Çocukların nostaljiden anladıkları
Nostalji bizim için geçmişe özlem, tatlı, hüzünlü bir duygudur. Çocuk için nostalji ise, “hatırlayabildiği en eski anıya özlemdir” diyebiliriz. Çocuğun nostaljisi anneyle kurduğu ilk ilişkiye göndermedir, anneyle ilk temasıdır. Bu süreçte sağlıklı bir doyum sağlaması onun ileriki yıllarda nasıl bir kişilik oluşturacağının habercisidir. Bakım veren kişi ile sağlıklı bir bağ oluşturmak, güvenli bir bağ kurmak bebek açısından çok önemlidir.
Bebek ve anne arasındaki bağda önemli adımlardan birisi emmedir. Her ne kadar fiziksel bir doyum gibi görünse de emme davranışı, bebeği ruhsal açıdan da çok doyurur. Annenin varlığı, kendi ihtiyacının fark edilip giderilmesi, sakinleşmesi, güvenli hissetmesi gibi birçok amaca hizmet eder. Emme davranışıyla birlikte annenin bebeğini aynalaması, yani bebeğinin varlığını kabul edip tepki vermesi bebek için önemlidir. Bu dönemde gülme davranışı, ses çıkarma gibi davranışlar bebeği mutlu edecektir. Yapılan bir araştırmada, annelerin bebekleriyle iletişimi üzerinde duruluyor. İlk grup anneye bebeklerine yaklaşmaları, kısık sesle konuşmaları ve gülümsemeleri söylenmiş. Bunu yapan annelere bebekleri aynı şekilde karşılık vermişler, gülümsemişler, ses çıkarmışlar. İkinci grup anneye ise bebeklerine yaklaşmaları ama hiç tepki vermemeleri, tamamen nötr olmaları söylenmiş. Burada bebeklerin ilk tepkiyi verdikleri, sonra annenin yüzüne baktıkları, en fazla 3 dakika bu sessizliğe dayandıkları görülmüş. Sonrasında huzursuz hareketler ya da ağlama gözlenmiş. Anne ne zaman tekrar gülümserse ya da konuşursa bebeğin rahatladığı kaydedilmiş… İşte tam burada bebeğin anneye olan güveni, kendisinin varlığı, tepkilerinin görülüp görülmemesiyle ilgili ilk görüşleri oluşur. Bebekliği erken evresinde annenin-bakım veren kişinin depresif, uzak, soğuk, umarsamaz halleri bebekte bir güvensizlik yaratır. Bu nedenle birçok bebekte ağlamalar, sık hastalıklar, içe kapanmalar görülür. İlerleyen dönemde de kendine ve diğerlerine güvende hep bu döneme ait izler bulunur.
İşte bu ilişki bağlanma çalışmalarını hızlandırdı. Ünlü kuramcı Bowlby’nin bağlanma kuramına göre bağlanma tarzları bulunuyor, güvenli, kaygılı ve kaçıngan. Yapılan araştırmalarda güvenli bağlanan çocuğun anne odadan, yanından ayrıldığında annenin döneceğine inancı var, anne olmadığında sakin, anne döndüğünde mutlu, ayrılığa tahammülü olan çocuklar olduğu görülüyor. Kaygılı bağlanan çocuk ise, anne yanındayken bile huzursuzdur, anne gittiğinde yoğun ağlar, geldiğinde anneye öfke duyarlar, hatta vurabilirler. Kaçıngan çocuk ise, anne yokken ağlamaz, anne gelince kaçınır ve anneye öfkeli görünür. Bu bağlanma modelleri ile çocuğun benlik modeli ve başkaları modeli gelişir. Benlik modelinde kendisini ne kadar değerli, sevgiye layık gördüğü, başkaları modelinde de diğer insanları ne kadar güvenilir, sevilir gördüğü üzerinde durulur. Anneleri tarafından tutarlı ve sağlıklı doyurulan, ihtiyaçları zamanında giderilen, erteleme kapasitesi olan bebekler yetişkinlik döneminde de daha kendilerini ifade eden, ihtiyaçlarının farkında olan bireyler olur. Peki bu bağlanma tarzları yetişkinlikte nasıl karşımıza çıkar? Güvenli bağlanma- kendini ve başkalarını olumlu görebilme, kayıtsız bağlanma- kendilerini olumlu, başkalarını olumsuz görme, saplantılı bağlanma- kendilerine güvensiz, diğerlerine güvenli yaklaşma, korkulu-kaygılı bağlanma- hem kendilerine hem başkalarına güvenmeme şeklindedir.
Çocuklarımızın ilk nostaljisi dediğimiz bebeklik dönemi işte bu yüzden çok önemlidir, insanın hem kendisiyle hem dış dünyayla ilgili görüşlerinin oluştuğu temel evredir. Bu nedenle psikolog-psikiyatrist denilince hemen akla “hadi çocukluğunuza dönelim” cümlesi gelir. Herkesin hatırlamaya değer, güvenli, huzurlu bir çocukluk nostaljisi olması dileğiyle…
Yazı: Psk. Ayşegül Alkış