Binlerce yıllık “hile dolu” aşk hikayesi : Truva

Çanakkale Truva Atı - Engin Çakır

Homeros’un İlyada destanında bahsedilen Truva Antik Kenti, Kaz Dağı eteklerinde mitolojik bir aşk hikayesini de gizliyor. Sonu uzun yıllar süren bir savaş ile gelen bu aşk, asırları aşmış bir “aldatma” oyunuyla bugün daha büyük bir efsane…Çanakkale Truva - Engin Çakır

Marmara Denizi ile Çanakkale Boğazı ve Edremit körfezi arasında kalan ve Biga Yarımadası olarak bilinen toprakların, antik çağlardaki adı Troas’tı. Bu bölgenin en bilinen antik kenti ise Troya… Çanakkale’de, Tevfikiye Köyü’nün batısında, “Hisarlık Tepesi”nde bulunan bu kent bugün Türkiye’nin en önemli turizm noktalarından bir tanesi.Truva Atı - Engin ÇakırTahta atın mistik öyküsü

Truva Savaşı mitolojiden kısa bir tanımla; Kaz Dağı’ndaki tanrıçalar arası güzellik yarışması sonucu, dünyanın en güzel kadının aşkını kazanan Priamos’un oğlu Paris’in, Yunan Kraliçesi Hellen’i kaçırmasıyla başlayan ve Troya’nın yıkılmasına yol açan, Homeros’un İlyada’sına da konu olmuş savaştır. Truva Antik Kenti’nde göreceğiniz büyük tahta at, binlerce yıl önce yaşanmış olan bu savaşın sadece bir simgesi. Efsaneye göre; Troyalılarla Akhalar, Troyalı Helen ile Paris’in aşkı yüzünden savaşır. 10 yıl süren savaşlardan sonra Akhalar kazanmak üzereyken, baş tanrı Zeus Troya’nın yardımına koşar ve Akhalar yenilir. 10 yıl süren savaştan sonra bıkkın ve yorgun olan ve yenilgiyi kabullenemeyen Akhalar yeni bir fikir ile pes etmezler. Zekası sebebiyle savaş tanrıçası Athena tarafından da sevilen Odysseus’un aklına tahtadan bir at yapma fikri gelir. Plana göre Akhalar savaştan çekiliyor gibi gözüküp, geride çok büyük bir tahta at bırakırlar. Odysseus ve diğer seçkin komutanlar atın içine gizlenirken, diğerleri denize açılıp gemileri Bozcaada’nın arkasına, Troyalıların onları göremeyeceği bir şekilde gizlenirler. Planın yürümesi için, görevi tahta atın Truva’nın surlarından içeri girmesini sağlamak olan bir Akhalı askeri atın yanında bırakırlar. Akhaların çekildiğini gören Truvalılar, şaşkınlık içinde batı kapısının önündeki dev tahta atın yanına giderler. Bu sırada ortaya çıkan Sinon ismindeki Akhalı asker, ağlayıp sızlanarak Yunanlılardan nefret ettiğini ve kendisinin kaçarak kurtulduğu yalanını söyler. Tahta atın tanrıça Athena için yapılmış kutsal bir sunak olduğunu, kente alınmadan yok edilirse Athena’nın öfkesinin Troya üzerine çekileceğini, içeri alınıp korunursa da tanrıçanın lütfunun Troyalılara yöneleceğini anlatır. Bu sırada Akhalar şehrin kapılarından çekilirler. Barış özlemiyle yanıp tutuşan Truvalılar bu yalana inanırlar ve tahta atı içeri alırlar. Gece barış kutlamalarıyla coşan ve alkolün etkisiyle sızan Truvalılar, atın içindeki Akhalı savaşçılara gafil avlanırlar. Akhalı askerler gizlice kentin kapılarını da açarlar. Akha ordusu girip kenti yok eder ve insanları katleder. Truva’nın baştan sona yakıldığı bu korkunç katliam sonrasında Akha Kralı Menelaus Helen’i alarak Yunanistan’a yelken açar.” Çanakkale Truva - Engin Çakır

Troya, M.Ö 3. ve 2. bin yıllarda canlı bir kültür kenti, yerleşik tarım topluluklarını yöneten bir krallığın merkeziydi. M.Ö 13. yüzyılın sonlarına doğru olan Troya Savaşı’nın sonunda yakılan şehir yeniden imar edildi. M.Ö 1000 yıllarında ise terk edildi. M.Ö 700 dolaylarında Yunanistan’dan gelen göçmenler Troya’ya yerleşmeye başladılar. Bu yeni yerleşim “İlion” adıyla M.S 5. yüzyıla değin sürdü. M.Ö 6. yüzyıl sonundan başlayarak bölgeye sırasıyla Persler, Büyük İskender, Selevkoslar, Pergamon Krallığı ve Romalılar egemen oldu. Kazılar sonucunda Troya’da üst üste kurulmuş, yedi ayrı kültürü temsil eden 4 mimari katın oluşturduğu 9 yerleşme saptandı.

Çanakkale Truva Atı - Engin Çakır

Troas Bölgesi’nin bir kısmı 1996 yılında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından “Troia Tarihi Milli Parkı” olarak ilan edildi. Böylelikle “Homeros’un Doğası”, ziyaretçilerin Troia kalesinden çevreye baktıklarında gördükleri doğal çevre (yaklaşık 12km x 12km) özel bir şekilde korunuyor. Atın bulunduğu alanı geçip ilerleyince kapalı alandaki müze ve arkasından açık alandaki antik şehir kalıntıları görülebiliyor. Çanakkale şehir merkezinde sergilenen at ise Troy filminde kullanılan atın ta kendisi.

Çanakkale Truva - Engin Çakır

Helen’in Hazineleri evinde…

3000 yıldan fazla bir zamanı yansıtan antik kent 1870′lerde Alman Arkeolog Heinrich Schliemann tarafından keşfedilmişti. Troia 1998 yılında ise “UNESCO Dünya Kültür Mirasları Listesi”ne alındı. Helen’in Hazineleri diye bilinen ve Heinrich Schliemann’ın bir kısmını kaçırdığı Kral Priamos Hazineleri’nden 24 altın parça 140 yıl sonra çıktığı topraklara döndü. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Truva Antik Kenti’nden kaçırılan 24 parça altın takının, ABD’deki Penn Müzesi ile işbirliği kapsamında Türkiye’ye iade edildiğini açıkladı. Günay şöyle konuştu: “Bunların bir kısmı Almanya’daydı, savaş sırasında da Rusya’ya gitmiş. Troya kazılarından çıkanların bazıları şu anda Puşkin Müzesi’nde sergileniyor. Biz onları da almak için yoğun çaba gösteriyoruz.’’ Eserler böylelikle Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne dönüş yaptı. 4 bin 500 yıl öncesine ait olan eserler bundan böyle vatanında sergilenecek. Türkiye’ye gelen 24 takının 10’unu küpe ile broş, 1’ini de diadem (taç) oluşturuyor. Takılar arasında 2 bilezik, 10 pendant (kolye ve zincir ucu) ve yüzük ile 1 adet de kolye bulunurken, takılarda genelde fantastik stilinin egemen olduğu görülüyor.”Çanakkale Truva - Engin Çakır

Türkler Truvalı!

  1. yüzyıldaOsmanlı Türkleri’nin Avrupa’da büyük bir güç kazanmaya başlamasıyla birlikte Rönesans dönemi hümanist düşünürleri Türklerin soyları hakkında fikir yürütmeye başlamıştı. En büyük görüş ise Türklerin Truvalıların soyundan geldiği iddiasıydı. Birçok Rönesans düşünürü eserlerinde Truva şehri Yunanlar tarafından ele geçirildikten sonra Asya’ya kaçan Truvalı bir grubun, yani Türklerin Anadolu’ya geri dönerek Yunanlardan intikam aldığı anlatırlardı. Daha eski tarih olan 12. yüzyılda, Tyreli William, Türklerin göçebe kültüründen geldiklerini belirterek köklerinin Truva’ya dayandığını belirtmişti. İstanbul’un fethinden önce İspanyol Pero Tafur 1437’de İstanbul’a uğradığında insanlar arasında “Türkler Truva’nın intikamını alacaklar” sözünün dolaştığını söyler. 1453’te İstanbul’un muhasarası sırasında kentte bulunan Kardinal İsidore yazdığı bir mektupta Osmanlı padişahıFatih Sultan Mehmet’ten “Troyalıların Prensi” şeklinde söz etmişti. Fatih Sultan Mehmed’in vakanüvisi Kritovulos, Fatih’in Midilli seferi sırasında Çanakkale’de Truva kalıntılarının bulunduğu bölgeye gelerek burada Truva savaşı kahramanları hakkında hayranlık hislerini belirterek onları methettiğini belirtmiştir. Kritovulos, Fatih’in başını sallayarak Truva medeniyetiyle ilgili şu sözleri sarf ettiğini yazmıştır: “Allah beni bu şehrin ve halkının dostu olarak bugüne kadar sakladı. Biz bu şehrin düşmanlarını yendik ve onların vatanlarını aldık. Burayı Yunanlılar, Makedonyalılar, Teselyalılar ve Moralılar ele geçirmişlerdi. Bunların biz Asyalılara karşı kötülüklerini aradan birçok devir ve yıl geçmesine rağmen onların torunlarından aldık.”

Aynı şekilde Sabahattin Eyüboğlu “Mavi ve Kara” adlı denemeler kitabında Yunanlılara karşı Kurtuluş Savaşı’nı yöneten Mustafa Kemal Atatürk’ün yanındaki bir subaya ‘’Dumlupınar’da Truvalıların öcünü aldık’’ dediğini iddia eder.

Hollywood gözüyle Truva

Truva, bugün dünyadaki en ünlü antik kentlerden bir tanesi. Elbette bu kadar ünlü olmasında 2004 yapımı Troy filminin de etkisi çok büyük. Filmin konusu ise şöyle: “Eski Yunan’da, Truva Prensi Paris ve Sparta Kraliçesi Helena arasındaki aşkın sonucunda iki ülke arasında savaş çıkmıştır. Truva Prensi Paris (Orlando Bloom) ile Sparta Kraliçesi Helen (Diane Kruger) birbirlerine aşıktır. Paris’in Helen’i, kocası Kral Menelaus’tan (Brendan Gleeson) çalması kabul edilemeyecek bir hakarettir. Aile onuru, Menelaus’a yapılan bu yanlış hareketin kardeşi Agamemnon’a (Brian Cox) da yapıldığını öngörmektedir. Mikene Kralı olarak büyük bir güce sahip olan Agamemnon, Helen’i Truva’dan geri getirerek kardeşinin şerefini kurtarmak için kısa sürede Yunanistan’ın tüm ordularını bir araya toplar. Aslında, Agamemnon’un onur peşinde koşmasının amacı Truva’nın kontrolünü ele geçirerek büyük imparatorluğunu daha da güçlendirmektir. Duvarlarla çevrili Truva şehri, Kral Priam’ın (Peter O’Toole) yönetimindedir. Güçlü oğlu Prens Hektor’un (Eric Bana) savunduğu duvarları aşmayı daha önce hiçbir ordu başaramamıştır. Truva’ya karşı girilecek savaşın zafer ya da yenilgiyle sonuçlanmasını belirleyecek olan anahtar kişi ise yaşayan en büyük savaşçı olduğuna inanılan kibirli ve asi görünüşlü, yenilmez Aşil’dir (Brad Pitt). Agamemnon ve ordusuyla birlikte Truva kapılarına saldırmasına neden olan şey de isminin sonsuza dek yaşaması için duyduğu doymak bilmez açlıktır; savaşa katılmasındaki tek sebep adını tarihe yazdırmaktır. Sonunda onun da yazgısını belirleyecek olan şey aşktır.”

Yazı ve fotoğraflar: Engin Çakır

Başa dön tuşu