4
Eng i n Çak ı r
Mevlana bile şöyle der: “Zamanı
öğrendim. Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını, zamanla
barışılacağını, zamanla öğrendim...”
Vakitlice üzerine çok düşündüğüm,
onunla yatıp, onunla kalktıklarım bugün
hayatımdalar... “Zaman” harcadığım
her detay “değerli” benim için. Hani
diyorlar ya “vakit nakittir” diye, tam
da demek istediğim bu işte. Bunca
hengamenin arasında algılamaya
çalıştığımız tek şey “zaman” aslında.
Her “an” kaybettiğimiz şeyler kadar
kazandığımız şeyler de var. Bir
düşünün; an geliyor kalp kırabiliyoruz.
Sevdiğimizi hissedebiliyoruz. Hatalar
ve doğrular yapıp sonuçlarını bir anda
fark edebiliyoruz. Anlık yaşadığımız
her şey bize bir şekilde etki ediyor.
Belki hastalanıyoruz, umutlanıyoruz ya
da. Göreceli bir süreçle hepimiz farklı
algılıyoruz geçen saatleri.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri
Ayarlama Enstitüsü’nü okuduğumdan
beri -ki çok küçüktüm- imkan olsa da
saatlerimizi birbirine ayarlayabilseydik
diye düşünmüşümdür hep. Yine de
zamandan farklı etkilenirdik. Çünkü
zaman her birimize Noel Baba gibi
farklı hediyeler getirir. Kimimiz üzülür
kimimiz ise sevinirdik olanlara... Yaşam
için 13 satır yazan Gabriel Garcia
Marquez “Bitti diye üzülme, yaşandı
diye sevin” diyordu bir maddede. Not
defterime yazdığım bir cümle olmuştu.
Biten çok şey oluyor hayatımızda.
Bu yüzden dikkat edilmesi gereken
yegane şey bence emek verip zaman
harcadığımız şeylere sahip çıkabilmek.
Kaybetmenin insana verdiği acıyı
önlemenin bir yolu yok çünkü. İnsan
zaman harcadığı şeyleri kaybedince
üzülüyor ya da zaman harcayamadığı...
Zaman ne yarışılacak bir şey ne de
bulunabilecek. Önemli olan onu
yaşarken kaybetmemek.
Umudu olan insan zamana inanan
insandır. Üzülmüş insan da zamana
inanır. Hayat herkese hak ettiği kadar
zaman tanımıyor. Hatta göreceli bir
bakış açısıyla “hiç vakti olmayan”
bizlere zaman yetmiyor. Mesela spor
için vakit bulamıyoruz ama bütün
dizilerin kadrosunu sayabiliyoruz.
Çekinmeyin söyleyin; haftada kendinize
ne kadar zaman ayırıyorsunuz?
Peki ya değer verdiğiniz insanlara?
Vücudunuza ya da geçtim bunları,
ruhunuza?
Sahi kim çaldı bu zamanı? Arsen Lupen
mi?
Keyifli okumalar.
Editör notu:
Zamanın ötesinde,
keyifli bir yolculuk için hazırsanız bu
sayıdaki temamız “zaman...” Elimizden
geldiğince zamana yaklaşmaya
çalıştık. Bursa ile zamanın bağlarını
aradık. Bulabildiysek vakit ayırıp haber
verirsiniz artık...
Kendinizi
zamana bırakın
Ne vakit hata yapsak, çıkmaza girsek, bir şeylerin olmasını istesek,
inansak, korksak hep ona danışırız. Onun kulağına fısıldarız
dileklerimizi. Yaralarımız olsa onun sağmasını bekleriz. Başımıza ne
gelse ondan bilir, ondan umar, onunla yaşarız.
editör notu