlerden geçti Bursaspor. Şehri ve takımı ile gururlanmayı çok seven Bursalıları, “Yeşil Timsah” olarak temsil etti Bursaspor… Yarım asrın her saati, günü, haftası; çekişme, mücadele, sevinç veya keder ile geçti. Fakat geçen yılların tek bir ortak yanı vardı: Bursaspor’un her anı bir bağımlılıktı…
Bundan böyle Bursa’da yaşayan kim unutabilir ki, Bursa sokaklarından geçen 100 binlerin şampiyonluğu kutlamasını… Dört büyüklerin hegemonyasına son verip göğsümüzü kabartan başarı dolu şampiyonluk öyküsünü. Bursa’nın futbol mabedi olan Atatürk Stadı’nda Avrupa Şampiyonlar Ligi marşının yankılandığını. Anadolu’da futbol devrimi yaşandığını. Şampiyon çıkarmış bir şehir olduğumuzu. Daha evvel “Yeşil İnci” iken, daha sonra “Yeşil Timsah” olarak parlayan yeşil beyazlı gururumuzun bize unutulmayacak dakikalar yaşatması belki de o sezonun öncesinde hiçbirimizin aklına bile gelmezdi. Ama “inanmanın” neleri peşinde sürüklediğini hep birlikte yaşadık. Tüm Türkiye Bursa’yı konuştu. Yarım asırlık bir futbol serüveninin son yıllarında gelen bu başarı, hepimizi sevince boğdu. Fakat başarı tesadüf değildi. Ardında yarım asrı saklıyordu.
1963’te Merinos ile hazırlık maçı öncesi Başkan Salih Kiracıbaşı ile Bursaspor’un ilk kadrosu
5 kulüpten oluşan bir Bursaspor
“Cumhuriyet ile yeşeren gelişme ortamında, her alanda olduğu gibi sporda da büyük gelişmeler yaşanıyordu. Rekabetin en üst seviyede yaşandığı amatör ligde, Bursa temsilcilerinin büyük başarılar elde etmeye başladığı yıllardı. Özellikle 1955 yılında Acar İdman Yurdu, 1959 yılında Güvenspor Türkiye Şampiyonu olurken, Merinos birçok defa 2.lik, 3.lük elde etmişti. Henüz bugünkü kadar gelişememiş olan Bursa’da futbol büyük bir ilgi ve alakayla takip ediliyordu. 10 binlerin stada toplanması dönemin Futbol Federasyonu Başkanı Orhan Şeref Apak’ın dikkatinden kaçmamıştı. Yeni oluşturulan 2.Milli Lig’e Bursa’yı temsil eden bir takımın da olmasını istemişti. Bunun üzerine Bursalı amatör kulüpler; 13 Nisan 1963’te Akınspor ve Acar’ın teşebbüsü ile Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü’nde Mehmet Göral başkanlığında toplanmışlar ve Bursaspor adı altında birleşerek, 2. Milli Lig’e girme kararı almışlardı. Müessese kulübü olan Merinos, Sümer ve Nilüfer de bu birleşmeye katılma imkanlarının olmadığını ancak destek verdiklerini açıklamıştı. Bunun üzerine Akınspor, Acar İdman Yurdu, Çelikspor, İstiklal ve Pınarspor Bursaspor’u meydana getirdi.”
Bursaspor 1963’te imzalanan protokolle 5 takımın (Akınspor, Çelikspor, Pınarspor, Acar İdmanyurdu, İstiklâl) birleşmesinden oluştu.
“Daha sonra armanın ne olacağı tartışıldı. Yapılan toplantıların ardından alt kısımda kulübün isminin yazıldığı, Uludağ’ın resmedildiği orta kısmın hemen altında kuruluş yılı olan 1963 rakamı ve en üst bölümde de birleşen kulüplerin renkleri ile 5 adet yıldızdan oluşan bir arma ortaya çıktı. Ancak ilerleyen günlerde ekonomik güçlükler ve fikir ayrılıkları nedeni ile birleşme hazırlıkları yavaşladı. Bunun üzerine Orhan Şeref Apak hemen Bursa’ya geldi ve dönemin Valisi Fahrettin Akkutlu ile birlikte yaptığı temaslar sonucunda bu 5 kulübün birleşmesi kesinleşti. Ardından 50 bin lira teminat mektubu ile taahhütte bulunularak Bursaspor’un 2. Milli Lig’e alınması için Federasyon’a resmen müracaat edildi. Bu müracaatın kabul edilmesi ile birlikte 1 Haziran 1963, Bursaspor’un kuruluş tarihi oldu.”
“Uludağ”ın beyazı “Yeşil Bursa”nın yeşili…
“Vali Fahrettin Akkutlu başkanlığındaki müteşebbis(Kurucu) heyetinde: Mehmet Göral, Süreyya Öğünç, Recep Barışıçı, Can Gengörü, Cemal Dik, Faik Tinel, Tarık Sekban, Salih Kiracıbaşı, Hüseyin Canova, Ali Erdinç, Abdullah Uygur, Ertuğrul Yıldırır, Demir Akınöz, Erdoğan Akaltun, Feridun Evrenosoğlu, Hüseyin Kuşku, Fehmi Aktoptan, Hayri Terzioğlu, Hüseyin Saitoğlu, Hamdi Yalım, İsmail Buzcular, Lütfü Özmeriç, Nail Erok, Orhan Akkök, Muhtar Tucaltan, Mustafa Bulutlar, Necati Akgün, Osman Aktan, Selim Süter, Sabri Badır, Şükrü Orhanettin, Şevket Eygi, Şükrü Akmansoy, Enver Yet, Kemal Katıklar, Fethi Kesercioğlu, Hüseyin Kurtoğlu gibi isimler vardı. Bursaspor’un doğuşunda büyük emeği geçen bu isimler ilk toplantıda, Çelikspor Başkanı Salih Kiracıbaşı’nı kulüp başkanı seçti. İlk toplantıda forma renklerinin, Uludağ’ın beyazı ve Bursa’nın yeşili olması, birleşen 5 kulübün renklerinin 5 yıldız halinde forma ve rozette yer alması kararlaştırıldı. Böylece, ilk yıllarında “Yeşil İnci” 1990’lı yıllardan sonra ise “Timsah” olarak adlandırılan Bursaspor, profesyonel futbolumuzdaki yerini almış ve yeni ufuklara doğru yelken açmış oldu. Kuruluşundan 3 ay sonra başlayan 2. Milli Lig’de Bursaspor’un ilk kadrosunda ise şu isimler yer almıştı; Profesyoneller: Özhan Sarlık (Demirspor), Ahmet Konur(Akınspor), Erdoğan Öztoros(Beşiktaş), Orhan Köseoğlu(Çelikspor), Mesut Şen(Akınspor), Fuat Bilik (Acar), Hayri Urgan (Acar), Mustafa Güven(Çelik), Hüseyin Çokkat(Pınar), İsmail Malcı (Acar), Mehmet Tütüneker (Akın). Amatörler: Cemil, Muharrem, İhsan, Halim, Güner, Bilgin, Nedim, Fahrettin, Hasan, Neşat, Abidin, Sinan. Antrenör ise Muhtar Tucaltan oldu.”
Milli Lig yılları
“Bursaspor, 2. Milli Lig’de (Bugünkü PTT 1. Lig) tarihinin ilk resmi maçını 21 Eylül 1963’te İzmir Alsancak Stadı’nda Demirspor ile oynadı ve 1-0 mağlup oldu. İlk resmi maçın kadrosu şöyleydi: Dündar-İsmail, Hüseyin, B. Orhan, Özhan, Erdoğan, Mesut, Mustafa, Hasan, K.Orhan, Cengiz. İlk puanını bir gün sonra yine İzmir’de Ülküspor’dan(0-0), ilk galibiyetini ise 28 Eylül 1963’te İstanbul’da Vefa’yı 2-1 yenerek elde etti. Bursaspor’un ilk resmi golünü ise bu maçta penaltıdan K.Orhan attı. İlk sezonunda Lig’i 8. bitirip deneyim kazanan Yeşil İnciler, daha sonra şampiyonluğa oynamaya başladı ve 2 defa kıl payı kaçırdıktan sonra mutlu sona 1966-67 sezonunda ulaştı. 25 Haziran 1967’de Bursa Atatürk Stadı’nda oynanan maçta Toprakspor’u 4-0 yenerek 1.Lig’e (Süper Lig) “Merhaba” diyen Bursaspor’da tur atan ilk şampiyon kadro: Osman(Yıldız)-Turgut, K.İsmail, Müfit, B. Osman, Taner, Vedat, Mesut, K. Mustafa, Ersel, Rial olarak tarihe geçti. İlk şampiyonluğun başkanı Muzaffer Baştaymaz, teknik adamı Sabri Kiraz olurken, ilk yabancı futbolcu Faslı Rial de ilk şampiyon kadroda yer aldı. Bu arada Bursaspor, Türkiye Kupası’ndaki ilk maçını 3 Kasım 1963’te Bursa’da Beylerbeyi ile oynadı ve rakibini 5-2 yenerek tarihindeki ilk “tur atlama” olayını gerçekleştirdi.”
1.Lig yılları
“Süper Lig’de 1967-2004 yılları arasında ilk serüvenini yaşayan Bursaspor, 67-68 sezonunu 6. olarak kapatırken daha baştan tüm dikkatleri üzerinde toplamayı başarmıştı. Süper Lig’de ilk puan İzmir’de Altınordu’dan (0-0) 3 büyüklerden ilk puan ise bu sezon başında Bursa’da Beşiktaş’tan (0-0) gelmişti. Ayrıca Süper Lig’de ilk tarihi fark da yine Beşiktaş’a karşı alınmıştı. Yeşil-Beyazlılar 7 Eylül 1980’de Bursa’da Beşiktaş’ı Mehmet, Ahmet Kılıç, Sedat Özden, Sedat Özbağ ve Kadir’in golleri ile 5-0’lık bozguna uğratma başarısı gösterdi. İkinci tarihi fark ise yine Bursa’da 2 Kasım 2001’de Galatasaray’a karşı Ömer Kılıç, Murat Sözkesen(2), Okan Yılmaz’ın(2) golleri ile yine 5-0 olarak gerçekleşti. 37 yıllık ilk serüvende Süper Lig’de en iyi derece 1979-80 sezonunda elde edildi. Süleyman Kurtçu başkanlığında ve Muhtar Tucaltan teknik adamlığındaki bu dönemde Bursaspor ilk defa Galatasaray ve Beşiktaş’ı geride bırakarak 4. oldu. Santrfor Bahtiyar da Altaylı B. Mustafa ile birlikte 12 şer golle “gol kralı” unvanını alırken bir ilk daha yaşandı. Bursa’ya gelen ilk yabancı teknik adam ise Toma Kaloperoviç’ti. 1970’de Talat Diniz başkanlığındaki yönetim, Galatasaray’ı çalıştıran Yugoslav Kaloperoviç’i 75 bin liraya takımın başına getirdi. Süper Lig’de en flaş gelişme, 1974 yılında yaşandı. Bursaspor ve ligin başarılı kalecisi Osman Uçaner, Kıbrıs Barış Harekatı’nda Rumlara esir düştü. Aylarca Rum kesiminde tutuklu kaldı. İlk yarı sonuna doğru serbest bırakılmasına ve geri dönmesine rağmen kaleyi Rasim Kara’ya kaptırdı.”
Genç takımın büyük başarısı
“1976’da Başkan Mümin Gençoğlu’nun çabası ile Vakıfköy tesislerini kuran Bursaspor’da altyapı çalışmaları hız kazandı ve bu altyapı Türk futboluna genç isimler kazandırmaya başladı. Buna paralel olarak amatör takım 1986’da Türkiye Şampiyonu oldu ve 3. Lig’e çıktı. 1987-88’de 2. Lig’e terfi ettikten sonra 1988-89 sezonunda da şampiyon olarak Süper Lig’de oynamaya hak kazanınca müthiş bir başarı yakaladı. Ancak aynı isimle 2 takımın Süper Lig’de oynamasının mümkün olmadığını belirten Futbol Federasyonu 2 takımı birleştirdi. Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal da bu karardan sonra Bursaspor’a önemli miktarda para yardımında bulundu. Böylece, Türkiye’de ilk defa, Süper Lig’e yükselen bir takım oynamadan yok oldu. O yıllarda başkan İbrahim Yazıcı, gençlerin antrenörü ise Hasan Bora idi.”
2 kez direkten dönen Yeşil Timsah tekrar 2.ligde
“Bursaspor 2004’te 40 puan gibi yüksek puan toplamasına rağmen beklenmedik şekilde Süper Lig’den düştü. Fikret Üstenci başkanlığında sırası ile Hagi, Ümit Kayıhan ve Nejat Biyediç ile sürdürülen sezon sonunda gelen bu başarısızlık Bursa’yı mateme boğdu. Süper Lig’de 37 yıl süren Bursa fırtınası dinmişti. Ancak, Bursaspor daha önce 2 defa düşmesine rağmen direkten dönmüştü. 1986’da Cavit Çağlar başkanlığında ve sırası ile Macar Laszio, Muhtar Tucaltan ve Kaloperoviç yönetiminde çalışan Yeşil-Beyazlılar sezon sonunda küme düştü. Fakat, Türkiye Kupası’nı kazandığı için statü gereği Lig’de kaldı. Ardından 1987’de Başkan Kadir Şankaya ve Ömeragiç yönetimindeki takım tekrar düştü. Bu defa kaçış yoktu. Bursaspor resmen 2. Lig’teydi. 1987-88 sezonuna Orhan Özselek başkanlığında ve Nevzat Güzelırmak yönetiminde girildi. 2. Lig’de (1.Lig) ilk maç oynandı. Fakat mahkeme kararı ile ligler durduruldu ve Bursaspor tekrar geri döndü. Bu defa puan değil, hukuk savaşı ile geri dönüştü bu. Orhan Özselek de Bursaspor’un ilk futbolcu başkanı olmuştu.” Meşin yuvarlağın yeşili ve beyazı Meşin yuvarlağın yeşili ve beyazı
Geri dönüş notları ve mutlu son
“2004-2005 sezonunda 1. Lig’e geri dönüş için büyük çaba gösterildi ancak sonuç çıkmadı ve Bursaspor 4. oldu. 1 sezon sonra Levent Kızıl başkanlığında, teknik adam Raşit Çetiner ile şampiyonluk geldi. Sürekli lider kalan Timsah, 34. haftada Sakaryaspor maçında kupayı kaldırdı. Bu arada, timsah yürüyüşü ile yapılan ilk şampiyonluk turu da gerçekleştiriliyordu. Kupayı kaldıran kadro ise şöyleydi: Tamer (Yavuz) – Egemen (S.Kurtuluş), Bülent, Ünsal, Ömer-Ertuğrul, Mehmet Al (S.Topraktepe), M. Türkmehmet, Yakup (Serkan)-Ömer Kaplan, Veli. 15.hafta Antalya’da golcü Eser’in ayağının kırılması ise bu sezonun en üzüntülü yanıydı. Ancak Timsah, gerçek yeri olan Süper Lig’deydi artık.”
Avrupa serüveni “Bursaspor Türkiye Kupası’nda ilk finalini 1970-71 sezonunda Eskişehirspor ile oynadı ve (1-0)(0-2) ile kaybetti. Başbakanlık Kupası için de Fenerbahçe’yi 1-0 yendi ve aldı. 1973-74’te ise yarı finalde Beşiktaş’ı eleyen Bursaspor finalist oldu ve finalde Fenerbahçe’ye yenilmesine rağmen rakibinin lig şampiyonluğu nedeni ile Kupa Galipleri’ne katılma hakkını elde etti. Avrupa’ya ilk çıkış fırsatının yakalanmasında K. İsmail’in İstanbul’da Beşiktaş’a attığı(0-1) golün rolü büyüktü. Ve bu gol, “Avrupa kapılarını açan gol” olarak Bursaspor tarihine geçmişti. Başkan Selehattin Kaya, teknik adam ise Mustafa Ertan’dı.
Avrupa Kupa Galipleri’nde 1974-75 sezonunda Türkiye’yi de ayağa kaldıran başarılar kazanılmıştı. İlk turda İrlanda’nın Finn Harps takımını 4-2 ve 0-0 ile geçen kadro şöyleydi: Rasim-Kemal, İhsan, Gürol, Orhan, Vahit, Çeki, Sinan, Sedat ll(K.İsmail), Ali, Turan. Bu maçta Ali, Avrupa Kupalarındaki ilk golü atan futbolcu olmuştu. 2. turda İskoç Dundee United’i 0-0 ve 1-0 ile eleyen Bursaspor, 3.turda Avrupa Şampiyonu Dinamo Kiev’e 2 maçta da yenilerek elendi ancak Kupa Galipleri’nde 5. oldu. O sezon Başkan Selehattin Kaya, teknik adam ise Gegiç idi.”
Türkiye Kupası
“1985-86’da finalde Altay’ı 2-0 yenince Türkiye Kupası ilk defa Bursa’ya geldi. Bu başarıda da Başkan Cavit Çağlar, teknik adam olarak da Kaloperoviç vardı. Bursaspor’a Türkiye Kupası’nı kazandıran kadro şöyleydi: Eser-Taygun, Kerekes, Erdinç, Salih, Sedat lll, Beyhan, Yalçın, Hamit(Kadir), Tulipan(B.Taner), Gürsel. Ardından ilk defa oynadığı Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı ise Beşiktaş’a karşı 2-1 ile kaybetti. Bu arada Kupa başarısını kutlayan Macar futbolcu Tulipan, Uluabat Gölü’nde sandalın devrilmesi sonucu eşi ve kızı ile birlikte boğuldu. Bursa, Kupa Şampiyonluğunu üzüntüden tam olarak yaşayamadı. 1986-87 sezonu Avrupa Kupa Galipleri macerası kısa sürdü. Ajax, 2 maçta da Bursaspor’u yenerek 2. tura çıktı. 1991-92 sezonunda bir kez daha kupa finali oynayan Bursaspor, Bursa’da 3-0 kazanmasına rağmen rövanşı 5-1 kaybetti. Bu dönemde Başkan İbrahim Yazıcı, Yılmaz Vural teknik direktör idi.”
İntertoto heyecanı
1994-95 sezonunda, Süper Lig’i 6. bitiren Bursaspor İntertoto’ya katılma hakkı elde etti. Sırasıyla, Wimbledon’u 4-0, B. Jerusalem’i 2-0, Charleroi’yi 2-0, OFİ Crete’yi 2-1 yendi, FC Kosice ile 1-1 berabere kalarak çeyrek finale kadar yükseldi. Bu turda Alman Karlsruher ile karşılaştı, uzatma da 3-3 bitince, penaltılara geçildi ve 9-8’lik skor ile elendi. Bursa’da olduğu kadar, Türkiye’de de büyük heyecan yaratan bu Avrupa’ya 3. çıkışta Başkan Hüseyin Silahçı, teknik adam Bursa’da çok sevilen Nejat Biyediç idi.
Şampiyonluğun öyküsü
“2006’da tekrar Süper Lig’e dönen Timsah, bilhassa Ertuğrul Sağlam’ın 2009’da takımın başına gelmesi ile müthiş bir yükselişe geçti. 2008-2009 sezonunu 6. olarak bitiren yeşil-beyazlılar, 2009-2010 sezonunda Fenerbahçe ile son haftaya kadar büyük bir çekişme yaşadı. Son haftaya 1 puan önde giren Fenerbahçe, Trabzonspor ile berabere kalıp, Bursaspor da Beşiktaş’ı 2-1 yenince Timsah 75 puan ile Süper Lig şampiyonu oldu. Bursaspor tarihinin en büyük olayıydı bu. Büyük sevinç ve gözyaşları ile yüzbinler yürüdü, saha içinde ve caddelerde. Fenerbahçelilerin yanlış anons yüzünden Şükrü Saraçoğlu’nda timsah yürüyüşü ile şampiyonluk turu atması, Bursa’daki keyfi ikiye katladı. “Adam gibi adam, Ertuğrul Sağlam” sloganları ile Ertuğrul Hoca omuzlarda ve gönüllerdeydi artık. Bursaspor ise unvanlarına bir yenisini ve en önemlisini eklemişti; 5. Şampiyon ve 5. Büyük…”
“Bir değil, birçok nedeni vardı bu büyük ve anlamlı başkaldırışın… Dirayetli bir yönetim, istikrarlı kulüp politikası, işinin ehli bir teknik direktör, az ama öz transfer politikasıyla oluşturulmuş inançlı oyun kadrosuyla, bu zincirin halkalarında çok önemli bir işlevi olan, tek kelimeyle takıma katkısı yadsınamaz muhteşem taraftar… Marmaris’teki tatil köyünden hatıra binaen başkanlık yapmak için getirildiği rivayet edilen İbrahim Yazıcı’nın ikinci hizmet yılında şampiyonluk kupasını havaya kaldırması ilahi adaletin bir tecellisi gibiydi sanki.
Daha önce 1993 yılında kulübe başkanlık yapan, kimsenin şans tanımadığı pilot takımı 2.Lig’de şampiyon yaparak 1.Lig’e taşıyan Yazıcı, 16 yıl aradan sonra döndüğünü koltuğunda bu kez Süper Lig kupasını havaya kaldırarak, kulüp tarihine geçiyordu. Olaylar karşısındaki ılımlı davranışlarıyla dikkati çekiyor, sağa sola sataşarak gündem oluşturan yönetici portresinin aksine, yeri gelince yaptığı çıkışları ve gereği gibi konuşmalarıyla “işte başkan böyle olmalı” dedirtiyordu. Yazıcı çok güvenerek göreve getirdiği Ertuğrul Sağlam’a her konuda tanıdığı sınırsız özgürlükle de, ‘tabuları yıkan başkan’ yakıştırmasına muhatap oluyordu. Sağlam; zaferle tamamlanan sezon içinde yönetimin desteğini arkasında bulmakla kalmadı, istediklerini yaptırma ve kabul ettirme noktasında da önünde rahat bir hareket alanı buldu. Skora endeksli yönetici refleksinin soyunma ve hakem odaları basarak, başarısızlığa kılıf aradığı Türk futbolunda, Bursaspor’un pek çok kimseye aykırı ve tuhaf gelen yönetim modeli tarzı, timsahlara Süper Lig şampiyonluğu getiren sürecin mihenk taşı olarak kabul ediliyordu kuşkusuz…
Beşiktaş’taki görevini bırakırken ‘adam gibi geldim, adam gibi çalıştım, adam gibi de gidiyorum’ sözleriyle tarihe not düşen Ertuğrul Sağlam’ın yarım kalan bıraktığı işini Bursa’da tamamlamasında belki de yaptığı bu çıkışın izleri saklıydı. Daha ilk günden taraftarla arasında inanılmaz bir sevgi bağı oluşturan Sağlam, maç öncesi yapılan yumruk şovların da önemli bir enstrümanı oldu sezon boyunca. Yüreklerin bir köşesinde yaşayan Sağlam sevgisi zamanla kartopu olmaktan çıkıp çığa dönüştü. Bir teknik adam için pek rastlanılamayan tribün manzaraları, zaman içinde yaygın medyanın da kabul etmek zorunda kaldığı bir futbol fenomenine dönüştü. Öyle anlar oldu ki, Sağlam’a duyulan inanç, takımla yönetimin ötesine bile geçip, bir futbol klasiği halini aldı. Sağlam’ın oyun kurgusunda aidiyet duygusu ön plana çıkmakla birlikte emeğe duyulan saygı her şeyin ötesine geçti. Adam kayırmadan, ismiyle cismine bakmadan, hafta içi idmanlarında kim daha fazla ön plana çıkmışsa, ona formayı teslim ederek ne kadar adaletli bir teknik adam olduğunu gösterdi. Bazen en çok güvendiği genç olan Sercan Yıldırım’ı yanında oturttu, bazen de Volkan Şen’i. Örneğin Beşiktaş’tan kefil olarak getirttiği Zapo’ya bile iltimas geçmeyip, Çek oyuncunun oynadığı pozisyonu bileğinin hakkıyla hak eden İbrahim Öztürk’e şans verdi.
Sağlam’ın takım içindeki adaletli görev dağılımı, zaman içinde “bu takımda arkası olan değil, tek döken oynuyor” imajının yerleşmesine neden oldu. Başarıdaki bir diğer etken de, takım içindeki arkadaşlık ve yardımlaşma duygusunun ön plana çıkmasıydı. Büyük büyüklüğünü, küçük küçüklüğünü bildi, kimse kimsenin ilgi alanına müdahil olmadı, yerini hududunu bilerek sadece işini yapmaya çalıştı. İdmanlardaki yoğun tempoda ortaya çıkabilecek küçük tartışmaları kendi içinde absorbe edebilen timsahta, Sağlam’ın kurduğu düzen saat gibi işledi.
İdmanlardaki neşeli temponun verimi ve performansı arttırdığı ise sahaya çıkınca belli oluyordu. Birbirinin açığını kapatmada gereği kadar özveride bulunan oyuncular, örnek bir dayanışma ve birliktelik sergiliyorlardı. Teknik Direktör Sağlam yerel ve ulusal medyayla yaptığı haftalık olağan basın toplantılarında sık sık bu konuya değiniyor, “idmanlarda bir gün olsun gerek şahsıma, gerekse arkadaşlarına sesini yükselten oyuncum olmadı” şeklinde açıklama yaparak, oyuncularını onurlandırmaya çalışıyordu. Sağlam’ın bir diğer artısı da; büyük kulüplerde doyuma ulaşmış, şampiyonluklar yaşamış, günü gelince de dışlanmış oyuncularıyla etle tırnak örneği bütünleşerek, onları başarıya endekslenmesi olmuştu. G.Saray’dan dışlanan Ömer Erdoğan’la, Denizli göreve başlayınca Beşiktaş’ta forma yüzüne hasret kalan Ali Tandoğan’ın sezonu inanılmaz bir performansla zirvede tamamlamalarında Sağlam’la aralarında oluşturdukları empatinin önemi çok büyüktü.
İlerlemiş yaşına karşın stoperde Ömer Erdoğan her ölü topta bir hücum oyuncusu gibi ileri çıkarak tamamlayıcı roller üsleniyor, attığı kritik kafa golleriyle takımına adeta hayat veriyordu. Sezonu 6 golle tamamlayan Ömer Erdoğan bu çıkışıyla Süper Lig’in birçok golcü ismini de geride bırakıyordu. Keza Ali Tandoğan Süper Lig’in en hücuma dayalı sağbeki olarak adeta futbola yeniden başlıyor, attığı 3 golün yanı sıra yaptığı asistler ve ölü topları kullanmadaki becerisiyle Türk futbol tarihine adını yeniden yazdırıyordu. Sağlam’ın getirdiği ucuz ama yararlı yabancılar sezonun bir başka dikkati çeken detayıydı. Commandande İvan Ergiç(!), 6 yıl süren Basel serüveninden sonra geldiği Bursaspor’da en kritik maçların çözüm noktası olmakla kalmadı, takım ruhuyla örtüşen performansı, sezonun en çarpıcı anekdotları arasında yerini aldı. Top kullanmadaki becerisi, oyun zekâsı ve ince işi paslarıyla sezona damgasını vuran Ergiç’in şampiyonluğun en kritik dönemeçlerinden birisi olarak kabul edilen İnönü randevusunda Beşiktaş filelerine gönderdiği usta işi beraberlik golü, yapılışı ve hazırlanışı itibariyle Süper Lig’in unutulmazları arasındaki yerini alıyordu.
Küçük dev adam Arjantinli Batalla ise, sezon başındaki endişeli bekleyişe değecek işlerin yaratıcısı olmayı başarıyordu. Fiziksel zaafını oyun zekâsıyla tamamlayan Arjantinlinin topla olan ilişkisi çok az oyuncuda rastlanabilecek kıvamdaydı. Müthiş top saklıyor, serbest vuruşlardaki köşe sezgisiyle ülkedaşı futbol ihalesi Armando Diego Maradona’dan kesitler sunuyordu adeta. Sonradan girdiği birçok maçı attığı gollerle çeviren Batalla, Ozan İpek ile birlikte takımın en golcü oyuncusu olmayı da başarıyordu aynı zamanda. Üstelik bu iki oyuncu, sıfır bonservis bedeliyle alınarak, transfer yapma noktasında herkese anlamlı mesajlar da veriyordu. Takımın görünmeyen kahramanlarından birisi de Bulgar kaleci Ivankov’du.
Harika bir sezonu geride bırakırken, kurtardıklarından ziyade, attığı penaltılarla futbolun gündeminde ilk sıraya oturdu. Sezon içinde kupa dâhil 4 gole imza atan Ivankov, etkin kaleciler içinde en golcü 3.kaleci olarak dünya futbol tarihinde de adına ayrı bir sayfa açtırmayı başardı. Zincirin son halkası olan taraftar ise, sezon içinde sergilediği tüyler ürpertici şovların yanı sıra, tribünlere astığı anlam dolu mesajlar içeren pankartlarıyla Türk futbolunun “Kop tribünü” yatıştırmasını fazlasıyla hak ediyordu. “Odam kireç tutmuyor” şarkısıyla birlikte açılan yeşil beyaz kaşkollerin oluşturduğu renk harmonisi, taraflı tarafsız herkesin büyük takdirini kazanıyor, yayıncı kuruluş Lig TV, tüyler ürperten bu görüntüleri, jenerik olarak kullanacak kadar önemsiyordu. “Ruhumuzu huzura erdirmeye o kadar yakınsınız ki” ve “Teslim ol İstanbul” pankartlarıyla verilmek istenen mesaj, belki de yaygın medya tarihinde ilk kez İstanbul kulüplerinin önüne çıkarak, kapaktan manşet olmayı başarıyordu. Pek rastlanmayan bu medyatik reform, İstanbul’un da Bursaspor’un şampiyonluğunu kabullendiğinin bir göstergesi olarak kabul ediliyordu.”
Şampiyon Bursaspor’un Yönetim Kurulu şu isimlerden oluşuyordu: İbrahim Yazıcı(Başkan), Haluk Özkıyıcı, Öztürk Yazıcı, Mehmet Kara, Mustafa Yedikardeş, Mesut Mestan, Selçuk Eren, Hasan Saltık, Şentürk Turan, Necmettin Kocaman, Ferruh Nayman, Recep Bölükbaşı, İrfan Koç, Zekeriya Ünaldı, İlhan Uslu, Osman Nuri Biçer(Genel Müdür)
Şampiyon kadro ise şöyleydi: Teknik Direktör Ertuğrul Sağlam, İdari Menajer Adil Cenkçiler, Antrenörler Mutlu Topçu, Birol Berkem, Ersel Uzgur, Öztürk Tanrıbilir, İbrahim Bakır, Futbolcular; Dimitar Ivankov, Ceyhun Demircan, Yenal Tuncer, Kirita, Zapotocny, İsa Bağcı, Ömer Erdoğan, Turgay Bahadır, Iglesias, Tuna Üzümcü, Serdar Aziz, Ozan İpek, İbrahim Öztürk, Sercan Şen, Yavuz Özkan, Veli Acar, Batalla, Bekir Ozan Has, İsmail Haktan Odabaşı, Eren Albayrak, Sercan Yıldırım, Ali Tandoğan, Muhammet Demir, Mustafa Keçeli, Emre Pehlivan, Gökhan Vuran, Ivan Ergiç.
Anadolu devrimi gazete manşetlerinde
“Tarihinde ilk kez Turkcell Süper Lig Şampiyonu olan ve “Büyük” statüsüne terfi eden Bursaspor, çok sayıda ulusal ve yerel gazeteler tarafından manşetlere taşınırken, bazı gazetelerin yeşil-beyaz-renklerle çıktığı da görüldü. Bursaspor’un şampiyonluğunu bazı gazeteler manşetten duyururken, bazı gazeteler de ilk sayfalarını tamamen yeşil-beyaz renklere ve takımın başarısına ayırdı. Hürriyet Gazetesi, sürmanşetten verdiği ”Timsah mucizesi” başlıklı haberinde, inanılmaz bir zafere imza atarak şampiyonluğu elde eden Bursaspor’un artık büyük olduğuna vurgu yaptı. Vatan Gazetesi de manşetten duyurduğu haberde, Bursaspor’un Trabzon’dan 34 yıl sonra şampiyonluk kazanan ikinci Anadolu takımı olduğunu belirtti. Habertürk Gazetesi, birinci sayfasını tamamen yeşil beyazlı renklerle çıkarırken, Posta “26 yıl sonra futbolda ikinci Anadolu devrimi”, Milliyet de ”En Büyük Bursa” manşetleriyle haberi duyurdu. Güneş Gazetesi, yeşil-beyaz baskıyla çıkardığı ilk sayfasını Bursaspor’a ayırdı. Sabah Gazetesi “Anadolu devrimi” başlığıyla verdiği haberinde “Kadıköy’de Kabus”, “Bursaspor tarih yazdı” başlıklarına yer verdi. Takvim, timsahın başarısını sürmanşetten “Güneş Bursa’ya doğdu” başlığıyla duyururken, Akşam şampiyonla ilgili haberi “16 Mayıs 2010 Bursa İhtilali” şeklinde verdi. “5. büyük Bursa” başlığıyla çıkan Star Gazetesi, haberin alt satırlarında, Kadıköy’de maçın bitimine 1.5 dakika kala yapılan ”Şampiyon Fener” anonsuna yer ayırdı. Bursaspor’un şampiyonluğunu Radikal Gazetesi sürmanşetten ”Beşinci büyük Bursa” başlığıyla, Cumhuriyet ve Sözcü gazeteleri de başarıyı birinci sayfadan verdikleri haberlerle duyurdu. Yenişafak’ın “Yeşil beyaz devrim” başlığıyla sürmanşetten yer verdiği haber, Bugün’de ”Sağlam, tarih yazdı” başlığıyla, Taraf Gazetesi’nde 1. safyada “Beş büyükler devri başladı”, Zaman da ise yine sürmanşetten ”Şampiyon Bursaspor” şeklinde yer aldı. Bursa’da yayımlanan Olay, Hakimiyet, Haber, Kent, Meydan ve Hayat gazeteleri de tamamen yeşil-beyaz olarak çıktı.”
Devler Ligi
“Ardından bir büyük onur daha geldi. Şampiyonlar Ligi seremoni bayrağı ve müziği, yenilenen ve kapasitesi 26 bine çıkarılan Atatürk Stadı’ndaydı. C Grubunda Manchester United, Valencia ve Glasgov Rangers ile eşleşildi. Sadece Rangers’tan 1 puan alan ve diğer maçlarda yenilen Bursaspor, grubunda sonuncu olup elendi. İlk Şampiyonlar Ligi deneyiminde tek teselli; “Puansızlar Kulübü”nde Fenerbahçe’yi yalnız bırakmak oldu.” Bursaspor’un Şampiyonlar Ligi’nde ilk golünü ise Batalla (İspanya’da Valencia’ya) attı. Ardından 2011’de Süper Lig 3.lüğü, 2012’de Türkiye Kupası finalistliği nedeni ile (Finalde F. Bahçe kazandı) Timsah 2 kez de UEFA Avrupa Ligi sahnesine çıktı. 2011’de Gomel’i elemesine rağmen Anderlecht’e, 2012’de Kups’u elemesine rağmen ardından Twente’ye elendi ve gruplara kalamadı.
Bursaspor tarihinin En Popüler Futbolcuları
Mesut Şen
“1962’de Galatasaray’dan Akınspor’a 50 liraya gelen, birleşme ile Bursasporlu olan Mesut Şen, sağ açıkta attığı harika çalımlarla tribünleri ayağa kaldırdı. 2. Lig ve 1. Lig’de(Süper Lig) arka arkaya 6-7 futbolcuyu çalımlayıp geçen tek futbolcuydu. Bursa’da olduğu kadar her şehirde özel seyircisi vardı. 8 defa A, 12 defa Ümit Milli, 10 defa Ordu Milli oldu. Ayrıca, Bursaspor’dan A Milli Takım’a çağırılan (1965-66 sezonu 2. Lig) ilk futbolcuydu. Bursaspor’da 222 maç oynadı.”
Gerçek İmparator; Sedat Özden
“Sedat lll olarak bilinen ve “Gerçek İmparator” olarak da kabul edilen Özden, genç takımdan 1973’te Bursaspor’a geldi. Orta saha hakimiyeti ve oyuna yön vermesi ile bir anda yükselişe çıktı. Bursaspor’da 335 maç oynadı. 36 defa A Milli, 1 defa Ümit Milli, 2 defa Ordu Milli oldu. 1985’de futbolun Kabe’si Wembley’de İngiltere ile yapılan maçta Milli Takımın başında kaptan olarak çıkması onu “Gerçek İmparator” yani Bursa’nın en büyüğü yaptı.”
Elvir Baliç
“Bosna’da çıkan iç savaş nedeni ile 1994’de antrenör Nejat Biyediç tarafından Bursaspor’a getirilen Baliç, sol ayağını çok iyi kullanması ve müthiş şutlarla attığı gollerle kısa zamanda parladı. İntertoto Kupası maçları ise onu yıldız yaptı. 87 maçta 42 gol attıktan sonra 1997’de Fenerbahçe’ye 9 milyon dolara satıldı. Bursaspor’a en çok para kazandıran futbolcu oldu. Sonunda Real Madrid’e gitmesi, Bursaspor için ayrı bir onurdu.”
Batalla
“Bursaspor’da son yılların yıldızı Arjantinli Batalla 2009’da geldi. Bugüne kadar oynadığı 160’a yakın maçla ve attığı 44 golle Bursaspor’da en çok oynayan, en çok gol atan yabancı unvanını elde etti. Kendine çok iyi bakması ve istikrarlı futbolu ile de herkese hem örnek oldu hem de gönüllerde taht kurdu. 2012-13 sezonunun sonlarına doğru formunun ve nefis gollerinin zirvesine iyice yerleşen bu futbolcu için “Arjantin’den önce Papa sonra Batalla çıktı” esprisi bile yapıldı.”
Derleme: Engin Çakır
Fotoğraflar: Bursaspor arşivi
Kaynaklar: Bursaspor arşivi, Bursa Kitaplığı / Bursa’da Spor, Mustafa Tunçakın – Nisan 2013 / 6.sayı – Bursa’da Zaman Dergisi, Engin Aksöz – Haziran 2010 / 38. Sayı Mavi Yeşil Dergisi