Bursa için beyaz bir sayfa

Engin Çakır
Engin Çakır

 

Dergi yayıncılığının çıkış noktası, “bize ayırdığınız beyaz sayfalar”dır. Tıpkı beyaz perdenin sundukları gibi tüm beyazlar yıllardır bize çok şey anlatıyor. Tam 7 yıldır beyaz kağıtlarınıza “dergi” oluyoruz. Teşekkürler Bursa.

Şehrimizin iki renginden birisini tema olarak belirlediğimizde, bize ayrılan “kalbiniz kadar temiz” bu sayfayı neler anlatarak anlamlandıracaktık bilmiyorduk. Bursa için yaptığımız serbest çağrışımın ardından bulduk aradığımız konuları. Bir sürü konu çıkarttık. Ama bu sayıyı “Bursa İpeği’ne” adamak istedik. Çünkü Bursa ile bağları çok güçlü, geniş çaplı bir konu vardı karşımızda. Bursa’nın birçok beyazının arasında bir sultan gibiydi ipek, tabi ipekçilik ve ipekböcekçiliği… Çin’den bize dek uzanan bir macera. Her evresiyle canlı bir süreç. Bir mucizenin yaşama katılmış hali. Tüm evrelerini, şehirde nefes aldığı her detayı bulmaya gayret ettik. Geniş dosyalar halinde, parçalara bölerek hazırladık.

Beyazın tüm renklerin toplamından oluşması bilinen bir gerçektir. Tıpkı temamız hayatımızın her yerinde olması gibi. Neredeyse tüm felsefe, din ve inanışlarda; evrenin yaratıcısının rengi beyazdır. Böylece bazen yaşamın başlangıcında bazen de sonunda yer alan bir idealdir beyaz. Beyaz bence bir geçiş rengidir ayrıca. Yaşamın sonu olan ölüm anı dahi bir geçiş anıdır ve çoğu kişinin zihninde, filmde veya hikayede beyaz olarak betimlenir. Görülenden görülmeyene, diğer bir ifade ile başka yere gidişi simgeler. Kayboluştur, bazen de belirme.

Renksiz bir renk olan beyaz, olumlu ve gelişebilen dinamik değerleri de hatırlatır bize. Doymamış bir renktir. Temizliğin, iffetin, masumiyetin, barışın, bekaretin, bilgeliğin rengi olarak olumlu yan anlamlarını sırtında taşırken; bir yandan da soğuğu, sessizliği, dinginliği ve kısırlığı simgeler. Saydam olarak algılandığında görünmeyen bir renk gibi hayaletlerin, hortlakların, korkunun rengi olarak olumsuz yananlamlar yüklenir. Beyazlar içinde gördüğümüz bir sürü şey vardır saymakla bitmez. Uludağ’ı ve onu anne şefkatiyle sarıp sarmalayan karları anmadan ya da Nilüfer Çiçeği’ni hatırlamadan da edemeyiz elbet.

Tuvale resmettiğiniz tüm hikayelerin “beyaz” kadar saf ve masum kalması dileğiyle.

Keyifli okumalar dilerim.

Bu da ilginizi çekebilir
Kapalı
Başa dön tuşu