46
Rotamıza bu kez yüksek irtifada
uçarak devam ediyoruz. Heyecanı,
enerjiyi tatma zamanı. Çok yükseklere
çıkmak, yerde aşılması çok zor görünen
dağların ayaklarınızın altında birer halı
gibi serildiğini görmek, daha öncesinde
görmediğiniz yerleri havadan görmek
ve kartallarla beraber uçmak...
Yamaç paraşütü birçok kişiye göre bir
hayalken, birçokları için de bir tutku.
1632 yılında lodoslu bir havada Galata
Kulesi'nden kuş kanatlarına benzer bir
araç takıp kendini boşluğa bırakan ve
uçarak İstanbul Boğazı'nı geçip 3358
m. ötede Üsküdar'da Doğancılar'a
indiği varsayılan Hezarfen Ahmet
Çelebi, Türk havacılık tarihinin en
tutkulu ismiydi belki de. Bu tutkunun
Türkiye’de en güçlü şekilde yaşandığı
adresin ismi ise “Babadağ.” Dünyanın
sayılı yamaç paraşüt merkezlerinden
birisi olan Babadağ’ın zirvesinden
kendisini bırakanlar, kendisini
ayaklarının altındaki nefis fotoğrafla
baş başa bulur; Fethiye – Ölüdeniz’in
kuşbakışı sefası...
Yamaç Paraşütü, yüksek bir
tepeden koşmak sureti ile başlıyor.
Havalandıktan sonra ise yeni bir
yaşamda buluyorsunuz kendinizi...
Eğimli ve yüksek bir tepeye açık olarak
serilen paraşüt, pilot ve yolcusunun
koşmaya başlaması ile birlikte hava
dolarak yükseliyor. Uçuşların süresi
kullanılan malzemenin performansı ve
pilotun tecrübesine bağlı olarak bir kaç
saat sürebiliyor.
Ölüdeniz kıyısındaki Belcekız plajı,
uzunluğu ve genişliği ile oldukça rahat
ve güvenli bir iniş alanı. Babadağ’da
toplam üç pist bulunuyor. 1700
metredeki güney pisti kalkış için en
müsait olanı. 1800 metrelik kuzey pisti
biraz daha küçük ve dik ama zoru
sevenler için ideal. 1900 metredeki
kuzey zirve pistinin kalkış alanı ise
oldukça rahat bir havalanma alanı...
Günün büyük bölümünde tam karşıdan
güney rüzgarı aldığı için genelde 1700
metrelik pistten uçuluyor.
detaylı bakış