Dergi Bursa Aralık 2017 - Sayı 46

42 “Yörük migration is fixed on the road.” “Yörük göçü yolda düzelir.” Varoluşundan itibaren; medeniyetleri ile kültürleri ile teknikleri ile umutları ve hayalleri ile insanlığın yeryüzüne yayılışı göçlerle gerçekleşti. İnsanlar Afrika’dan, semavi dinler Ortadoğu’dan, medeniyetler Mezopotamya’dan dünyanın her köşesine üşenmeden ve vazgeçmeden göçenlerin sayesinde ulaştılar. Dünyanın yuvarlak olduğunu kavranmasından asırlar sonra, gelişen bilim ve teknoloji sayesinde dünyanın küçük olduğunu da anlaşıldı. Şimdi artık gezegenlere göçün hazırlıkları yapılıyor. Tarih bilgimizin aktardığına göre “Büyük Göç” olarak tanımlanan Kavimler Göçü’nün bir parçası olarak kuraklık, kıtlık ve Moğol tehdidinin zorlaması ile bizler de Orta Asya’dan Anadolu’ya göçeli bin yıldan fazla oldu. Yolu üzerindeki en güzel yeri Vatan olarak benimseyip bu topraklara yerleştik. Bin yıldır gelişen ve değişen yaşam koşulları içinde alışkanlıklarından vazgeçmeyen, tüm zorluklarına rağmen her bahar büyük ya da küçük göçlerle yer değiştiren, kışı düzde yazı yüksekte geçiren bir kesim var: Yörükler. Yerleşik düzene geçmiş olsa da doğa ile iç içe yaşamanın sıhhatini, hayvancılığın verimini, sınırsız yaylaların bir dönüm villalardan daha büyük zenginlik olduğunu bilen bu insanlar; medeniyet imkânları açısından şehirlilerden geri gibi görünseler de onlardan daha arı ve daha diridirler. İnsan tabiattan uzaklaştıkça kalbi katılaşır. Yörükler su gibidirler; her şeyden aşağıda ama kayadan bile kuvvetli. Millet olarak tarih boyunca hareketli yaşantımıza uygun olarak hayatımızın bir parçası olan göç; 17. yüzyıldan bu yana çıkarılan iskân kanunları nedeni Yörük yaşantısı yok denecek kadar azaldı. Bugün göç; kışı Mersin’de yazı Konya ve Karaman çevresindeki yaylalarda ya da kışı Antalya Serik’te yazı Sorgun ve Çayır Yaylasında geçiren Yörükler tarafından Toroslar’da yaşatılıyor. Ellerindeki yegâne varlıkları; çadır ve muhteviyatı, deve, at eşek, keçi ve koyunlarla köpeklerdir Yörüklerin. Aslında bir yerden bir yere sadece deve yükü yokluk taşırlar. Orta Asya’daki düzlüklerde büyük hacimlerde besledikleri koyun sürüleri uzun göç yoluna dayanamadıklarından, yerlerini keçi sürülerine bırakmışlar. Bu değişim günlük yaşam, güzergâh ve konaklama yerlerinin ağaçlık alanlar olmasına; çadırların ve sair malzemenin beyaz keçelerin yerine kıl çadırlara dönüşmesine sebep olmuş. Kış geçirilen düzlük kışlakta yaza kavuşacak yaylaya göçmek için hazırlıklar Nevruz’la ya da Hıdrellezle başlar. Götürülecek malzemeler hazırlanır, bakımlar yapılır. Göç günü belirlenir, bir gün önce kalanlarla vedalaşılır Since its existence, the spread of humanity to the Earth with their civilizations, cultures, technics, hopes and dreams happened through migration. People spread from Africa, celestial religions from Middle East, civilizations from Mesopotamia to all corners of the world through unwavering and untiring immigrants. Centuries after the understanding the world is round, the developed science and technology also showed that the world is small. Now there are preparations in place to do planetary migrations. As our history knowledge shows, the Migration of Tribes, also known as the “Great Migration” forced us as well to move from Central Asia to Anatolia more than a thousand years ago, to flee from the drought, the famine and the Mongolian threat. We called the most beautiful land on our way home and settled there. Still, after more than a thousand years, there is still a group of people who did not abandon their habits after all these changes and developments in living conditions, who still change places through small or large migrations every spring, who live in lowlands during winter and in the plateau in the summer: The Yörüks. Although they are permanently settled, these people still know the health in living in harmony with the nature, the productivity of livestock breeding, the richness of boundless plateaus compared to a villa in a small patch of land and although they may seem they are waywardly compared to the city people, they are in fact purer and healthier. As people drift further away from nature, their hearts grow harsh. The Yörük are like water; lower than everything but even stronger than rocks. Migration has always been a part of our lives as a nation to suit our active lives; and due to housing laws that came out since 17th century the Yörük lifestyle almost came to extinction. Today migration is done in the Toros mountains by the Yörük who spend the winter in Mersin and the summer in Konya and Karaman plateaus or the winter in Antalya Serik and the summer in Sorgun and Çayır Plateau. Yoruk’s only belonging in life are their tents and the equipment, their camels, horses, donkeys, goats, sheep and their dogs. In fact, they just carry a camel load of nothing from one place to the other. As their immensely large flocks of sheep in Central Asia did not last the long migration, they were replaced with goat flocks. This change also caused them to adapt their daily lives; their routes and stopover locations became forested areas, their tents and various belongings turned from white felt to goat hair. The preparations to migrate to the summer plateau from the winter place starts in Nevruz or Hıdırellez in spring. They prepare the things to take with, the maintenance is done as well. The migration day is settled, one day before goodbyes are said to those who will stay and the animal are set on the route a night before. On the day of the migration, the tribe wakes up before sunrise and starts loading the camels. First “red bags” with colourful patterns used to carry clothes are loaded, along with the “white bags” that have the Fahrettin Beşli bakış açısı point of view

RkJQdWJsaXNoZXIy MjAwNTM=