Metaforik gerçek kişi – Vladimir Kush
Sürrealist bir ressam ve heykeltıraş olan Kush, her şeye rağmen kendisini ve sanatını “metaforik realizm” olarak tanımlıyordu. Metaforik anlatımlar sadece sanatına değil kişiliğine de yansımıştı.
Gerçeküstücülük 20.yy.ın başlarında Avrupa’da ortaya çıkan bir sanat akımıydı ve etkileri derin izler de bıraktı… Şair ve ressamlar I. Dünya Savaşı’nın yol açtığı yıkımlar karşısında; dehşete kapılmış, akılcı tutuma karşı tavır alarak, bilinçdışının uçuk dünyasına yönelmeye başlamışlardı. Hatta 1924 senesinde Gerçeküstücülük Bildirgesi’ni yayınladılar ve ana düşünceleri şunu savunuyordu: “Düşünce, aklın denetimi olmadan ve ahlâk gibi engelleri hiçe sayarak ortaya konanadır.” Yapıtlarında nesneleri alışılmamış biçimlerde betimleyen bu sanatçılar, çoğunlukla düşlerin gizemli dünyasını dile getirmeye çalıştılar. Bazen de nesneleri kendi doğal ortamlarından çıkartarak şaşırtıcı, düşsel bir ortama taşıdılar. Bunda en bilinen Salvador Dali olsa da Vladimir Kush’un ortaya koyduğu eserler Sürrealizm’in yol haritasını ortaya koydu. Monet, Botticelli, Bosch, Van Gogh, Dürer, Schinkel, Vermeer ve Dali sanat okulundayken Kush’un tarzından etkilenen sanatçılardan bazıları oldu.
Vladimir Kush, 1965 doğumlu bir Moskovalı… Fırçayı eline alıp ilk çizimlerini gerçekleştirdiğinde sanatsal yeteneği açık bir şekilde ortadaydı. Üstelik bu farklılığının farkına varılması çok çabuk oldu, kuş henüz 3 yaşındaydı. Sık sık babasının kucağına oturup babasının başladığı çizimleri bitirmeye çalışıyordu. 7 yaşına geldiğinde Rusya’da bir sanat okuluna başladı. Sanat okulu pek çok açıdan ona yeni ufuklar açabilecek bir nitelikteydi. Gününün ilk yarısını normal okulda geçirdikten sonra, kalan zamanını sanat sınıflarında çalışarak harcardı. 17 yaşında iken Moskova Sanat Enstitüsü’ne girdi. 18’inde zorunlu olarak orduya hizmete gittiğinde askeri görevlerden çok duvar resimleri ve tuval çizimleri ile meşgul oldu.
Kush, Cézanne stili çizimle uğraşıyordu ama belli bir süre sonra bu stilden sıkıldı ve sürreal çizimlere yöneldi. İlk sürreal resmini 14 yaşındayken bitirdi. Empresyonizmin farklı stillerini denedi. Salvador Dali’nin çalışmalarının olduğu bir kitabı gördüğünde Dali’nin tarzını beğenmedi çünkü stilinde kullandığı belli bir kalıp yoktu. Babası bilim adamı olduğu için onun tarzından etkilenmişti. Gerçekçi çizimler yapmanın sanatçının asıl yeteneği ve çizimi olduğuna inandı. İzleyicilerin imkansız resimleri bile metaforlar içinde görünce kabul ettiğine inandı. Ona göre izleyiciler bu resimler sayesinde farklı bakış açılarını keşfederlerdi.
Yaptığı farklı çalışmalarla dünyaca ünlenmişti. 1987 senesinde resimlerini Sanatçılar Derneği’nde sergilemeye ve satmaya başladı. ABD Elçiliği tarafından personellerinin birer portresini resmetmesi için davet edildi. Çalışmaya başladı ama KGB’nin kendisinin ordudayken okuduğu kitaplardan dolayı Amerikalılarla ilişkilerinden şüphelenmesi üzerine işini yarıda bıraktı. Daha sonra çalışmalarını iki Rus sanatçısıyla beraber Almanya’da sergiledi. Oradan Los Angeles’a gitti ve orada kaldı. Bir süre için, çalışmalarını yapmak üzere küçük bir ev garajı kiraladı, fakat onları sergileyecek bir yer bulamadı. Parasını, Santa Monica iskelesi’nde insanların resimlerini çizerek kazandı. Biriktirdiği parasıyla Hawaii’ye giden bir bilet aldı ve uçuş gününe kadar Santa Monica’nın sahilinde uyudu. Yaptığı eserler kadar kişiliği de uçuktu. Eserleriyse metaforik gerçek bir kişiyi anlatıyordu. Gerçekti ve gerçeklerin üstündeydi. Mecazi olarak yaşadı.