Ab-ı hayat

Sudüşen Şelalesi - 07.09.2012 - Engin Çakır
Sudüşen Şelalesi – 07.09.2012

Yazı: Abdulkadir Kılınç

2 hidrojen 1 oksijen atomu. Bu kadar basit. Ama bir o kadar önemli. Klasik formül burada da işliyor. Sadeliğin mükemmelliği formülü. Bunu pek çok alanda hissetmişsinizdir. Mesela çok iyi bir müzik bestesinin ne kadar sade hatta basit melodilerle yazıldığını, çok iyi bir filmin yalnızca temel ögelerle kurulduğunu, bizi derinden etkileyen şiirlerin sadece birkaç kelimeyle yazıldığını fark edince şaşırmışsınızdır. Sebebi işte bu. Sadeliğe ulaşabilmiş mükemmellik.

Suyun formülü basit olduğu kadar paradoksal. Biri yakıcı diğeri yanıcı olan iki element, birleşince mucizevi bir şekilde yanmak yerine söndürücü oluyor. Mucizevi çünkü fizik kanunlarından farklı davranıyor. Fizik kanunlarına göre tüm ısınan maddeler genişler, yoğunluğu azalır, soğuyan maddeler ise yoğunlaşır ve ağırlaşır. Donan suyun kütlesinin sudan ağır olması gerekirken buz sudan hafiftir. Bu sebeple çok büyük ve çok ağır olan buz dağları suyun üzerinde batmadan yüzerler. Eğer buzdağları suyun dibine batsaydı dünyadaki göllerin denizlerin ve okyanusların çok büyük bir bölümü dev bir buz kütlesi olacak denizlerde ve sularda hiçbir canlı yaşayamayacak  dünyada yaşam mümkün olmayacaktı.

Su hayatın kaynağı olduğu kadar uygarlıkların da beşiğidir. Topraklarımızdaki en eski medeniyetler iki suyun arasında Mezopotamya’da doğmuş. Eski Mısır uygarlığı Nil havzasında gelişmiş. Tarihteki bazı savaşların sebebi de su. Fütüristler gelecekte de en büyük savaşların su için yapılacağını düşünüyor.

Dört temel unsurdan biri olan su, çok sayıda gelenekte yeri olan bir semboldür ve genellikle arındırma, yeniden doğum, dönüşüm, bilgi, yenilenme, yaşam, doğurganlık, dişil prensip, iyileşme, şifa,  tesir (etki), ilk madde, nefsaniyeti yenmek, dünyanın oluşumu ve şuurlanma (aydınlanma) kavramları ile bağlantılı olduğu görülür.

Su, potansiyel ve üretken güçleri temsil eden, yaratılışın kaynağı, “bütün tohumları içinde barındıran rahim” olarak kabul edilir. Kozmik döngünün başlangıcında ve sonunda su vardır. Su her zaman kendi içinde tüm biçimleri potansiyel olarak barından bir hayat kaynağıdır. Kozmogonide, mitlerde, ritüellerde, ikonografide fonksiyonu her zaman aynıdır, her figürün öncüsü, her yaratma eyleminin destekleyicisidir. Ay ile özdeşleştirilen suyun ve ayın ritimleri evrene döngüsellik kazandırır. Tarih öncesinden beri su, ay ve kadın sembolleri, evrenin ve insan üretkenliğinin ilerlediği yönü belirler. Anne imajının suya atfedilmesi sembole, anneye ait gizemli birtakım özellikler kazandırır.

Suyun görevi her şeyden önce kirleri temizlemektir. Çünkü su arıdır ve arındırır. Suyun hayat verme niteliği, hayat suyu ya da “ab-ı hayat” (içen kişiye ölümsüzlük kazandırdığına inanılan efsanevî su) kavramına yol açmıştır. Ab-ı hayat, Anne Marie Schimmel’e göre iki denizin birleştiği yere yakındır ve toprağın en derin dehlizlerinde bulunmaktadır. Ama İskender gibi büyük kahramanlar bile bu suyu bulamamıştır.

Kaynakça

  • ELIADE, Mircea; Dinler Tarihine Giriş; Kabalcı Yayınları; İstanbul2003
    · SALT, Alparslan; Semboller; RM Yayınları; İstanbul 2006.
Bu da ilginizi çekebilir
Kapalı
Başa dön tuşu