6
Anlaşılacağı üzere elinizdeki bu
derginin teması “iz” kavramı üzerine.
Dolayısıyla izine düştüğümüz birçok
konu da oldu. İzi belirsiz olanlarla
ilgilenmek yerine şehrin izlerinin peşine
düştük. Ele aldığımız tüm konuların
ortak noktasında geçmişten geleceğe
bazı ayak izleri bulduk. Neredeyse
bir kriminolog gibi iz sürdük. Parmak
izinden, kahve telvesine kadar bize elle
tutulur ya da gözle görülür sonuçlar
“bırakan” bazı iz düşümleri aradık.
İzine uyduğumuz ve değer verdiğimiz
konuları sizinle paylaştık. Tespitim ise
bu yazının başlığı oldu. Okuduğunuz
bu satırlar dahi, bizden bir iz kalacak
şu andan itibaren. Bu yüzden yazıyoruz
zaten. Evrene iz bırakıyoruz.
Doğada hayatta kalabilmenin yolu
diğer canlıların izine düşmekten geçer.
İzini kaybedip ortadan kaybolan hiçbir
canlı doğada var sayılmaz. Bir şeyin
geçtiği veya daha önce bulunduğu yere
hiçbir iz bırakmaması ne teknik olarak
ne de felsefi olarak mümkün değil.
Mutlaka bir belirti ya da nişan, diğer bir
ifade ile alamet kalır geriye. Emareleri
takip ederek bir şeyler öğrenebiliriz.
Yaptığımız her şey ile başka bir şeye
dokunup geriye mutlaka bir eser
bırakırız. Bunun en güzel kanıtı, işte
dedim ya bu yazının ta kendisi. Hatta
daha ufku açık bir bakış açısıyla yazının
kendisi insanlık tarihinin en önemli
dönemeci ve ilk bilgi devrimi sayılabilir.
Bu işin devrimcisi, çivi yazısıyla
toprakdaşımız Sümerlerdi. Eski Mısır
hakkındaki bilgilerinizi hatırlayın, –
mutlaka bir yerlerde ‘yazıyordu’ ve siz
okumuştunuz- Papirüs diye bir şey
vardı. Bitki yapraklarına yazılan yazılar,
taşlara ve sıkıştırılmış topraklara yani
tabletlere –tabi bugünkü anlamıyla
değil- kazılarak günümüze dek kaldı.
Yazı, kulaktan kulağa yöntemine göre
daha güvenilir ve uzun ömürlüydü.
Yine birilerinin yazdığı ve bir yerlerden
okuduğumuz yazıları hatırlayın
şimdi de. Mısırlılardan bayrağı
devralan Çinliler mürekkebi ve kağıdı
bulduğunda, olup bitenler iyiden iyiye
kalıcı hale geldi. Tabi matbaanın icadını
anmadan geçmek de olmaz. Neler
okudunuz, neler yazılmadı ki bugüne
kadar? Dil kavramı bile farklı boyutlar
kazandı yazıyla birlikte. Kullanım
talimatlarından tutun da destanlara
kadar her şey yazıldı, çizildi...
(Sanıyorum bu tabir çivi yazısını
literatürümüze sokan Sümerlerden beri
kullanılıyor.)
Sonuç olarak size bir dergi dolusu
“iz” bulduk. Adım adım takip eder
okursunuz artık. İz sürmede çok
iyi olduğunuzu yakinen biliyorum.
Diyeceğim o ki, “iz” yazının da yazanın
da, okuyup anlayanın da ta kendisi.
Keyifli okumalar.
Twitter@editornotu
editör notu
“İz” yazının ta kendisi
Eng i n Çak ı r
“Söz uçar, yazı kalır” diyen eskiler haklıydı. Evrene iz bırakmak isteyen insanoğlu bunu “yazarak”
başardı. İzi silinenlerin izini sürenler neyin peşinden gitti? İzinden yürünen insanlar neyi keşfetmişti?
Üzerime düşmez ama “izin” verin açıklayayım çünkü diyeceklerim(iz) var.