Echo-ho-ho-o

“Bir gün Echo ormanda avlanan bir avcı olan Narcissus’la karşılaşır. Bu avcıya bir görüşte âşık olur. Narcissus adlı avcı peri kızının sevgisine karşılık vermez. Bu duruma çok içerleyen Echo zamanla bir yok oluşa gider. Denir ki vücudundan arta kalan parçalar bu düşsel orman içindeki kayalıkları oluştururken; Echo’nun sesi günümüzde ‘eko’ dediğimiz seslerin yansısı olan yankısına dönüşür… Bu duruma çok kızan ve içerlenen Yunan tanrıları duruma el koyarlar. Narcissus bir av sonrası susamış halde nehirden su içerken; kendi yüzü ve bedenin sudaki yansısını ona sunarlar. Çok yakışıklı olan Narcissus gördüğü yansımadan adeta büyülenir. O da daha önce fark edemediği bu kendi güzelliği karşısında kendinden geçer. Yerinden kalkamaz, kendine âşık olmuştur. O ana dek kimseyi sevmediği kadar, sevmiştir kendi görüntüsünü. O şekilde orada ne su içebilir, ne de yemek yiyebilir… O da tıpkı Echo gibi günden güne erimeye başlar ve orada sadece kendini seyrederek ömrünü tüketir. Echo da aşığının ölmesine dayanamaz ve tanrılara kendi canını alması için yakarır. Bu yakarışını kabul eden tanrılar onu bir kayaya çevirirler. Ve o zamandan beri her kim bir kayanın karşısına geçip bağırırsa o kaya kendisine bağırılan cümlenin son kelimelerini tekrar eder.”

Echo’nun ve Narcissus’un kitaptan kitaba değişen hikâyeleri bulunmaktadır. Kendi yansımasına sürekli bakmaktan kendini alıkoyamayan ve su birikintisindeki yansımasına bakarak ölüp giden Narcissus kendini tanıma safhasında cisimde kalan insanı temsil eder. Echo adlı bir peri kızının ve sonrasında da kendisinin ömrünü çürütmüş sözde kahramandır.

Oscar Wilde’ın Narcissus yorumu ise çok ilginçtir. Yazara göre sudaki yansımasını gören Narcissus değil, Narcissus’un gözlerinde kendi yansımasını gören su ondan ayrılmamak için Narcissus’u kendine çekip derinliklerinde yok etmiştir.

Hikâyenin sonundan “Sudaki yansımasına âşık olup, ona ulaşmak için suya atlayıp boğulmuştur.” Klasik çıkarım “Narsisizm” hastalığına yakalananlar için dünyadaki tek odak kendileridir şeklindedir. Oysa kâinatın yaratılış öyküsüne benzer Echo ile Narcissus’un hikâyesi.

“Kâinat Allah’ın güzelliğinin bir yansımasından ibarettir” denir. “Ben gizli bir hazine idim, bilinmek istedim” ifadesi bunu açıklar.

Tamer Ayan şöyle diyor: ““Söyleme sırrını dostuna, onun da dostu vardır, o da söyler dostuna.” Hiçbir sırrı olmayan insan, bu yüce ve ilâhî kaynaklardan hangi sırrı anlayabilir ki! Her varlık bir sırdır. Sır olduğunu bilen; sırlanan ve sırlarıyla ayna olabilen bir varlık, hem Hakikat’in aşkıyla yanar, kavrulur, hem de O’nun rengine bürünür.” Bir veliye tevhid(birlik) nedir diye sorulmuş. Verdiği cevap çok mânidardır: “İki ayna arasında bir elmadır.” İki ayna arasındaki cisim sonsuza çıkar; ama bir tanedir. Mesnevi’nin ilk beyiti şöyledir: “Ten canın aynasıdır, can tenin. Lâkin olmaz can gözü her kimsenin.”

Yazı: Abdulkadir Kılınç

Bu da ilginizi çekebilir
Kapalı
Başa dön tuşu