Dünyaya “iz” bırakın
Çetin Altan, iki çeşit insan vardır diyor bir sözünde.
“Ansiklopedilere giren insan ve toprağa giren insan.”
Gerçekten milyonlarca, milyarlarca insan gelip geçmiştir günümüze kadar. Çok azı ansiklopedilere girmeyi başarmıştır. Ansiklopediye girenler, işlerinde ısrar edenler ve vazgeçmeyenler… Ve biz onları birebir tanımasak bile yaşam hikâyelerini biliyoruz ve anıyoruz. Zamanı geldiğinde hepimiz bu dünyadaki görevimizi tamamlayıp göç edeceğiz. Fakat “iz bırakmak” gerekiyor…
“Küçük bir çivi değil miydi ki koca bir ulusun kaderini değiştiren?
Çivi düştüğünden nal düştü.
Nal düştüğünden at gidemedi.
At gidemediğinden mesajcı haberi ulaştıramadı ve savaş kaybedildi.”
Küçük bir kız çocuğu tebessüm etti yoldan geçen hüzünlü yabancıya. Bu küçük tebessüm yabancının kendini daha iyi hissetmesini sağladı. Bu iyi his sayesinde, yakın geçmişte kendisine yardım eden yakın bir dostuna teşekkür etmediğini hatırladı ve hemen bir teşekkür notu yazıp gönderdi. Arkadaşı bu teşekkür notundan o kadar etkilendi ve keyiflendi ki her öğlen yemek yediği restorandaki garson kıza yüklüce bahşiş bıraktı.
İlk kez bu kadar bol bahşiş alan garson kız işten çıkarken, bahşişin bir kısmıyla köşedeki yaşlı dilenci adamın şapkasına para bıraktı. Adam öyle ama öyle minnettar olmuştu ki… İki gündür boğazından lokma geçmemişti ve karnını ilk kez bu kadar iyi doyuruyordu. Karnını bu kadar çok doyurduktan sonra ıslık çalarak, bir apartmanın bodrumundaki tek göz odasının yolunu tuttu. Öyle sevinçliydi ki, bir saçak altında titreyen küçük köpek yavrusunu görünce kucağına alıverdi. Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha kadar mutluluktan koşturdu. Sabah karşı apartmanı dumanlar sarmıştı ve bir yangın başlıyordu. Dumanı koklayan köpek öyle bir havlamaya başladı ki, önce fakir dilenen adam uyandı. Sonra da tüm apartman halkı uyanıverdi. Anneler, babalar dumandan boğulmak üzere olan yavrularını kucaklayıp dışarı çıkardılar. Dumandan boğulmayan yavrular zamanla büyüyüp yazar, doktor, mühendis, öğretmen, bakan vb. görevler alarak diğer insanların kaderleri üzerinde de etkide bulundular.
Bütün bunları küçük bir tebessümün yaratmıştı.
“İnsan gittiği yolda izler bulmalı, kendisi de geçerken izler bırakmalı…”
Yazı: Serkan Duru