Bursa türküleri

Bursa Halk Müziği’nin; Karagöz gölge oyunu müziklerinden, aşıklık geleneğine, doğaçlama müzikle süslenen söyleşilere, törensel müziklerden oyun havalarına, güzelleme ve koçaklamalardan ağıtlara, ninnilere, doğa, harman, hasat, iş, esnaf türkülerinden köy güvendelerine (toplu halde oynanan bir dans türü) kadar çeşitli konuları işleyen zengin bir yapısı bulunuyor.

Yöredeki sanatçılar bayram, düğün ve özel günlerde ezgilerini iki ana bölümden oluşan fasıl ile icra ediyorlar. Yörede kullanılan halk müziği çalgıları da çeşitlilik gösteriyor. Dağ yöresinde erkeklerin çaldığı kaba çalgı adı verilen davul- zurna ve dümbek, ince çalgı adı verilen saz grubu cümbüş, keman ve darbuka çalınmaktadır, ayrıca kadın çalgısı olarak adlandırılan, kadınların kına gecelerinde çaldıkları bakır kaplara sadece “bakır” adı veriliyor. Bunların dışında tef, zil, kaşık, divan sazı, bağlama, cura, zurna, düdük, klarnet, akordeon, tulum, dilli ve dilsiz kaval gibi sazları da Bursa Halk Müziği içinde duymak mümkün.

Bursa’da Osmanlı Dönemi müzik kültürünü günümüze kadar taşıyan “Gezek” toplulukları ise kentin, bugün  hala yaşatılan geleneksel bir müzik kültürü… Sanatın ve sanatçının, Osmanlı’nın neredeyse tüm padişahları tarafından değer görmüş olması temellerini attı Bursa gezeklerinin. Bursa, Osmanlı’nın birçok açıdan hep başkenti oldu. Zaman içinde müziğe ilgi duyan, yeteneği olan yürekler bu şehirde birbirini buldu. Memurlar, esnaflar, zanaatkârlar… Her meslekten birçok insan bir araya geldi, birlik olup bu dostluk, muhabbet ve müzik meclislerini kurdular. Önceleri yalnızca keyif için toplanılan gezekler zamanla bir eğitim kurumuna dönüşmeye başladı. Türk Müziği’ne, burada öğrendiklerinin üzerine katıp kendini geliştiren nice müzisyenler kazandırıldı.

Gezekler hakkında daha fazla şey öğrenmek için tıklayın. 

Başa dön tuşu