62
detay
details
çalışıyor ve şaftın hareketinin
ardından jeneratör devreye
giriyor. Bir süre öncesine kadar
türbinlerin çevreye verdiği tek
zarar, devasa pervanelerinden
çıkan gürültüydü. Ancak bu
gürültünün; nükleer, fosil
ya da diğer enerji üretme
yöntemlerinin atmosfere,
havaya, suya verdiği zararların
yanında hatırı sayılmazdı ama
geçtiğimiz yıllarda bu seslere
de bir çözüm bulundu ve
büyük oranda azaltıldı.
Rüzgâr enerjisinin dünya
çapında kullanım oranında
son yıllarda küçük de olsa
değişimler gözleniyor.
WWEA’nın (Dünya Rüzgâr
Enerjileri Birliği) 2011 yılında
yaptığı açıklamaya göre
Çin başta gelmek üzere bu
gücü en çok kullanan ülkeler
arasında Hollanda, İtalya,
Japonya, Hindistan, İspanya,
Danimarka ve Almanya yer
alıyor. EWEA’nın (Avrupa
Rüzgâr Enerjisi Birliği)
verilerine göre geçtiğimiz yıl
Avrupa’da kurulu rüzgâr gücü
%10’a yakın bir artış gösterdi.
Türkiye’de 1992 yılında, rüzgâr
enerjisinden yararlanmayı
yaygınlaştırmak, ülkemizdeki
rüzgâr enerjisi potansiyelinin
ekonomiye kazandırılması
amacıyla kurulan TÜREB
(Türkiye Rüzgâr Enerjisi
Birliği) geçtiğimiz aylarda
Türkiye’nin 2014 yılında
rüzgâr enerjisi yatırımlarında
Avrupa’da beşinci, dünyada
ise onuncu sırada olduğunu
açıklamıştı. Enerji üretim
maliyetlerini ciddi anlamda
düşürüyor olması, çevreye
zarar vermeyen ve güvenilir
bir kaynak olması hatta
dünya döndüğü sürece asla
tükenmeyecek bir kaynağa
sahip olması bile tercih edilme
oranını hak ettiği yüzdelere
ulaştırmaya yetmiyor. Ancak
bu alanda yapılan umut
verici çalışmalar da göz ardı
edilemeyecek boyutlarda.
Atomun çekirdeğinden elde
edilen ve insanlar, hayvanlar
hatta bitkiler için hayati tehlike
riski taşıyan nükleer enerji
ise Fransa ve Amerika gibi
ülkeler tarafından %20’ye yakın
oranlarda tercih ediliyor.
Dünya değişip geliştikçe,
teknoloji ilerlemeye devam
ettikçe enerji ihtiyacı daha
da artıyor. Bu ihtiyacın
karşılanması için yeni
kaynaklar araştırılıyor, daha
fazla verim almanın yolları
aranıyor. Sınırsız kaynaklar
sunan doğa yeterli gelmiyor
ve daha fazlası için yapılan
çalışmalar eldeki kaynaklara
zarar verme riski taşıyabiliyor.
Doğa, biz ona ne yaparsak
yapalım, bilerek ya da
bilmeyerek ne kadar zarar
verirsek verelim her seferinde
affediyor. Ona sığınmamıza,
havasından, suyundan
yararlanmamıza izin veriyor.
“Doğa Ana” bizi gerçek bir
anne gibi şefkatle kucaklıyor.
Bir Kızılderili atasözünde
geçen o son ırmak kuruyana,
son ağaç yok olana ve son
balık ölene dek de şefkatini
bizden esirgemeyecek gibi
görünüyor.
obtained via the energy flow in
natural processes such as wind
energy which are also known
as “renewable” energies… Of
course the real issue here is to
benefit from these sources in a
maximal manner. Just like the
giant wind turbines that enable
us to benefit from the wind
in the most efficient manner
possible. Wind turbines that
transform kinetic energy first into
mechanical and then electrical
energy actually work with the
same logic as the windmills
that are the arch enemies of the
legendary hero Don Quijote.
The fins start rotating with the
wind. The shaft operates with the
movement of the fins after which
the generator starts running.
The only disturbance caused
by turbines until recent times
was the noise that the giant fins
made. Even though this noise
was nothing compared with the
damages to the atmosphere,
air and water by nuclear, fossil
or other energy production
methods; a solution was found
in recent years which decreased
the noise significantly.
There have been slight changes
in the worldwide usage rate of
wind energy in recent years.
According to the statement by
WWEA (World Wind Energy
Association) in 2011, China
leads the list of countries that
use wind energy the most
along with Holland, Italy, Japan,
India, Spain, Denmark and
Germany. According to the data
provided by EWEA (European
Wind Energy Association),
installed wind power capacity
has increased by about 10 % in
Europe last year. TÜREB (Turkey
Wind Energy Association) was
established in 1992 to popularize
wind energy and to ensure
that the wind energy potential
in our country is brought into
the economy and has recently
announced that Turkey was
ranked fifth in Europe and tenth
in the world in terms of wind
energy investments in 2014. Even
the facts that it decreases energy
production costs significantly,
that it is a safe and environment
friendly energy source and that it
will never be used up completely
as long as the world keeps
on turning are not enough to
increase its preference ratio to
the values it deserves. However,
there are promising studies
carried out in this field. Nuclear
energy that is obtained from the
nucleus of the atom poses vital
threats to humans, animals and
even plants and it is preferred by
a ratio of about 20 % in countries
such as France and America.
The need for energy keeps on
increasing as the world continues
to develop and technology
advances. New sources are
researched to meet this need and
to get more efficiency. Nature
is not sufficient even though
it presents limitless resources
and studies carried out for more
may be risky for the current
resources at hand. Nature keeps
on forgiving no matter what we
do and no matter how much
harm we give to it consciously or
unconsciously. It lets us to take
shelter inside it and to use the
air and water it gives us. “Mother
Nature” embraces us affectionately
just like a real mother. And it seems
like it will continue to do so until the
last river has been poisoned, the
last tree has been cut down and
the last fish has been caught as is
expressed in a Native American
proverb.