Dergi Bursa / OCAK 2019 / Sayı 52

65 Alexander Graham Bell Lolita Oswaldo”. Over time, Bell started abbreviating the name of his lover and started picking up the phone by saying “Ale Lol Os”. As his work got more intense, he shortened the name even more and found a two syllable name for her. This was “ALO” in short. Allessandra Lolita Oswaldo left Bell when she started feeling discomfort from the never ending experiments of her lover who thought of nothing but spreading out his new invention all over town. Elderly Bell never went too far away from the phone hoping that his lover would one day call him again. In the meantime, the number of phone lines in the city had continued to increase. There were other people who called Graham Bell. But he still picked up the phone by saying ALO and he kept on repeating this phrase to anyone who called. In those days, almost everyone started saying ALO when they picked up their phones out of respect to the memory of Alexander Graham Bell. So the story of the word ALO that all of us keep on using dates back to those days… So, how was the telephone invented? The telephone that is now part of our daily lives was invented 143 years ago on March 10, 1876. Communication gained a whole new dimension when it was declared to the world that Alexander Graham Bell had invented the telephone in 1876. Graham Bell invented this interesting device that carried sound from one place to the other as he was trying to overcome the silence of mute individuals. He could not do so, but he still manages every day to enable people to hear each other from miles away. Graham Bell’s mother was deaf from birth. His grandfather and father dedicated years of their lives to individuals with hearing impairment. Especially his father tried to device means to teach deaf people how to talk even if they cannot hear. When his two brothers died of tuberculosis, his father immigrated to Canada out of fear for the health of his last son alive. Graham Bell went to USA after his father’s death to introduce and spread his work. After working for some time at a school raising linguistics sualtından bile cep telefonu ile istediğimiz kişiyle doğrudan konuşabiliyoruz. Dahası mobil iletişim teknolojileri ile artık yüz yüze görüşebiliyoruz… Bu devrim esasında kodlu olarak sinyaller gönderebilen telgrafla başladı ve sözlü iletişim 1876’da telefonun icadına kadar mümkün olamadı. İkinci büyük aşama ise Marconi tarafından 1896’da icat edilen kablosuz telefon oldu. Söze telefonla özdeşleşen bir kelime ile devam etmek doğru olur: ALO… ALO her gün kullandığımız bir kelime olurken, yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası durumuna gelen telefon da evlerimizin en işlek köşelerinde yerini aldı. Doğruluğu kanıtlanmamış bir rivayete göre açılımı, A-lessandra L-olita O-swaldo kelimelerinden oluşuyordu. Bu isim Alexander Graham Bell’in sevgilisinin adıydı ve telefona fısıldanan ilk sözcük oldu yıllar yılı. Bir anlamda da “sevgi”ye tanınan bir öncelikti. Graham Bell, telefonu icad edince, ilk hattı sevgilisinin evine çekmişti. Atölyesinde, telefonu çalınca, arayanın Allessandra Lolita Oswaldo’dan başkası olamayacağını bildiğinden; Graham Bell, telefonu açar açmaz “Alessandra Lolita Oswaldo” diyordu. Bell, zamanla sevgilisine adını kısaltarak hitap etmeye başladı ve telefonu her açışında onu “Ale Lol Os” diye karşıladı. Çalışmaları uzadıkça, Graham Bell, sevgilisinin adını daha da kısalttı ve ona iki heceli bir ad buldu. Bu kısa ad “ALO” idi. Allessandra Lolita Oswaldo, geliştirip tüm kente yaymaya çalıştığı telefondan başka bir şey düşünmeyen, sevgilisinin bitmez tükenmek bilmeyen deneylerinden rahatsız olmaya başlayınca Bell’i terk etti. Yaşlı Bell, sevgilisinin kendisini bir gün arayacağı umuduyla telefonun başından ayrılmadı. Kentte çekilen telefon hatlarının sayısı da giderek artmaya başlamıştı. Graham Bell’i artık başka kişiler de arıyordu. Fakat o, telefonun her çalışında, kendisini sevgilisinin aradığını sanarak telefonunu ALO diyerek açıyor ve herkese artık ALO diyordu. O günlerde hemen herkes, telefonu açtıklarında Alexander Graham Bell’in anısına saygı olarak ALO demeye başladı. Bugün tümümüzün kullandığı ALO sözcüğü işte o günlerden uzanır günümüze... Peki, telefonun icadı nasıl gerçekleşti? Hayatımızın bu kadar içine giren telefonun doğumu, bundan 143 yıl önce, 10 Mart 1876 günü gerçekleşti. Telefonun 1876’da Alexander Graham Bell tarafından icat edildiğinin tüm dünyaya duyurulmasıyla iletişim süreci yepyeni bir boyut kazandı. Graham Bell, sağırların sessizliğini ortadan kaldırmaya çalışırken, sesi bir yerden bir başka yere taşıyan bu ilginç aleti buldu. Sağırların sessizliğini ortadan kaldırmadı ama her gün yeni bir özelliğe kavuşan telefonla birbirinden kilometrelerce uzaktaki insanların birbirlerini duymalarını hala sağlıyor. Graham Bell’in annesi doğuştan sağırdı. Dedesi ve babası yıllarını sağırlara adadı. Özellikle babası sağırlara duymasalar bile konuşmayı öğretmenin yollarını geliştirmeye çalışıyordu. İki kardeşi veremden ölünce, babası kalan tek oğlunun sağlığı için Kanada’ya göçtü. Babasının ölümünden sonra onun çalışmalarını tanıtmak ve yaymak için çabalayan Graham Bell ABD’ye gitti. Burada bir süre sağırlara dil öğretmeni yetiştiren bir okulda çalıştıktan sonra kendi okulunu kurdu. Ünü kısa sürede yayılan Bell,

RkJQdWJsaXNoZXIy MjAwNTM=