Bu yoğurdu sarımsaklasak da mı saklasak, sarımsaklamasak da mı saklasak?
Kimisine göre sağlığın diğer adı, kimisine göre şeytanı cennetten kaçıracak kadar keskin bir koku! Toplum neredeyse ikiye ayrılmıştır; sarımsak sevenler ve hiç haz etmeyenler… Vampirlerin düşmanı olarak bilinen sarımsak, neredeyse her derde deva…
Bir baş sarımsağın gücü nelere kadir! Tatlılar dışında her şeyin içerisine katılabilen bir şifa sarımsak. Hatta inanması güç ama sarımsaklı çikolata tarifi bile var. Adına şiir dahi yazılmış günün birinde.
Kapı komşumuz Yunanlılar çok fazla sarımsak yemenin insanı delirttiğini söyler. Onlara göre sarımsağın kokusu insanın burnunun direğini kırmanın yanında şeytanı cennetten kaçıracak kadar keskin bir kokuya sahiptir. Bu yüzden sarımsak yiyenlerden de hoşlanmazlar. Kuzey ırkları; İskandinavlar, İngilizler, İrlandalılar, Hollandalılar ve Almanlara göre ise sarımsak yiyenlerden her türlü kötülük beklenir ya da tersine, hiçbir şey beklenmez. Sarımsak sevenler şaraba, kadına, uyuklamaya ve kan davasına düşkündür hatta takıntılıdır.
Fransız şair Gustave Coquiot şöyle sesleniyor sarımsağa,
“Ey sarımsak, sarımsak sarımsak! / Sen her şeye kadirsin sarımsak / Kokuların şahısın sen / Can verirsin, neşe saçarsın / Uyaran, uyandıran bir şevk kaynağısın sen.”
Shakespeare ise ‘Bir Yaz Gecesi Rüyası’nda İngilizleri “sakın ola ki sarımsak yemeyesiniz!” diye uyarır. Bu söz İngilizleri çok etkilemiş olacak ki, o dönemde savaştıkları İspanyollara “Sarımsak Ziftleniciler” diye hitap eder.
Adını her gün başka bir nedenle duyduğumuz Çinliler ise, koyun etinin ne şekilde hazırlanacağını bundan binlerce yıl önce keşfetmişler. Etlerin içini sarımsakla doldurmuşlar. Hatta şarkılarında tanrının sarımsak kokusuyla keyfinin yerine geldiğinden bahsedip, sarımsağa ihtiram etmişler.
Askerlerinin miğferleri sarımsak biçiminde olan Cengiz Han ve meşhur ordusu bu muhteşem kokuyu, Kırgız bozkırlarından Avrupa’ya taşımışlardır. Yanlarında getirdikleri sarımsakla Gulaş ve Cevapçiçi gibi etkileyici sentezlerin doğmasını sağlamışlardır. Sarımsağın Akdeniz bölgesine yayılması ise Persler sayesinde olmuştur.
Hazreti Muhammet Müslümanlara doğru yolu gösterirken sarımsağın yılan ısırmasına ve akrep sokmalarına iyi geldiğini anlatmıştır. Yahudi kutsal kitabı Talmud’ta sarımsak, “Yemesi zevkli, sindirimi kolaydır. İnsanın cildine renk verir, âşık eder” diye geçer.
Mısırlılar da sarımsağı sıkça tüketenler arasında. Piramitleri yapan işçilere güç kazanmaları ve hastalıklara karşı dirençli olmaları için sarımsak verilirmiş. Hatta Keops piramidi yapılırken, sarımsak verilmemesi tarihin ilk grevi olarak kayıtlara geçmiştir.
Sarımsak enfes tadının yanı sıra sağlık açısından vazgeçilmez kılan içerisinde bol miktarda bulunan Kükürt. Çabuk buharlaşan Sarımsak dezenfekte özelliğiyle doğal bir antibiyotik görevi de görüyor. Sarımsağın vampirleri kaçırıp vebaya karşı koruması da işin cabası… Ateşe, nezleye özellikle de yüksek tansiyona iyi geldiği de bilinenler arasında. Göz rahatsızlıklarına, migrene ve damar tıkanıklığına çare oluyor. Çevre zehirleri sarımsak sayesinde vücuttan daha rahat atılabiliyor. Hatta çoğu kişinin inancına göre ömrü dahi uzatıyor. İşin sağlıksız olan tek yönü ise kokusundan kaynaklanıyor. Sarımsak ilaç olarak satılmıyor ama kokusundan ötürü çiftleri birbirinden uzaklaştırması ona en ilginç özelliğini katıyor. Sarımsak neredeyse doğum kontrolü hapı yerine geçiyor!