87
region. 126.600 TL income was
collected from the donations to
be transferred to the Seed Library
where the seeds are stored which
are produced at the “Ecogarden”
that has been established to find,
preserve and reproduce the local
seeds that are disappearing.
• Whereas in general ready-
made food stands were built
at the food-drink areas of the
festival, there were also regional
and organic tastes prepared
by volunteers from women
associations among the food
selections at the Nilüfer Music
Festival.
• The festival brought together
people with all that are natural
amidst nature itself and there
were even bicycles that enabled
the participants to charge their
cell phones with their own
energy.
• The owner of the deers on the
“Gate of Deers” at the entrance
was “Almira Hotel”
• In addition to the general
purpose shower and WC
sections established at the
festival grounds, there was also a
separate lost and found section.
• Balloons floating in the air with
words such as “conscience”,
“democracy”, “freedom”
printed on them were placed at
various locations at the venue to
help people find each other more
easily.
• A separate location was
arranged in the festival for
photography and sculpture
exhibitions. The “Recycling
Exhibition” consisting of recycled
wastes was among the most
striking exhibitions.
• A “Müzeyyen Senar” statuette
accompanied participants at the
mini library and reading section.
• The playgrounds that colored
up the festival had extraordinary
and entertaining names. For
instance, the playground
allocated for traditional Turkish
archery was introduced with
the slogan “Ya Hakk!”. Those
who wanted to play paintball
were invited to the playground
with the calls of, “Pour your
hidden atrocities on us,” and
Kendine has tarzı, sıra dışı
şarkılarıyla “müziğin çılgın
kızı” Yasemin Mori, alternatif
sahnenin son performansını
üstlendi. Festivalin son
gününde büyük sahnede,
müziğin 3 kralı Mazhar Fuat
Özkan, gecenin ve festivalin
finalini yaptı. 70’li yıllardan bu
yana bir an bile düşmeyen
enerjileri, unutulmaz şarkıları
ve her yaştan insanın
eşlik etmeden duramadığı
melodileriyle büyüleyen MFÖ,
bu büyük organizasyonda
bir araya gelen herkeste
unutulmaz anlar bıraktı.
Geyiğin ayak izleri...
• Nilüfer Müzik Festivali,
Bursa’da düzenlenen ilk kamp
alanlı festivaldi.
• Türkiye’de markalardan
bağımsız olarak, yerel
yönetimin desteğiyle
gerçekleştirilen ilk ve en büyük
organizasyondu.
• Türkiye’nin biletle değil,
bağışla girilebilen ilk
festivaliydi. Katılımcılar
festival bileti almak yerine,
imkânlarına göre en az 5 lira
ödeyerek Ekoloji Derneği’nin
Tohum Kütüphanesi Projesi’ne
bağış yapmış ve böylece
ekolojik geleceğe önemli bir
katkıda bulunmuş oldular.
Bağışçılardan kaybolmakta
olan yerel tohumları bulmayı,
üreterek çoğaltmayı, korumayı
amaçlayan ve bu amaçla
kurulan “Ekobahçe”de üretilen
tohumların saklandığı Tohum
Kütüphanesi’ne aktarılmak
üzere 126.600 TL gelir elde
edildi.
• Festival alanlarında kurulan
yeme-içme bölümlerinde
genel olarak hazır yemek tarzı
yemek alanları kurulurken
Nilüfer Müzik Festivali’nin
yemek seçenekleri, kadın
derneklerinden gelen
gönüllülerin hazırladığı yöresel
ve organik lezzetlerden
oluşuyordu.