Dergi Bursa / EKM-KSM-ARLK 2019 / Sayı 55

27 yarışı yapılmasına karar verilir. Ayakları sürekli nemli olan kurbağaların o kadar yükseğe tırmanabilmesi normal şartlarda pek de mümkün görünmez ve izleyiciler merakla tepenin yamacında toplanırlar. Yarışma başlar kurbağalar hızla tırmanışa geçer ve kayarak başlangıç noktalarına geri düşerler. Bu arada izleyicilerden sürekli ‘yapamayacaklar’, ‘yine kayacaklar, düşecekler’, ‘bak ne komik hallerdeler’, ‘beceremezler’ sesleri yükselmekte ve yarışmacı kurbağaların motivasyonu her an biraz daha kaybolup, her düşüşün ardından daha azı yarışa devam etmekte hatta neredeyse yarışın iptali konuşulmaktadır. Tam o sırada bir kurbağanın her düştüğünde daha yükseğe tırmandığı ve emin adımlarla tepeye vardığını fark ederler. Yarışma sonucunu öğrenmek ve ödülünü almak için izleyicilerin yanına gelen kurbağaya herkes şaşkınlıkla bakar ve ‘sen nasıl başardın’ diye sorarlar. O an fark ederler ki yarışmayı tüm karamsar yorumlara ve zorlu koşullara rağmen başarıyla tamamlayan kurbağa sağırdır!” Kendi yaşamlarımızı düşünelim, ne zaman yola çıkmaya kalksak ne gerek varcılar bir yandan, sen beceremezsinciler diğer yandan gelirken, bunu kesin yapmışlardır diyenler ve bir sen akıllısıncılar da geldiğinde sarılırız dört bir yandan. Peki onlar ne kadar tanırlar bizi, bu yorumları yapanlar ne biliyorlar hakkımızda. Gücümüzün, enerjimizin, motivasyonumuzun en önemlisi ise yapacağımıza dair inancımızın ne kadarını görebiliyorlar ki? Her şey önce içinde başlıyor insanın, kendini keşfedip, yeteneklerini ve yönünü keşfetmesi ile şekilleniyor. Çünkü insan en iyi kendini tanıyor, kendine inanırsa başarılı oluyor. Öğrenilmiş kurallar, toplumsal dayatmalar ve her zaman dört bir yanımızı saran gem vuran bandosuna rağmen kendi değerleri ile çıktığı yolda sonucu ne olursa olsun kendisi olabilmenin hazzını yaşıyor. İnsan ömrünün dünyanın var oluşundan bu yana kıyaslandığında milyarda birlik bir dilim halinde bizlere ayrılan kısmında kimlerin seni nasıl yargıladığına değil kendine inanarak, kendi değerlerinle ve ekolojik olmak şartı ile seni mutlu edecek haliyle yaşa. Bu özgüveni sağlamanın en büyük koşulu ise MÖ 547 yılında Delphi’de yapılan Apollon Tapınağı’nın girişinde yazılı olan “Gnothi Seauton” “Kendini Tanı” sözünü özümseyebilmektir. Kendini tanıyan insan kendi ufkunu en iyi gören, kendi değerlerini oluşturan ve neyi yapabileceğini, nasıl yapabileceğini en iyi bilendir. En önemlisi kendine inanan insandır ki, kişi kendine inandığında dünya önünde ona yol açmak için eğilir derler. Kısacık ömürde taşın altına elini koymaktan imtina etmekte var, itina ile her taşın altından çıkmak da… Sen de kendi ömrün için sana en uygun olanı seçecek, gerektiğinde sağır kurbağa gerektiğinde lal olacaksın ve bu gezegende sana ayrılan süreyi kendini tanıdığın kadar, kendine inandığın kadar iz bırakmış olarak dolduracaksın. Bunun ne bir süresi, ne bir sınırı ne de bir ölçeği var; hepsinin sahibi, kurucusu ve oyuncusu sensin. Çünkü kaynakta sensin, harekete geçecek olan da. İhtiyacın olan tek şey kaynağını tanımak, keşfetmek ve inanmak; mutluluğu uzaklarda arama, özündekine inan. Yolun açık olsun. gather around in curiosity near the cliff. The competition starts and the frogs start climbing each sliding down to where they started from. The frogs start to lose their motivation amidst shouts of, ‘they will not be able to di it’, ‘they will slide down again!, ‘look, how funny they are’, ‘they can never do it’ coming from the crowd and it is considered to cancel the race when less frogs continue competing after each fall. Just at that moment, they realized that a frog climbs higher every time it slides down and that it has reached the top slowly but surely. Everyone looks at the frog in awe when it comes down to learn the competition result and take its award asking, ‘how did you do it’. They then realize that the frog which finished the competition despite all those negative comments and difficult conditions is actually deaf!” Let’s think of our lives; there are those who say ‘you cannot do it’ whenever we hit the road to accomplish something, while there are those who say ‘someone else must have done it before’ or those who keep on repeating ‘as if you are the only one who thought of this until now’. So, how well do they actually know us? How much of our strength, energy, motivation do they see and most important of all are they aware of our belief that we can actually accomplish this. Because one knows himself/ herself best and is successful when he/she believes in himself/herself. One feels the pleasure of being himself/ herself on the way that he/ she walks on despite all those acquired rules, social impositions and the band of restrainers. Live not based on how others judge us during this very short period of time allocated to us on this world that is perhaps one in a billion when compared with its presence but on your own values which makes you happy. The most important criterion for accomplishing this is to identify with the ancient Greek aphorism of “Gnothi Seauton” or “Know Thyself” inscribed on the Temple of Apollo built in Delphi in 547 BC. Those who know themselves are those who know their own horizons and know what they can or cannot accomplish. Most important of all, they are those who believe in themselves and it is said that the world bends down before those who do so. One can either take on responsibilities or refrain from doing so during such short lives of ours… You will choose the best for your own life acting like the deaf frog when required filling up the time allocated to you on this planet with traces as deep as your belief in yourself. This has no time limit, boundary or scale; you are the owner, builder and player. Because you are the source and also the one who will act. The only thing you need is to know your source, discover and believe; do not go looking for happiness, believe in your essence. God speed you!

RkJQdWJsaXNoZXIy MjAwNTM=