“Bak, dur, dinle!”

 “Doğduğum, büyüdüğüm şehirde, Bursa’da başladı her şey. Sanat yolculuğumun çıkış noktası Bursa oldu. Müzik sevgimin, caz tutkumun, müzisyenliğimin tohumları Bursa’da atıldı ve yine bu şehirde gelişti.”

Bursa’nın “Caz Tatili”nde, açılışını son albümünün tek trio parçası “Look, stop, listen!” ile yaparak sahne alan Bursalı sanatçı Ferit Odman’dan Bursa, caz ve festival izlenimlerini aldık.

Öncelikle müzik hayatına nasıl başladığınızı anlatır mısınız?  

Müzik aslında herkesin hayatında olan bir kavram. Benim farkım daha doğrusu şansım her zaman kulağıma hoş gelen güzel müziklerin çaldığı bir evde büyümüş olmak. Babamın sıkça dinlediği, benim caza olan ilgimi başlatan Cannonball Adderley ve Thelonious Monk gibi efsane isimlerin plaklarıyla dolu bir evde. İlkokuldan itibaren de hep müzikle iç içe oldum. Okul bandosundaki zil ve trampet sesleri ruhumu okşuyordu sanki. Sürekli hareket halinde olmak da beni çok mutlu ediyordu. “Eli kolu rahat durmayan” bir çocuktum her zaman. Ailemin de desteğiyle davula yöneldim ve ders almaya başladım. Bursa Anadolu Lisesi’nin müzik grubuna girdim. Oradaki öğretmenim Murat Onat’ın büyük emeği ve desteği oldu üzerimde. İstanbul’da yarışmalara katıldık, dereceler aldık. Bu yarışmalara hazırlanırken müzisyenliğimi geliştirme fırsatı da buluyordum. Bir yandan Bursa Anadolu Lisesi Orkestrası’ndaydım bir yandan da dışarıda birkaç arkadaşımla kurduğumuz grupta yer alıyordum. Doğduğum, büyüdüğüm şehirde, Bursa’da başladı her şey. Sanat yolculuğumun çıkış noktası Bursa oldu. Müzik sevgimin, caz tutkumun, müzisyenliğimin tohumları Bursa’da atıldı ve yine bu şehirde gelişti.

Peki, nasıl devam etti bu yolculuk? 

Okul bittikten sonra 17 yaşındayken AFS değişim programıyla İsveç’e gittim. Bir yılım orada geçti. Oradaki eğitmenlerim müziğe olan yeteneğim ve ilgim nedeniyle bu işi profesyonel olarak yapmam gerektiği konusunda beni destekleyince ben de artık emin oldum ve kararımı bu yönde verdim. Türkiye’ye döndükten sonra İstanbul Bilgi Üniversitesi’ne başvurdum. Buradaki öğretmenlerimden Can Kozlu benim için hayattaki en değerli isimlerden biriydi. Türkiye’nin en önemli caz üstatlarıyla aynı sahneyi paylaştım. Daha sonra Amerika’da William Paterson University’de Fulbright Bursu ile yüksek lisans yapma fırsatı buldum. Artık profesyonel müzik hayatım başlamıştı ve tüm adımlarımı bu yolda atıyordum. Başta, benim için çok özel bir yeri olan Kerem Görsev olmak üzere 30’a yakın caz albümünde çaldım. 2010’da ilk albümüm “Nommo” çıktı. Onu “Autumn in New York” takip etti ve son olarak kasım ayında “Dameronia With Strings” yayınlandı.

Kendi alanınızda idolleriniz, örnek aldığınız birileri var mı? Dünyadan ve Türkiye’den hangi isimleri dinliyorsunuz?

Philly Jo Jones, Art Blakey, Tony Williams, Roy Haynes cazın efsaneleri. Yenilerden ise Tyshawn Sorey, Mark Guillana, Bill Stewart, Eric Harland ve Kendrick Scott diyebilirim. Bursalı müzisyenler de var, mesela şu an Amerika’da yaşayan Mehmet Ali Sanlıkol, Fatih Erkoç ile çalan Onur Alatan gibi. Aydın Esen de caz müziği için Türkiye’den çıkmış son derece önemli bir isim.

Biraz da Bursa’nın hayatınızdaki yerinden ve Bursa ile bağlarınızdan bahsedebilir misiniz?

Bursa ile kolay kolay kopmayacak bağlarım var. Artık burada yaşamasam da her fırsatta buradayım. Her şeyden önce ailem burada, anılarım, çocukluğum burada. Özellikle sık sık Uludağ’a kayak yapmaya geliyorum. Bu benim için hem doğduğum, büyüdüğüm kentle özlem giderme fırsatı hem de çok sevdiğim bir hobi. Heykel’de büyüdüm ve orada hala bir evimiz var. Bursa’ya geldikçe mutlaka oraya da uğruyor, anılarımı tazeliyorum. İşim gereği çok seyahat ettiğim için fırsat bulmak kolay olmuyor ama olabildiği kadar yaratıyorum. Bursa’da sahne alma fırsatım da çok oluyor. Bu sayede Bursa’da caz adına önemli bir hareketlilik olduğunu da söyleyebilirim ve bu beni çok mutlu ediyor.

Türkiye’de caz müziği adına özellikle son yıllarda ciddi bir hareketlenme var. Bursa’da bu ilgiden payını alıyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? 

Caza karşı bir ilgi olduğu doğru. Bu ilginin her geçen gün, yapılan her etkinlikle, organizasyonla daha da arttığını gözlemliyorum. Hatta Bursalıları caz müziğiyle buluşturan, bu konuda büyük ve ciddi bir adım atan mekânlar var. Bu çok önemli bir gelişme bana göre. Ben büyük konser salonlarını, özel projelerde yer almayı seviyorum ama fırsat bulduğumda Bursalılarla bu mekânlarda buluşmak da bir Bursalı olarak bana mutluluk veriyor.

Bursa’da bu yıl ilki gerçekleştirilen Uluslararası Caz Festivali hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz?

Duyar duymaz heyecanlandığım ve içinde olmaktan gurur duyduğum bir festival bu. Daha da ötesi gösterilen ilgi. Öğrendiğim kadarıyla program açıklanır açıklanmaz çok kısa bir süre içinde tüm biletler neredeyse tükenmiş. Ferit Odman Quartet olarak Türkiye’nin caz efsanelerinden Engin Recepoğulları (saksafon), Ercüment Orkut (piyano) ve Kağan Yıldız (kontrbas) ile sahne aldığımız gecede salon tamamen doluydu. Caz müziğine olan bu ilgi bizim için çok sevindirici ve Bursa adına büyük bir mutluluk. Özellikle bu yıl Bursa’da caz hareketlenmeye, ilgi görmeye başladı ve bu festival de bu durumun kanıtı. İçinde olmaktan, öncelikle bir Bursalı olarak onur duyuyorum. Umuyorum ve inanıyorum ki bu festival uzun yıllar sürecek ve her yıl daha da büyüyen bir organizasyona dönüşecek. Gördüğü ilgi artacak ve Bursa’da cazın duyulmadığı, dokunmadığı, ruhunun sinmediği hiçbir yer kalmayacak. Para kazanma amacı taşımak yerine Bursalıları caz müziğiyle buluşturmayı görev edinen bu festival sayesinde caz müziği ve müzisyenleri hak ettiği ilgiyi görecek diye düşünüyorum.

Son olarak sizden, izinizden giden cazcılar ve caz müziğin kıymetini bilen müzikseverler için bir mesaj alabilir miyiz?

Devam etsinler. Bıkmadan, yılmadan, usanmadan cazın onları götürdüğü yere gitsinler. Bize yol gösteren cazın efsane isimlerinin izlerini takip etsinler. Caz müziği dinlemekten vazgeçmesinler ve sevdikleri müzisyenlerin konserlerini, albümlerini takip etsinler. Onları yalnız bırakmayıp destek olsunlar ki caz müziği Türkiye’de ve Bursa’da da hak ettiği noktaya ulaşabilsin.