Büyük sürgün
Büyük sürgün - Atilla Sağım
Büyük sürgün
Anadolu mozaiğini oluşturan yapı taşlarından biri hiç kuşkusuz Kafkas göçmenleridir. 151 yıl önce yaşadıkları coğrafyadan Kafdağı’nın ardındaki ülkelerinden zorla sürgüne tabi tutulan yüz binlerce Kafkasyalı yollarda can vermiş, hayatta kalanlar ise Anadolu’nun çeşitli bölgelerine yerleştirilmiştir. Kafkas kökenli insanların geçmişte yaşadıkları bu günü de yüreklerde tazeliğini muhafaza etmektedir. Dünya tarihine baktığımızda geçmişte yaşanan acıları hala yüreğinde hisseden ve unutmamak için nesilden nesillere aktaran halkları biliyoruz. Örneğin Yahudiler, Davut’un 2 bin yıllık sarayının bu gün ağlama duvarına dönüşen sınırında dünyanın dört bir tarafına dağılmasına neden olan yenilgilerini hatırlar. Şiiler 1327 yıl önce Kerbela’da öldürülen Hasan ve Hüseyin için matem tutar, bir haksızlığa isyan ederler. Kafkasya’dan sürgün edilen ve anavatanlarından zorla koparılan Kafkas halkı ise sıla hasretini bu gün dahi içlerinde yaşarlar.
300 yıl süren Rus – Kafkas Savaşları sonucunda 1864 yılında savaşı kaybeden Kafdağı’nın insanları cepheden köylerine dönerken galip gelenler ise bir ganimet ve bedel istiyordu. Ruslar 6 bin yıldır Kafdağı’nda yaşayanlara en ağır bedeli layık görmüştü; sürgün. Kafkasya’da yaşayan halkların o dönemde gidecekleri tek yer ise dinini yaşadıkları Osmanlı topraklarıydı, Kafkas halkı ilk deniz yoluyla Osmanlı limanlarına gönderilmeye başlandı. Osmanlı’nın onlar için biçtiği rolde Arnavutluk, Sırbistan, Ürdün, Suriye başta olmak üzere savaşların ve çatışmaların en yoğun olduğu bölgelere yerleştirmek vardı, zaman içinde sürgün yolu adeta soykırıma dönüştü.
Sürgün yolunda yaşananlar, yolda telef olanların yürek yakan durumları Trabzon’daki Rus konsolosunun, tehcir işlerini idare etmekte olan General Katraçef’e yazdığı raporda şöyle anlatılır “Türkiye’ye gitmek üzere Batum’a 70 bin Çerkes geldi. Bunlardan günde 7 kişi ölüyor. Trabzon’a çıkarılan 24 bin 700 kişiden şimdiye kadar 19 bin kişi ölmüştür. Şimdi orada bulunan 63 bin 900 kişiden her gün 180-250 kişi ölmektedir. Samsun civarındaki 110 bin kişi arasında her gün 200 kişi can veriyor. Trabzon, Varna ve İstanbul’a götürülen 4 bin 650 kişiden de günde 40-60 kişinin öldüğünü haber aldım.” diye rapor etmişti. 1864 yıllarında tarihin en büyük kitlesel nüfus hareketlerinden biri olan Kafkas sürgünü sırasında Ruslar tarafından yapılan zulümler ve Kafkas halkının çığlığı ne yazık ki kimseler tarafından duyulmadı.
Anadolu topraklarına ilk Kafkas göçmenleri Kırım savaşı sonunda Rusların Kafkasya’daki baskısı neticesinde 1856 yılında başladığı kabul görmektedir, araştırmacılara göre sayı 200 bin ile bir buçuk milyon arasında değişmektedir, ancak 1856-1907 arasında Osmanlı topraklarına ulaşabilen Kafkasyalı Göçmen sayısı ortalama 600 bin kadardır yaklaşık bir milyona yakın Kafkasyalı hayatını kaybetmiştir. 1856 yılında başlayan bu göçler sırasında Suriye, İç Anadolu, doğu Anadolu ile önemli ölçüde Kafkas göçmeni de Rumeli’ye, stratejik bölgelere yerleştiği görülmektedir. Bu tarihte çok az miktarda da Bursa ve çevresine özellikle Çerkes ve Abhaz göçmenlerin yerleştirildiğini görmekteyiz. Bu tarihte gelen ve Bursa civarında yerleşenler çoğunlukla İnegöl’e yerleşmişlerdir. Ancak Bursa bölgesine yerleşen Kafkas göçmenlerin büyük bölümü 93 Harbi sonrasında, 1878 yılından sonra gerçekleşmiştir. 1891 yılına kadar Anadolu’ya sevk edilen 474 bin 638 göçmenden 162 bin 28’i Osmanlı İmparatorluğu’nun Hüdavendigar vilayetine (Bursa) yerleştirilmiştir.
Kafkas göçmenlerin bir bölümü kara yolu ile Erzurum istikametinden Anadolu’ya girerken, çok büyük bölümü ise deniz yoluyla İstanbul’a gelmişti. İlk göçmenlerin gelişini Hükümet İstanbul’dan kamplarda toplama girişimi, iskanı kontrollü yapma arzusundan kaynaklanıyordu. Ancak Kafkas göçmenleri önce İstanbul’da uzun süre bekletilince, sorunlar yaşanmaya başlandı. İstanbul’da biriken göçmen sayısı da 200 bini aşınca, bu göçmenlerden 50 bini hemen Anadolu’ya taşınmıştır. Bu nedenle de İstanbul’a yakın olan Hüdavendigar vilayeti ve İzmit tercih edilmişti. Göçmenler, Ocak 1878 tarihinden itibaren Bursa’ya gönderilmeye başlanır.
Gemiler; Gemlik, Mudanya, Edremit, Yalova ve İzmit gibi sahil iskelelerine gönderilir ve buradan da iç kesimlere yollanır, 7 Römorkör ve İdare-i Mahsusa’ya ait Şerefresan adlı vapur Bandırma başta olmak üzere Gemlik iskelelerine sürekli göçmen taşır, 10 Eylül 1879 tarihe kadar Anadolu’ya sadece Rumeli’den 275 bin nüfus gönderilmiştir, bunlardan en büyük rakamı ise 54 bin 898 kişi ile Bursa iline gelir. Sürgün çok farklı yönlerden yapılmış olsa da Balkanlara deniz yoluyla gidenler daha sonra kara yoluyla Anadolu topraklarına geçiş yaptılar. Bursa ilçelerinden Mustafakemalpaşa, Karacabey, İnegöl köylerine yerleşenler genellikle Abhaz ve Adige ağırlıklı Kafkasyalılardır.
Karacabey: Akçasusugırlık (Abzegh), Cambaz, Ekinli (Arapçiftliği) (Shapsugh), Gönü, Hayırlar, Karacabey Wubıh, Ulubat, Abhaz, Karachay, Yolağzı (Dümbe) , Kurşunlu ve Ekmekçi
Mustafakemalpaşa: Adaköy (Shapsugh), Boğazköy (Shapsugh), Bostandere, Döllük (Abzegh), Güllüce (Abzegh), Güvem (Abzegh), Kadirçeşme (Shapsugh), Karaorman (Abzegh, Karachay), Kuşuboğazı (Daghıstan), Ormankadı (Abzegh), Soğucak (Abzegh), Taşköprü (Shapsugh),Tepecik (Karachay), Yalıntaş (Abzegh),
Orhaneli: Söğüt (Shapsugh)
Yenişehir: Kavaklı
İnegöl: Fındıklı (Shapsugh), Güneykestane ( Abhaz), Hacıkara (Shapsugh), Bogaz (Shapsugh), Kestanenalanı (Abhaz),Mezit (Abhaz),Osmaniye (Abhaz), Rüştiye(Abhaz), Sulhiye (Abhaz)
Bugün Türkiye’nin ve dünyanın dört bir tarafında Kafkas göçmenleri yaşamaktadır, her yıl 21 Mayıs günü Kefken Babalı sahiline gelerek atalarının 151 yıl önce yaşadıkları acıları hatırlamakta ve onları anmaktadır.
The great exile
Caucasian immigrants are undoubtedly one of the most important building blocks of the Anatolian mosaic. Hundreds of thousands of Caucasians who were forced to go on exile from their lands behind Mount Kaf 151 years ago, either died on the way or were placed at different regions in Anatolia. Caucasian origin people still preserve the freshness of this day in their hearts. When we look at world history, we can see people transferring their pain from generation to generation in order not to forget. For instance, the Jews remember their loss that resulted in the spreading out to all over the world at the location where the 2 thousand year old palace of David was transformed into a wailing wall. The Shi’ites continue to grieve for Hasan and Hüseyin who were killed at Karbala 1327 years ago. Whereas the Caucasian public that were forced into exile away from their homeland still live in homesickness to this day.
While the people of Mount Kaf who lost the 300 year long Russian – Caucasian Wars in 1864 were returning home from the war fronts, the victors demanded booty. The Russians deemed those who lived in Mount Kaf for 6 thousand years with the highest price; exile. The only place that the people of Caucasia could go at that time was the land of the Ottoman Empire which shared the same religion; people of Caucasia were started to be sent to Ottoman piers by sea. Settling down in regions rich in wars and struggles such as Albania, Serbia, Jordan, Syria was among the roles that the Ottomans provided to them and over time the road of exile transformed into genocide.
What took place on the road to exile, the heart-wrenching states of those who died on the way are described as such in the report by the Russian consulate general in Trabzon to General Katraçef who was in charge of the deportation: “70 thousand Circassians came to Batum en route to Turkey. Of these, 7 people die every day. About 19 thousand of the 24 thousand 700 people who came to Trabzon have died. About 180-250 people die every day from among 63 thousand 900 people who are there now. And about 200 people are dying every day from among the 110 thousand people around Samsun. I also received news that about 40-60 people are dying every day from among the 4 thousand 650 people who were taken to Trabzon, Varna and İstanbul.” The atrocities carried out by the Russians during the Caucasian exile which was one of the largest mass population movements in history that took place in 1864 and the cries of the Caucasian public were unfortunately not heard by anyone.
It is accepted that the first Caucasian immigrants came to Anatolia in 1856 as a result of the oppression of the Russians in Caucasia at the end of the Crimean War; according to the researchers, their number varies between 200 thousand and one and a half million, however the number of Caucasian immigrants who were able to reach the Ottoman land during 1856-1907 is about 600 thousand and about a million Caucasians have died. It has been observed that a significant number of Caucasian immigrants have settled down in Rumelia during the immigrations that started in 1856 in addition to Syria, Central Anatolia and Eastern Anatolia. At this time, we see that Caucasian and Abkhazian immigrants have been placed in very small numbers in and around Bursa. Majority of those who came during this time and settled down around Bursa were in İnegöl. However, most of the Caucasian immigrants who settled in the Bursa region came after the ‘93 War and after 1878. Of the 474 thousand 638 immigrants who were transferred to Anatolia, 162 thousand 28 were settled in the Hüdavendigar district (Bursa) of the Ottoman Empire.
Some of the Caucasian immigrants moved on land towards Anatolia over Erzurum, whereas majority came to Istanbul by sea. The efforts to collect the first immigrants in camps stemmed from the desire of the government to carry out settlement procedures in a controlled manner. However, problems arose when the Caucasian immigrants were left waiting in Istanbul for long periods of time. When the number of immigrants in Istanbul exceeded 200 thousand, 50 thousand of them were quickly relocated to Anatolia. Hence, the district of Hüdavendigar and İzmit were preferred since they were close to Istanbul. The immigrants were started to be sent to Bursa starting from January 1878.
The ships were sent to coastal areas such as Gemlik, Mudanya, Edremit, Yalova and İzmit and from there the immigrants were transported inwards. Seven towboats along with the boat entitled Şerefresan which belonged to the İdare-i Mahsusa continuously carry immigrants to the piers of Gemlik, only 275 thousand people have been sent to Anatolia from Rumelia until 10th of September 1879; 54 thousand 898 people came to Bursa which was among the highest number of people. Even though the exile was carried out with different methods, those who went by sea were transferred to Anatolia by road. Those who settled down in Mustafakemalpaşa, Karacabey, İnegöl villages were in general Abkhazian and Adyghean Caucausians.
Karacabey: Akçasusugırlık (Abzegh), Cambaz, Ekinli (Arapçiftliği) (Shapsugh), Gönü, Hayırlar, Karacabey Wubıh, Ulubat, Abhaz, Karachay, Yolağzı (Dümbe) , Kurşunlu ve Ekmekçi
Mustafakemalpaşa: Adaköy (Shapsugh), Boğazköy (Shapsugh), Bostandere, Döllük (Abzegh), Güllüce (Abzegh), Güvem (Abzegh), Kadirçeşme (Shapsugh), Karaorman (Abzegh, Karachay), Kuşuboğazı (Daghıstan), Ormankadı (Abzegh), Soğucak (Abzegh), Taşköprü (Shapsugh),Tepecik (Karachay), Yalıntaş (Abzegh),
Orhaneli: Söğüt (Shapsugh)
Yenişehir: Kavaklı
İnegöl: Fındıklı (Shapsugh), Güneykestane ( Abhaz), Hacıkara (Shapsugh), Bogaz (Shapsugh), Kestanenalanı (Abhaz),Mezit (Abhaz),Osmaniye (Abhaz), Rüştiye(Abhaz), Sulhiye (Abhaz)
Today, Caucasian immigrants live at all four corners of Turkey and the world and on 21st of May every year, they come to the Kefken Babalı beach to remember the pains their ancestors endured 151 years earlier and to commemorate them.