Bir somun ekmek, bir Bursa efsanesi
Dört bir yanı manevi değerlerle dolu Bursa’nın en “sır”lı miraslarından birisi Somuncu Baba… Sevgiyle pişen ekmekleri bugün bile binlerce insanı doyuruyor. Tıpkı onun yüzlerce yıl önce yaptığı ve kendinden sonra devam etmesini istediği gibi…
Birçok nesil onun hakkında anlatılanları dinleyerek büyüdü. 640 yıl boyunca gizemi çözülemeyen fırını, o fırında sevgiyle pişen, muhtaçları doyuran ve herkese yeten ekmekleri anlatıldı hep. Ulu Cami’nin yapımı sırasında işçilere dağıttığı, sırtında küfesi sokak sokak dolaşıp insanlara verdiği ekmeklerinin lezzeti, namazdan sonra caminin tüm kapılarından aynı anda çıkıp el öptürmesine dair rivayetler, dünyada son 30 yıldır uygulanan bir ekmek pişirme yöntemini 640 yıl önce bulup uygulamış olması konuşuldu. Somuncu Baba; Bursa’daki evi, mucizelerle dolu fırını, yardımseverliği, eserleri, Bursa’ya bıraktığı sır, lezzet ve sevgi dolu izleriyle kentin manevi değerlerinden biri hatta belki en gizemlisi…
Somuncu Baba’nın fırınındaki “sevgiyle pişen ekmeklerin” yüzlerce yıllık sırrı, geçtiğimiz yıllarda onun mirası olan fırını ve evi yeniden Bursa’ya kazandırmak, onun vasiyetini hayata geçirmek için yapılan çalışmalar sırasında ortaya çıktı. Onun mucizeler yaratan “sırlı” fırının nasıl çalıştığı anlaşıldı. Ateşi, fırının sağ tarafındaki küçük gözünde yakarak sol tarafa geçen sıcak hava ile ekmeklerini pişiren Somuncu Baba’nın, son 30 yıldır uygulanan bir yöntemi 640 yıl önce keşfetmişti. Somuncu Baba, döneminin şartlarında tek gözlü fırınlarla pişen ekmeklerin aksine ateşi diğer tarafta yaktığı için ateş görünmüyor ve herkes bu mübarek insanın ekmeklerini sevgiyle pişirdiğine inanıyordu. Döneminin en büyük âlimlerinden kabul edilen, Ulu Cami’nin yapımı sırasında pişirdiği ekmekleri işçilere dağıtmasıyla da tanınan Somuncu Baba, iki gözlü olarak inşa ettirdiği fırında ateşi bir gözde yakıyordu. Dolayısıyla o gözde yanan ateş diğer gözdeki ekmekleri pişiriyor ama ateş ve duman ekmeklere temas etmiyordu. Somuncu Baba bu dâhiyane yöntemi kimseye aktaramadan şehirden ayrılmak zorunda kaldığı için bu sır, insanlar arasında anlatıla gelen bir efsane olarak tarihteki yerini aldı. Bu sır yüzyıllar sonra, onun başlattığı bir geleneği devam ettirmek amacıyla Bursa’da yapılan çalışmalar sırasında gün yüzüne çıkmış oldu.
Bursa için büyük bir manevi değer olan Somuncu Baba’nın asıl adı Şeyh Hamid Hamid’ud Din-i Veli’ydi. 1331 yılında Kayseri, Akçakaya’da dünyaya gelmiş olan Somuncu Baba’nın babası ve il eğitmeni Anadolu’ya manevi fetih için geldiği bilinen Horasan erenlerinden Şemseddin Musa Kayseri’ydi. Babasının ölümünün ardından ilim ve tasavvuf ağırlıklı çalışmalarını, gittiği Şam, Tebriz ve Erdebil’de devam ettirdi. Bayezid-i Bistami’den, Hoca Alaeddin Erdebili’den manevi terbiyeler aldı. Daha sonra ise öğrendiği ilmi, tasavvufu ve manevi edebi yaymak için yollara düştü. İlk olarak Bursa’ya geldi. Sırtında küfesiyle tüm Bursa sokaklarını dolaşıp ekmek dağıttığı için zamanla Somuncu Baba olarak anılmaya başladı. Fırını Bursa Molla Fenari Mahallesi Ali Paşa civarındaydı. 1331–1412 yılları arasında, Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezid zamanına şahitlik etmiş bir mutasavvıf aynı zamanda Bayramiyye Tarikatı kurucusu Hacı Bayram Veli’nin de yol göstericisiydi.
Sevgiyle pişen sır…
Somuncu Baba Bursa’da, çilehanesinin hemen yanına yaptırdığı fırınında ekmek pişirir, bu ekmekleri sadece satmaz, “somunlar, müminler” nidalarıyla muhtaç insanlara ulaştırırdı. Halk arasında anlatılan Somuncu Baba efsanesine göre ise bir gün fırınında ekmeklerinin pişmesini beklerken içeri elinde bir çömlekle, dönemin padişahı Yıldırım Bayezid Han’ın damadı Seyyid Emir Sultan gelmiş. Selamlaşıp tanıştıktan sonra Emir Sultan Somuncu Baba’dan elindeki çömleği fırınında pişirmesini rica etmiş. Ancak fırında ateşin olmadığını gören Emir Sultan, bir süre sonra çömleğin içindekinin ateşsiz bir fırından, pişmiş bir halde çıkmasına son derece şaşırmış. Bu vesileyle Emir Sultan, Bursa’ya geldiği ilk günden itibaren ilmini saklayan Somuncu Baba’nın büyük bir zat olduğunu anlamış. Somuncu Baba, Yıldırım Bayezid Han’ın Niğbolu Zaferi’nden sonra Bursa’da yapımını başlattığı Ulu Cami’nin inşasında çalışan işçilerin ekmek ihtiyacını üstlenmişti. Cami bitirildiğinde açılış günü Bursa halkıyla birlikte Bursa’nın önemli zatları, ulemaları toplandı. Padişah açılış hutbesini okuma görevini Emir Sultan’a vermişti ancak Emir Sultan, Somuncu Baba varken bu görevin kendisine düşmeyeceğini belirterek görevi ona devretti. Somuncu Baba hutbeyi okudu ama sırrının ortaya çıkmasından hiç memnun olmadı. Bu yüzden artık 30 yılını geçirdiği Bursa’da kalamayacağını düşündü ve Molla Fenari başta gelmek üzere onu ikna etmeye çalışan herkese rağmen Ak Şemseddin, Kara Şemseddin, Ak Bedrettin, Kızılca Bedrettin, Muslihiddini Karamani ve Hacı Bayramı Veli’yi de yanına alarak Bursa’dan ayrılmak için yola koyuldu. Somuncu Baba hakkında anlatılan bir rivayete göre de onu kalması için ikna etmek isteyen Molla Fenari, bir sabah erkenden Bursa’dan ayrılmak üzere yola çıkan Somuncu Baba’ya, bir çınarın yakınındayken yetişmiş. Somuncu Baba yolundan dönmemiş ama çınara bakıp Bursa’ya dönerek Bursa’nın her zaman bereketli bir şehir olup yeşil kalması için dua etmiş. Bursa’da bu çınarın bulunduğu bölgeye bu yüzden Duaçınarı denir olmuş.
Bursa’ya veda…
Somuncu Baba’nın sırlarla ve mucizelerle dolu hayat hikâyesi, Şubat 2016’da vizyona giren Somuncu Baba – Aşkın Sırrı filminde anlatıldı. Yapımcılığını ve yönetmenliğini Kürşat Kızbaz’ın üstlendiği filmde Somuncu Baba adıyla bilinen Şeyh Hamid-i Veli’yi oyuncu Furkan Palalı canlandırmıştı. Somuncu Baba’nın Bursa’dan ayrıldıktan sonraki ilk durağı Aksaray oldu. Aksaray’da görevini yerine getirip, Allah’ın emir ve yasaklarını buradaki insanlara ilettikten, onlara doğru yolu gösterip büyük oğlu Yusuf Hakiki’yi burada bırakarak küçük oğlu Halil Taybi ve Hacı Bayram Veli ile birlikte yeniden yollara düştü. Onlarla birlikte önce Şam’a daha sonra ise Hac görevini yerine getirmek üzere Medine ve Mekke’ye gitti. Hac dönüşünde, öğrencisi Hacı Bayram Veli’yi Ankara’ya gönderdi. Kendisi de küçük oğlu ile birlikte Malatya, Darende’ye yerleşti. Yaşadığı sürece insanlara iyiliği, kardeşlik, birlik ve beraberlik duygularını, paylaşmayı öğretmek, onları doğru yola sevk etmek için çabalayan Somuncu Baba’nın yalnızca Şerh-i Hadis-i Erba‘în, Zikir Risalesi, Silâh’u-l Mürîdîn eserleri günümüze kadar ulaşabildi.
1412’de hayata gözlerini yuman Somuncu Baba’nın Bursa’daki evi çoğu zaman Somuncu Baba Türbesi olarak anılsa da türbesinin aslında Bursa’dan sonra gittiği Aksaray ya da yolculuğunun son durağı Malatya Darende’de olduğu biliniyor. Bursa’da Osmangazi Belediyesi’nin çalışmalarıyla hayata geçirilen “Somuncu Baba Gönül Fırını” projesi ile tıpkı yüzlerce yıl önce onun yaptığı gibi ihtiyaç sahiplerine ekmek dağıtımı yapılıyor. Onun hatırasının dolaştığı Bursa sokakları, ondan kalan manevi mirasın ışığında aydınlanmaya devam ediyor.