Altın
“Altın gibi bir kalbi vardı.’’ Değer verdiğimiz bir insanı sembolize ederken altını kullanırız. Bir bebek dünyaya geldiğinde veya bir çift hayatlarını birleştirdiğinde armağan olarak ya da varlığımızı güvenceye almak istediğimizde sağlam bir yatırım aracı olarak yine onu tercih ederiz.
Altın, en eski uygarlıklardan itibaren madenlerin en değerlisi olarak tanınır. Hindistan’da madenin ışığıdır. Kızgın ateş, güneş, krallık hatta kutsallık düzeyinde bir karaktere sahiptir. Bazı ülkelerde tanrıların elinin altından yapıldığına inanılmıştır. Eski Mısır’da da firavunlar için aynı inanç hâkimdi. Buda heykellerinin altın kaplamalı oluşu, onların üstün derecede gelişmiş olmalarının işaretidir. Bizans ikonlarının zeminleri de altın yaldız bir fon üzerindedir ki burada ilahi ışığı yansıtmaktadır. Çin mitolojisinde gümüş, dişi karakterli “Yin”i; altın ise erkek karakterli “Yang”ı sembolize eder. Grek geleneğinde güneşi ve onun tüm sembolizmini taşır. Bereket, zenginlik, iktidar, hararet ve bilgi ışığının yayıldığı kaynaktır. Altın bir ışık silahıdır.
İlahlar için yapılan kurban törenlerinde, adaklar altın bıçakla kesiliyordu. Altının güneş ışığına benzemesinden ötürü, İsa’nın ışığın ve doğu yönünün de sembolü olmuştur. Yine aynı nedenle Hıristiyan ressamları İsa’nın saçlarını Apollon gibi altın yaldızlı göstermişlerdir. İnsanlığın gelişme etaplarından ilki altın çağı ile başlamış. Bunu daha sonra gümüş, bakır, tunç ve demir izlemiş. Azteklerde altın, dünyanın derisi ve ilkbaharın sembolü olmuştur. Havadan sudan etkilenip paslanmayan ve kararmayan, kimyasal reaksiyonlardan etkilenmeyen bir niteliğe sahip olan altının, 10 gram kadarlık bir kitlesi ezilip inceltilebiliyor ve bundan 570 metre kadar ince bir tel elde edilebiliyormuş. İlk çağlardan beri tanrısal saygınlık kazanmış olan altın, dinsel objelerde de tercih edilen bir obje olagelmiştir. Kraliyet giysilerinde de altın takılar egemen olmuştur. Antik geleneklerde “bilginin kaidesi’’ ve “bilgeliğin tahtı”dır. Şayet siz kaide ve bilgiyi karıştırırsanız o üstünüze düşecek ve sizi ezecektir. Yine aynı anlamda “servetin süvarisi olunuz, ama asla atı değil” denmekteydi. Ezoterik bir maden olan altının yerin on bir kat altında, diğer çeşitli madenler arasında bulunduğuna inanılıyordu. Bu yüzden on bir sayısına ayrı bir önem veriliyordu.
Altın iki taraflı bir karaktere sahip. İyi kullanıldığı takdirde mutluluk getiren aksi durumda ona sahip olana ihanet eden bir karakter. Renginden ve saf bir metal olmasından ötürü güneşin sembolüdür ama para olarak kullanıldığında, fesat ve düşmanlıklara yol açan arzuların, temiz olmayan duyguların, maneviyat ve estetiğin maddeleşmesinin, ölümsüzlükten ölümlülüğe düşmenin de bir sembolü olabilir.