Efsaneler arasında…/Bursalı efsane isimler
Efsaneler arasında…/Bursa’nın efsane isimleri
Evliyaların, kahramanların, maneviyatın ve hatıraların şehri Bursa… Kentin geçmişi, her alanda, tarihe adını yazdırmış onlarca isimle dolu… Her köşesinde farklı bir efsane, her adımında başka bir hikâye saklı…
Bursa’nın bir ucundan diğer ucuna türlü türlü efsaneye, silinmez izler bırakan isimlerin anılarına rastlamak ve “efsane” kelimesinin, kullanıldığı her anlamını bu şehirde bulmak mümkün. Dilden dile anlatılan hikâyeleriyle, kahramanlıklarıyla, sözleriyle ya da arkalarında bıraktıkları eserlerle; isimlerini verdikleri semtlerle, mekânlarla ünlü öyle çok isim var ki Bursa’da. Timurtaş Paşa’dan Ethem Dede’ye, Cem Sultan’dan Kara Fatma’ya kadar, farklı farklı alanlarda, onlarca kişinin ruhu dolaşıyor Bursa sokaklarında…
Somuncu Baba
Sevgiyle pişirdiği, sır dolu ekmekleriyle ünlü Somuncu Baba. Vaktiyle Bursa’da, kendi halinde sessiz sakin yaşarken, ekmek yapıp satar ama çoğunu da ihtiyaç sahiplerine dağıtırmış. Bu yüzden Somuncu Baba olarak anılmaya başlamış. Onun hikmetli biri olduğuna inanan halk, sırrının peşine düşmüşse de bu sır ancak ölümünden yüzlerce yıl sonra çözülebildi. Meğer Somuncu Baba, aslında ekmeklerini sihirle değil, yüzlerce yıl önce icat ettiği iki gözlü fırınında, özel bir teknikle pişirdiği 640 yıl sonra bugün anlaşıldı.
Emir Sultan
Bursa’da bir semte adını veren, camisi ve külliyesiyle anılan Emir Sultan, bu ismi Yıldırım Bayezid Han’ın damadı olduktan sonra almış. Asıl ismi Muhammed bin Ali el-Hüseyni el-Buhârî olan Emir Sultan, Bursa’da veba hastalığına yenik düşmüş. Hakkında birçok efsane anlatılan, mübarek bir insan olarak tanınan Emir Sultan, yaşadığı dönemin en önemli isimlerinden biri olmakla kalmamış, adını kendinden yüzlerce yıl sonraya taşımayı da başarmış.
Molla Fenari
Osmanlı’nın ilk şeyhülislamı Molla Fenari. Tasavvufta yüksek dereceler kazanmakla kalmamış fizik, matematik ve astronomi eğitimi de almış. Eğitimini tamamladıktan sonra Bursa’ya yerleşerek öğrenci yetiştirmeye başlamış. Kendisi gibi yetiştirdiği iki oğlu Bursa’da kadılık yapmış. Uzun süre Bursa’da yaşayan Somuncu Baba’dan da ders almış. Hatta bir gün aniden Bursa’dan ayrılmak isteyen Somuncu Baba’dan, gitmeden Bursa için bir dua etmesini istemiş. Molla Fenari’nin bugünkü Dua Çınarı önünde yetişip dua istediği Somuncu Baba da Bursa’nın her aman bereketli ve yeşil bir şehir olması için dua etmiş.
Molla Arap
Bir semte de adını veren Molla Arap, hayatı boyunca verdiği vaazlar ve ettiği sohbetlerle sevilen, tanınan biriymiş. Uzun süre yaşadığı Mısır’dan sonra, geldiği Bursa’da da çok sevilen Molla Arap, Kanuni Sultan Süleyman ile birlikte çıktığı Macaristan Seferi’nin ardından Bursa’ya yerleşmiş. Adını verdiği 9 kubbeli Molla Arap Cami’sini ve medresesini yaptırmış ancak inşaatın bittiğini görmeye ömrü yetmemiş. Geçimini ticaretle sağlayan Molla Arap, hayatı boyunca gittiği ve yaşadığı yerlerde birçok öğrenci yetiştirmiş.
Kara Fatma
Bursa’nın kurtuluşu için canını ortaya koyan Fatma Seher Erden, nam-ı diğer Kara Fatma… Erzurum doğumlu kadın kahramanımız, bir subayla evlendikten sonra Balkan Savaşı’na katılmış. Birinci Dünya Savaşı’nda, Kafkas Cephesi’nde etkin rol oynayan Kara Fatma, eşi Sarıkamış’ta şehit olunca Erzurum’a geri dönmüş. İzmir’in işgalinde, 1. ve 2. İnönü, Sakarya ve Dumlupınar savaşlarında da görev aldıktan sonra Büyük Taarruz’un ilk günlerinde esir düşmüş. Kaçıp kurtulduktan sonra yeniden ordusunun başına geçmiş ve Bursa’nın Yunan işgalinden kurtuluşunda önemli bir rol oynamış.
Veysel Karani
Ömrü boyunca tek dileği Hz. Muhammed’i görmek olan Veysel Karani, rivayete göre kendisini değil ama Hz. Ali aracılığıyla kendisine gönderdiği, bugün aynı adı taşıyan camide, yalnızca Ramazan aylarında ziyaretçi kabul eden Hırka-i Şerif’i giyme şerefine erişmiş. Veysel Karani’nin 3 farklı yerde türbesinin olma nedeni ise yine bir rivayete dayanıyor. Anlatılanlara göre Karani öldüğünde, öyle çok seveni varmış ki naaşını almak için 3 farklı yerden gelip Hz. Ali’nin kapısına dayanmışlar. Hz. Ali sabaha bir çare bulma umuduyla onları bir gece misafir etmiş. Sabah uyanan misafirler, yanlarında getirdikleri boş tabutların içinde Karani’nin cansız bedenini bulmuş ve memleketlerine gömmek üzere yola koyulmuşlar. Derler ki bu mucize, kullarının birbirine düşmesini istemeyen Allah’tan gelmiş.
Okçu Baba
Yine Bursa’nın fethinde rol oynadığı bilinen önemli bir isim. Okçu Baba hakkında anlatılan rivayete göre Bursa fethi sırasında aşılamayan bir sur duvarını, yalnızca ok alarak yıkmış ve böylece fethin gerçekleşmesini sağlamış. Bir diğer rivayete göre ise Okçu Baba bir gün Uludağ’a çıkıp yayını germiş ve okun düştüğü yere gömülmek istediğini söylemiş. O gün attığı ok, bugün Okçu Baba Türbesi’nin bulunduğu yerin yakınına düşmüş. Türbesinden akan suyun da çeşitli hastalıklara şifa verdiği, burada adak adayanların dileklerinin kabul olduğu konuşuluyor.
Cem Sultan Türbesi, Engin Çakır
Cem Sultan
“Sabrın Acı Meyvesi” Muradiye’de en çok ziyaret edilen türbelerden biri onunki. Cem Sultan ve hayatıyla birlikte sona eren çilesi. Ömrünü gurbette geçirmek zorunda kalan, sürgünlerden kurtulamayan bir şehzade. Hayatı boyunca yüzü gülmemiş, güzel bir gün görmemiş. Kimine göre hırslarının kimine göre kaderin kurbanıydı Cem Sultan. Huzuru ancak ebediyete erdiğinde, yattığı yerde, Bursa’da bulabilmiş bahtsız bir sultandı sadece.
Üftade Sultan
Bursa’nın Araplar Mahallesi’nde doğmuş mübarek bir zatmış Üftade Sultan. Ulu Cami’de ve Doğanbey Mescidi’nde okuduğu ezanlarla tanınmış. Ancak bunun karşılığında kendisine verilen parayı kabul ettiği için huzursuzmuş. Bir gün rüyasında “Mertebenden üftade oldun (düştün)” diye bir uyarı duymuş ve uyanır uyanmaz ezan okumayı bırakmış.
Süleyman Çelebi
Doğma büyüme Bursalı bir âlim Süleyman Çelebi. Doğumların, ölümlerin, düğünlerin, cenazelerin vazgeçilmezi Mevlit’in yazarı. Sultan Bayezid döneminde bir süre görev yapmış, daha sonra Ulu Cami imamlığına getirilmiş. Kendisinden önce yazılan mevlitlerin en güzeli olarak kabul edilen eserini de memleketi olan Bursa’da kaleme almış.
Timurtaş Paşa
Bursa’da şehrin ortasında, belki de her gün geçtiğiniz bir yerde türbesi bulunan Timurtaş Paşa, Yıldırım Bayezid’e lalalık yapmış bir gazi. Rumeli’deki fetihlere de katılmış daha sonra da Lala Şahin Paşa’nın ardından beylerbeyi tayin edilmiş. Son zamanlarına dek beylerbeyliği görevini başarıyla sürdürmüş ancak 1403’teki Ulubat Savaşı’nda şehit düşmüş.
Bali Bey
Geçtiğimiz yıllarda Muhteşem Yüzyıl dizisinde karşımıza çıkıp dilimize dolanan bir bey Bali Bey. Söylenenlere göre Niğbolu Sancak Bey Hamza Bey’in oğlu. Kahramanlıkları bir yana 15. yüzyıl sonlarında, Yenişehir’deki mescit ve imarete gelir getirmek amacıyla Hisar Kapı altında yaptırdığı han ile de iz bırakmış Bursa’ya. Bursa’da üç katlı olarak inşa edilen tek han olma özelliğini taşıyan bu han, zamanında Kapalı Çarşı’daki dükkânlara mal satmak ya da mal almak amacıyla şehir dışından gelenlerin konakladıkları yermiş.
Arap Şükrü
Selanik yakınlarındaki Vodina’da doğan Arap Şükrü, sonradan Bursalı olan ve kentin hafızasına, hatta sokaklarına adını kazıyan bir savaş gazisi. Önceleri Akıncı Şükrü adıyla Kurtuluş Savaşı’nda görev almış. Esir düştüğü Kütahya’dan kaçarken kolundan yaralanınca malulen emekli olup, eşi ve kızlarıyla Bursa’ya gelmiş. Burada, o zamanlar, bugün Tayyare Kültür Merkezi’nin olduğu yerde bulunan Şar Kulübü’nün işletmeciliğini yapmış. Daha sonra, Bursa’daki Yahudi kökenlilerin işlettiği meyhanelerin olduğu, o zamanki adıyla Yahudilik Çarşısı’nda dükkân kiralamış. Ünü zamanla öyle artmış ki şehir dışından da müşteriler gelmeye başlamış. Gel zaman git zaman sokağın adı da onun ismiyle anılır olmuş.
Deli Ayten
Bursa’nın dillere destan, filmlere, belgesellere, tiyatro oyunlarına, kitaplara konu olan, heykelleri dikilen aşığı Deli Ayten. Deliliği de efsane oluşu da akıllara sığmayan sevgisinden. Cümbüş Hasan ile yaşadığı imkânsız aşk deli etmiş onu. Bursalılar onunla gülmüş, onunla ağlamış yıllarca. Aslında hala da yaşıyor Ayten’in ruhu Bursa sokaklarında. Doğduğu, büyüdüğü Kamberler’e heykeli de dikilen Deli Ayten’in anısı, eski Bursalıların hafızasındaki yerini; onların çocuklarına, torunlarına aktarıyor.
Çekirge Sultan
Bugün Çekirge olarak anılan semtteki hamamın önünde sabahtan akşama kadar otururmuş Çekirge Sultan. Adı, önce halk tarafından duyulana daha sonra ise Murat Hüdavendigar’ın kulağına gidene kadar kendi halinde bir adamcağızmış. Kaybolan şeyleri bulmasıyla ünlenince herkes ondan yardım diler olmuş. Elbet durum Sultan Murat’ın da kulağına gitmiş ve gel zaman git zaman, ismini bir semte veren Çekirge, Çekirge Sultan olarak anılmaya başlamış.
Bursa Tarzanı
Yıllar yıllar önce yaşanan bir kavuşamama hikayesi onunki. Bu hikâye, kendini yıllarca Uludağ’ın koynuna teslim edip, şehirden de içindekilerden de uzaklaşma sebebi. Bursa Tarzanı olarak da bilinen Ali Atay, 22 yaşında Tarzan filmini izlemek için gittiği sinemada Çiçek adında bir kıza âşık olmuş. Aşkı karşılıksız değilmiş ama büyükler bu aşka onay vermemiş. Aşkından yataklara düşen Çiçek, sevdiği adamın kollarında son nefesini vermiş. Ali Atay’da, kendisini Tarzan’a benzeten sevgilisinin hatırasını almış, çıkmış dağlara.
Ethem Dede
“Ethem Dede, Ethem Dede / Gömleği keten dede / Kaybolan şeyi bulursan / Sana üç göbek atam dede… Bazen büyüklerimizden bazen de eski filmlerde duyduğumuz bu tekerlemenin kahramanı da Bursa’dan. Asıl adı Göbekçi İzzet Baba olan Ethem Dede, halk arasında “Göbek Attıran Dede” olarak anılıyor. Ethem Dede, eskiden Gökdere boyundaki değirmenlere su taşırken göbeği kaçıp ağrıdan kıvranan insanlara deva olur, onların kaçan göbeklerini yerine getirirmiş. İlk müdahaleyi yaptıktan sonra da hastaya “Şimdi birkaç kez hopla, göbek at ki göbeğin tamamen iyileşsin, yerine gelsin” dermiş. Zamanla bu durum halk arasında bir adağa dönüşmüş ve insanlar işleri olsun diye “Ethem Dede’ye göbek atacağım” diye adak adamaya başlamış. Yıllarca bu rivayetle bilinen Ethem Dede’nin türbesi de Setbaşı yokuşunun başında yer alıyor.
Geyikli Baba (Baba Sultan)
Anlatılanlara göre Osmanlı’nın kuruluş dönemi evliyalarından olarak bilinen, kerametleriyle tanınan Geyikli Baba, Keşiş Dağı olarak da anılan Uludağ’ın eteklerinde kendi halinde yaşarmış. Yaşadığı yerdeki geyiklerle çok ilgilendiğinden hatta gideceği yere geyiklere binere gittiği için bu isimle anılır olmuş. Hatta Bursa’nın fethinde de bir geyik sırtında savaştığı konuşulurmuş. Kavaklı Caddesi’ndeki çınarın da Geyikli Baba tarafından dikildiği söylenirmiş. İran’da doğan Geyikli Baba, Bursa’nın İnegöl ilçesinde vefat etmiş.
Eskici Mehmet Dede
Bursa’da, bazen eskicilik bazen de ticaretle uğraşarak geçimini sağlayan, dünya işlerinden elini eteğini çekerek kendini insanlara yardım etmeye adayan bir zatmış Eskici Mehmet Dede. Kazandığını ulaşabildiği ihtiyaç sahipleriyle paylaşır, dünyadaki tüm insanların kardeşçe yaşaması için dua edermiş. Bugün adına açılan aşevinde, tıpkı onun yaptığı ve kendisinden sonra devam etmesini istediği gibi ihtiyaç sahiplerine yemek dağıtılıyor.
Abdal Mehmet
Evliya Çelebi’nin “ruhaniyetli” şehri Bursa’daki muhterem zatlardan biri Abdal Mehmet. Anlatılanlara göre Emir Sultan ile aynı zamanlarda yaşamış ve Osmanlı Beyliği’nin kuruluş aşamasında önemli bir rol oynamış. Bursa evliyaları arasında anılan Abdal Mehmet, bugün kendi adını taşıyan mahalledeki caminin avlusunda, çınar ağacının dibine oturup dert dinler, kendisinden yardım isteyenler için dualar edermiş.
Abdal Murad
Bugün, adına yaptırılan türbeyi ziyaret edenlerin huzur bulduğuna inanılan Abdal Murad, rivayete göre Bursa’nın fethinde, ondan başka kimsenin eline dahi alamadığı ağırlıktaki kılıcıyla savaşmış. Bu kılıç, büyük bir kayayı ortadan ikiye bölebilecek güçteymiş. Bu kerametli olduğu konuşulan kılıçla, Orhan Gazi zamanında denize yakın yerde görülen iki dev yılanı da öldürüp halkı kurtarmış.
Akbıyık Sultan
Asıl adının “Ahmed Şemseddin” olduğu bilinen Akbıyık Sultan, anlatılanlara göre Hacı Bayram-ı Veli’nin öğretileriyle büyümüş. 2. Murad Han’ın Haçlılar’a karşı verdiği savaşta da yer alan Akbıyık Sultan, Osmanlı’nın Rumeli’de yayılmasında önemli görevler üstlenmiş. Başarılarıyla ödüllendirilen ve ihtiyacı olandan fazlasını kazanan Akbıyık Sultan, hocasının dünya malı konusundaki uyarılarını dinleyip kazandıklarını ihtiyacı olanlarla paylaşmış. Ömrünü insanlara yardım etmeye ve onlara doğru yolu göstermeye adamış.
Edebiyatta “Bursa”
Bursa’da Zaman şiiriyle adını kentin hafızasına kazıyan Ahmet Hamdi Tanpınar, insanın uhrevi huzuru bulabileceği tek yer olarak Muradiye’yi gösteren Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bursa’nın işgali için yazdığı şiirle acısını paylaşan Mehmet Akif Ersoy, Zeyniler Köyü’nün Çalıkuşu’nu yazan Reşat Nuri Güntekin ve Bursa Erkek Lisesi’nin medar-i iftiharlarından Sait Faik Abasıyanık ise edebiyatta Bursa diyenler oldu.
Lami Çelebi, Hoca Taşkın, Gözedeci Dede (Gözetici Dede), Oruç Bey, Seyyid Nasır, Sofu Dede, Şeker Hoca (Seyid Ali Dede), Tezveren Dede, Üç Hanım Kızlar, Üçkuzular ve daha niceleri… Her biri Bursa’nın silinmeyen, unutulmayan, bugüne dek anlatılan ve gelecekte de dilden dile aktarılmaya devam edecek olan izleri…
Efsaneler arasında…/Bursalı efsane isimler
Kaynaklar: Bursa’da Kırklar Meclisi kitabı – Mustafa Kara, Bursa Büyükşehir Belediyesi arşivi, Muradiye Semti kitabı – Osmangazi Belediyesi, Bursa Evliyaları kitabı- Hasan Turyan
Among legends…
Bursa is the city of saints, heroes, spirituality and memories… The city’s past is filled with dozens of names who have made history… There is a different legend, a different story hidden at every corner…
It is possible to come across different legends, memories of unforgettable names at all corners of Bursa and to find all meanings of the word “legend” in the city. There are so many famous names in Bursa with their stories passed down from generation to generation as well as their heroic acts, quotes or works they left behind; with districts or venues named after them. From Timurtaş Pasha to Ethem Dede, Cem Sultan to Kara Fatma; ghosts of many famous people roam the streets of Bursa…
Somuncu Baba
Somuncu Baba is famous for the bread he baked with love and a secret recipe. At one time, he lived a quiet life in Bursa baking bread and distributing most of it to those in need. And hence the name of Somuncu Baba. The public believed that he was a wise man and tried to uncover his secret recipe which could only be uncovered centuries after his death. It turned out after 640 years that Somuncu Baba baked his bread not by magic but with a special baking method in a two compartment oven he had devised centuries ago.
Emir Sultan
Emir Sultan, a district in Bursa with its mosque and kulliye (Ottoman Islamic Social Complex) received its name after Emir Sultan became the son-in-law of Yıldırım Bayezid Han. The real name of Emir Sultan was Muhammed bin Ali el-Hüseyni el-Buhârî and he died of the plague in Bursa. Emir Sultan was known as a legendary and blessed figure who not only managed to become one of the most important names of the period he lived in but also managed to carry his name over to the future.
Molla Fenari
Molla Fenari is the first Sheikh-al Islam of the Ottoman era. He gained high rankings as a religious mystic of Sufism while also receiving education on physics, mathematics and astronomy. After completing his education, he has settled down in Bursa and started educating students himself. His two sons brought up by him worked as kadı[1] in Bursa. He has attended courses of Somuncu Baba who has lived for a long time in Bursa. Indeed, when one day Somuncu Baba has decided to leave the city, he has asked for a prayer for Bursa before leaving. Somuncu Baba has prayed for Bursa to be fruitful and green forever when Molla Fenari caught up with him at what is now known as the Plane Tree of Prayer.
Molla Arap
The name of Molla Arap lives on in a district and throughout his life he has been loved and well-known thanks to his preaching and conversations. After coming back from Egypt where he lived for a long time, he has become a favorite among the public thus settling down in Bursa following the Hungary Expedition took part in together with Kanuni Sultan Süleyman. He has ordered the building of the Molla Arap Mosque with 9 domes that carries his name along with the madrasa, however failing to see the completion of the construction. Molla Arap worked as a merchant and has trained many students at all the different locations he went to throughout his life.
Kara Fatma
Fatma Seher Erden, known as Kara Fatma, who risked her life for the liberation of Bursa… Our heroic lady born in Erzurum has enlisted for the Balkan War after marrying a military officer. Kara Fatma has played an active role during the First World War at the Caucasus Front only to return to Erzurum after her husband passed away at Sarıkamış. She has took part during the occupation of Izmir, 1st and 2nd Inonu, Sakarya and Dumlupınar wars after taken as a prisoner during the first days of the Great Offensive. She returned to her army as their leader following her escape and played an important role in the liberation of Bursa from the Greek occupation.
Veysel Karani
The one wish of Veysel Karani throughout his life was to see the Prophet Mohammad and rumor has it that he could not see the Prophet himself but had the honor of wearing the Hırka-i Şerif[2] at the mosque known today with the same name which was brought to him by way of Hz. Ali. The reason why there are 3 shrines for Veysel Karani at different locations is also based on a rumor. According to what is now told among the public, Karani was loved by so many people that people have come from 3 different locations to Hz. Ali’s door in order to pick up the body. Hz. Ali has accepted them as his guests until the morning in the hope of finding a way to solve this issue. The guests who woke up in the morning have found the lifeless body of Karani in the empty coffins they had with them and so they have hit the road towards their hometowns. Legend has it that it was a miracle of Allah who did not want His subjects to fall out with each other.
Okçu Baba
Another name that played an important role in the conquest of Bursa. According to rumors on Okçu Baba, he has demolished an unsurpassable castle wall just by shooting arrows thereby enabling the conquest to be completed. According to another rumor, Okçu Baba has climbed Uludağ, drawn his bow and said that he wishes to be buried right at the spot where the arrow lands. The arrow he shot on that day has hit somewhere near the Okçu Baba Shrine of today. It is also rumored that the water flowing from his shrine may heal many diseases and that the wishes of those are accepted who consecrate animals there.
Cem Sultan
One of the most visited shrines in Muradiye, the “Bitter Fruit of Patience”. Cem Sultan and the ordeals that only ended upon his death. The son of a sultan who had to live his life in exile. Never smiled throughout his life and never woken up to a beautiful day. For some, Cem Sultan was the victim of his ambitions and for others he was a victim of his fate. He was just an unfortunate sultan who could find peace only after passing away.
Üftade Sultan
Üftade Sultan was a blessed individual born at the Araplar Quarter of Bursa. He was known for his calls to prayer from the Grand Mosque and Doğanbey Masjid. However, he felt restless for accepting the money offered in exchange of these services. One day, he has had a dream in which he heard a warning as, “Mertebenden üftade oldun (düştün)[3]” upon which he stopped his call to prayers.
Süleyman Çelebi
Süleyman Çelebi was a scholarly individual born and raised in Bursa. Author of the Mevlit[4] which is indispensable for deaths, births, weddings and burials. He has worked for a while during the reign of Sultan Bayezid after which he was appointed as the imam of the Grand Mosque. He has written his mevlit in his hometown of Bursa which is considered as the most magnificent among all previous mevlits.
Timurtaş Pasha
Timurtaş Pasha, with a shrine at the center of Bursa which you may be passing by every day, was actually a war veteran who worked as a servant for Yıldırım Bayezid. He has taken part in the conquests in Rumelia after which he was appointed as a governor thus replacing Lala Şahin Paşa. He has remained a successful governor until his last days only to die as a martyr during the Ulubat War in 1403.
Bali Bey
Bali Bey became famous recently as part of the TV series Muhteşem Yüzyıl[5]. Legend has it that he was the son of Hamza Bey, Niğbolu Sanjak Bey[6]. All his heroisms aside, he has left his mark on Bursa with the Hisar Kapı Inn that he ordered to be built for bringing revenue to the masjid and imaret[7] in Yenişehir. This, the only three-floored inn of Bursa was where outsiders stayed when they came to the Closed Bazaar to buy or sell goods.
Arap Şükrü
Arap Şükrü was a war veteran born in Vodina near Thessaloniki who became a local of Bursa later on in life and left his mark on both the streets of the city as well as the urban memory of Bursa. He took charge in the War of Independence as Akıncı Şükrü. He retired on disability upon being injured from his arm while escaping from Kütahya where he was held captive and came to Bursa with his spouse and daughters. He ran the Şar Club at the location which now houses the Tayyare Center of Culture. He has then rented a shop at the Yahudilik Çarşısı[8] where all the taverns owned by those of Jewish origin were located. He has become so famous over time that customers have started coming in from outside the city. The street has been given his name after some time.
Deli Ayten[9]
Deli Ayten, a renowned lover in Bursa with films, documentaries, plays and books in addition to various statues erected in her name. Her craziness and legendary status are all due to her utterly inconceivable love. The impossible love she lived with Cümbüş Hasan made her go mad. The locals of Bursa have laughed and cried with her for years. Ayten’s spirit still lives on the streets of Bursa. The memory of Deli Ayten with a statue erected at Kamberler where she was born and raised is passed down from old locals of Bursa to their children and grandchildren.
Çekirge Sultan
Çekirge Sultan used to sit all day in front of the Turkish Bath at the district known today as Çekirge. He kept to himself until his name got popular first among the public and after that Murat Hüdavendigar also heard of him. When he got famous for finding lost objects, everyone started asking for help from him. Finally, Sultan Murat has also heard his fame and over time he has gained a new name of Çekirge Sultan and had a whole district named after him.
Tarzan of Bursa
His is a story of failing to come together that took place many years ago. This story is the reason why he conceded himself over to Uludağ and remained distant from both the city and the city folk for years. Ali Atay, known as the Tarzan of Bursa fell in love at the age of 22 with a girl named Çiçek when he went to the cinema to watch a movie entitled “Tarzan”. His love was not unrequited, however the elderly individuals in the family did not approve of this love. Çiçek has fallen sick with love only to pass away in the arm of her loved one. And Ali Atay has taken on the memory of his lover who resembled him to Tarzan thus hitting the road for the mountains.
Ethem Dede[10]
“Ethem Dede, Ethem Dede / With skirt made of linen dede / If you find what is missing / I’ll belly dance thrice for you dede… The hero of this rhyme we sometimes hear from our elders and sometimes in old films is actually from Bursa. Ethem Dede, the real name of whom is Göbekçi İzzet Baba, is known among the public as “Göbek Attıran Dede”[11]. Ethem Dede used to heal people who writhed in pain when their bellies got loose while carrying water to the mills around Gökdere, bringing their bellies back to them. After the first response, he told the patient, “Now jump up and down for a while, do the belly dance so that your belly heals completely and falls in its place”. Over time, this became a sort of offering among the public and people started saying, “I’ll belly dance for Ethem Dede so that what I wish shall come true”. The shrine of Ethem Dede who was known for years with these rumors is located at the beginning of the Setbaşı slope.
Geyikli Baba (Baba Sultan)[12]
Rumor has it that Geyikli Baba, known as one of the evliyas[13] during the establishment period of the Ottoman Empire who was famous for his miracles lived at the foothills of Uludağ which was also known as, Mount Keşiş. Since he took care of the deers where lived and he rode deers to go from place to place, he was known by this name. Indeed, it is rumored that he fought on the back of a deer during the conquest of Bursa. It is also told that the plane tree at Kavaklı Street has been planted by Geyikli Baba. Geyikli Baba was born in Iran and passed away at the Inegöl district of Bursa.
Eskici Mehmet Dede[14]
Eskici Mehmet Dede was a fellow who gave up on all worldly things and made a living in Bursa sometimes as a junk dealer and sometimes as a merchant while trying to help people. He shared what little he earned with those in need and prayed for everyone to live in peace. Today, food is served to those in need at the public soup kitchen in his name just like he would have wanted to.
Abdal Mehmet
Abdal Mehmet is among the reputable fellows in the Bursa of Evliya Çelebi, the city “with spirit”. It is said that he has lived during the same time frame with Emir Sultan and has played an important role in the foundation of the Ottoman Chiefdom. Abdal Mehmet is accepted as an evliya of Bursa and those asking for his help sit down at the courtyard of the mosque in his name praying to him under the shade of an old plane tree.
Abdal Murad
Today, it is believed that those who visit the shrine named after him find peace and it is rumored that Abdal Marad has fought during the conquest of Bursa with a sword so heavy that no one other than him could carry. This sword could break a rock into two. He has killed two giant snakes with this miraculous sword during the time of Orhan Gazi thus saving the folk living there.
Akbıyık Sultan
The real name of Akbıyık Sultan is known as “Ahmed Şemseddin” and it is told that he was brought up with the teachings of Hacı Bayram-ı Veli. Akbıyık Sultan took side with Murad Han the 2nd during the war against the Crusaders, taking on important tasks for the expansion of the Ottomans in Rumelia. Akbıyık Sultan was rewarded for his bravery with more than he needed after which he listened to the warnings by his teacher against worldly goods thus sharing it all with those in need. He has devoted his whole life to helping people and showing them the right path.
“Bursa” in literature
Ahmet Hamdi Tanpınar who engraved his name on the memory of the city with his poem entitled “Time in Bursa”, Yakup Kadri Karaosmanoğlu who indicated that Muradiye was the only place where one could find spiritual peace, Mehmet Akif Ersoy who shared the grief of Bursa with a poem on the occupation, Reşat Nuri Güntekin author of “Çalıkuşu of the Zeyniler Village” and Sait Faik Abasıyanık a renowned alumni of Bursa Boy’s High School were among those who wrote about Bursa.
Lami Çelebi, Hoca Taşkın, Gözedeci Dede (Gözetici Dede), Oruç Bey, Seyyid Nasır, Sofu Dede, Şeker Hoca (Seyid Ali Dede), Tezveren Dede, Üç Hanım Kızlar, Üçkuzular and many more… Each with unforgettable traces in Bursa that will continue to be passed down from generation to generation…
References: Book entitled “Bursa’da Kırklar Meclisi” – Mustafa Kara, Bursa Metropolitan Municipality archive, Book on the “District of Muradiye” – Osmangazi Municipality, book on “Evliyas of Bursa” –Hasan Turyan
[1] Muslim judge
[2] Sacred Cloak
[3] You fell down from your ranks.
[4] Islamic memorial service
[5] Magnificent Century
[6] Flag Officer
[7] Public soup house for the poor
[8] Jewish Market
[9] Crazy Ayten
[10] Dede means Grandfather in Turkish
[11] An elderly grandfather who forces one to belly dance
[12] “Geyik” means deer in Turkish.
[13] Evliya means “wise individual” in Turkish.
[14] “Eskici” means “junk dealer” in Turkish.