Doğanın içindeki doğa
Şehrin ortasında, doğal hayatın tüm detaylarının sunulduğu iki katlı bir bina Bursa Ormancılık Müzesi… Bizden milyonlarca yıl önce yaşamış olan canlılardan, orman içi haberleşme cihazlarına kadar, orman ve ormancılık ile ilgili her şeyin bir arada sergilendiği müze ayrıca Türkiye’nin ilk ve tek ormancılık müzesi…
İlk çağlardan bu yana insanoğluna barınma ve beslenme imkânı sunmuş, dünyanın ihtiyacı olan oksijeni üretme görevini üstlenmiş ancak yaptıkları her türlü fedakârlığa ve belki de bu dünyanın asıl sahibi olmalarına karşılık hak ettiği değeri görememiş olan ormanlar… Dünyanın daha çok orman sahibi olabilmesi, doğal kaynakların korunabilmesi için mücadele eden ormancılık mesleği… Doğal hayat için son derece önemli olan bu iki kavrama ait her şey, Türkiye’de bir ilk olan ve henüz başka bir örneği bulunmayan Bursa Ormancılık Müzesi’nde bir arada sunuluyor. Ormanların ve ormancılığın önemini vurgulamak, orman hayatının bilinmeyen yönlerini gözler önüne sermek için kurulan Bursa Ormancılık Müzesi ziyaretçilerine bahçe içinde yemyeşil ağaçların, kuş cıvıltılarının arasında bulunan Saatçi Köşkü’nde, doğanın içinde bir doğa sunuyor.
Çekirge Caddesi üzerinde bulunan bahçeli, içinde havuzu, kameriyesi bulunan ve özgün mimarisiyle göze çarpan güzellikteki Saatçi Köşkü, 29 Mart 1989 tarihinden itibaren, yaklaşık 2000 parçanın sergilendiği bir müze olarak kullanılmaya başlayana dek sahibi Saatçi Ali Efendi’ye, Orman Orta Okulu’na hatta Orman Bölge Müdürlüğü’ne ev sahipliği yaptı. Çeşitli isimlerdeki bölümlere ayrılan köşk, açılma amacına uygun olarak Türkiye’de ormancılığın tarihsel gelişimini tanıtırken, orman ve ormancılık hakkında bilgi veriyor. Ormanlardaki gizemli hayata detaylı bir yolculuk yapma imkânı sağladığı gibi doğal hayat hakkında merak edilen ve bilinmeyen birçok detayı içinde barındırıyor
1989 yılında ilk kez müze olarak hizmet vermeye başlayan Saatçi Köşkü, yapıldığı tarihlerde en sık kullanılan Barok üslubunun özelliklerini taşıyor. Aynı zamanda 19. yüzyıldan kalma, günümüze kadar ulaşan ender sivil mimari örneklerinden biri. Süslemelerin ağırlıklı olarak kullanıldığı yapının 2. katı orijinal tavanlı. Çünkü 1988 yılında yapılan restorasyonun ardından yalnızca 2. kattaki tavan süslemeleri orjinal haliyle kalmayı başarabildi. Ahşap ve kumaş karışımı kök boya kullanılan tavanda hayvan ve çiçek figürleri bulunuyor. 1936 yılına kadar Saatçi Köşkü olarak anılan binanın sahibi Saatçi Ali Efendi, bu tarihe kadar burada yaşadı. Köşk bir süre boş kaldıktan sonra 1939 yılında “Bursa Orta Orman Okulu” olarak yeniden canlandırıldı. 1946 yılına dek açık kalan okulun ardından bina bu kez Bursa Orman Bölge Müdürlüğü’ne dönüştürüldü ve 1983 yılına dek bu şekilde hizmet verdi. 1989 yılından itibaren müze olarak hizmet vermeye başladı ve böylece Türkiye’de bir ilk gerçekleştirilmiş oldu. Orman hayatını ve ormancılığı tüm detaylarıyla anlatan, ormanın ve ormancılığın içinde yer alan canlı ve cansız her şeyi bir araya getirip sergileyen bir ihtisas müzesi…
Müzede hayvan ve bitki fosilleri, haberleşme ve orman mühendisliği araçları, haritalar, tarihi belgeler, uzay fotoğrafları sergileniyor. İki katlı müzede sergilenen parçalar orman hayatından kesitler, orman bitkileri ve kesim aletleri, orman mühendisliğinde kullanılan aletler, fosiller, harita ve uzay fotoğrafları, orman içi haberleşme araçları, tarihi belgeler, albümler ve kitaplar gibi çeşitli isimlerdeki bölümlere ayrılmış durumda. Müzede ayrıca orman ve ormancılık konulu kitapların bulunduğu bir de kitaplık yer alıyor. Müzede en çok ilgi çeken bölümlerden biri fosiller. Müzenin en yaşlı üyesi 60 milyon yaşındaki, ilk bakıldığında bir kaya parçası zannedilen sarıçam fosili. İki milyon yıl öncesinden kalmış olduğu bilinen sekoya ağacı fosili de büyük bir önem taşıyor. Çünkü sekoya ağaçlarının bugün neredeyse tamamen nesli tükenmek üzere ve onlara yalnızca Amerika’nın bazı kesimlerinde ender olarak rastlamak mümkün olabiliyor. Müzede ayrıca, yaklaşık 14 milyon yıllık yaprak fosillerinin, 8 milyon yıllık tortul bir tabaka üzerindeki çınar yaprağı da bulunuyor. Ormanda yaşayan vahşi hayvanlara ait mumyalara ve böcek fosillerine de yer verilen müzenin haritalar bölümünde, Türkiye’de sınırlı arşivlerde bulunan haritaları görmek mümkün. 1900’lü yılların başlarındaki teknik imkânlarla sınırlı olarak yapılmış olan haritalar, 1926 tarihli ve Türkiye’nin Misak-i Milli sınırlarının görünmesi gibi ilginç detaylar taşıyan Türkiye Ormanları Haritası da sergilenen parçalar arasında yer alıyor. Bu haritanın en dikkat çekici yanı ise 1939 yılında sınırlarımıza dâhil olan Hatay’ın Türkiye sınırları içinde görünüyor olması. Müzede sergilenen tarihi belgeler arasında diplomalar, orman kanunları, fotoğraf albümleri, yazışmalar ve kitaplar bulunuyor. Fotoğraf albümleri, Türkiye’de ormancılığın yaklaşık 150 yıllık tarihini gösteriyor. Bugüne dek 50 binden fazla kişinin ziyaret ettiği müzenin sergilenen parçaları arasında, orman hayatından kesitler sunduğu bölümünde yer alan Artvin Borçka’dan getirtilen 660 yaşındaki sarıçam kesiti de var. Müzenin bölümlerini gezerken, yurtdışında ilk ormancılık eğitimi alan kişi olarak bilinen Asaf Cemal Bey’in fotoğrafını da görmek mümkün. Arazi araç ve gereçlerinin, ormancılık malzemelerinin yer verildiği müze ormancılıkta büyük bir önem taşıyan ağaç damgalarına da ev sahipliği yapıyor.
Hafta içi her gün ziyaret edilebilen müze, doğanın gizemli detaylarını keşfetmek, Türkiye’de orman hayatının ve ormancılığın bilinmeyen yönlerini öğrenmek isteyenleri bekliyor. Yapmanız gereken şey yalnızca, doğal hayata yakışan yeşillikler içindeki bahçesinde sizi karşılayan doğa sesleri eşliğinde içeri girip, ormancılığın ve doğal hayatın milyonlarca yıl öncesinden kalma parçalarını görmek ve size sunulan bir doğa tarihinin tadını çıkarmak…
Yazı: Ferhan Petek Fotoğraflar:Engin Çakır