Efsaneler değer kaybetmez
“Elmaslar bir genç kızın en iyi arkadaşıdır”
Kitap sayfalarından beyazperdeye uyarlanan, 1953 yapımı “Erkekler Sarışın Sever” isimli müzikal filmin belki de en unutulmaz anlarından biri… Bu sahnede Marilyn Monroe, son derece geçerli sebepler sunarak “Elmaslar bir genç kızın en iyi arkadaşıdır” felsefesini aynı isimli şarkıyla anlatıyor. Bir yandan peşindeki erkeklerin sunduğu samimi ama geleceğe faydası olmadığına inandığı aşkları reddederken; bir yandan genç kızlara aşkın kiralarını ödemeyeceği, karınlarını doyurmayacağını ve yaşlanınca onlara bakmayacağını anlatıyor.
Mavi ırkın en değerlisi: yaşam ağacı
James Cameron’un sinema tarihine iz bırakan yapımlarından biri olan Avatar filmi, yalnızca bütçesi değil, anlattığı manevi değerleri de son derece yüksek bir sinema şaheseriydi. Pandora gezegeninin, insanların değişen hatta neredeyse tamamen unuttukları değer yargılarına sahip mavi halkı Na’viler, insanın hayvanlarla olan bağını temsil eden İkran kuşları ve Na’vilerin bu dünyadaki tüm manevi değerleri yüklediği, doğa-insan ilişkisinin simgesi kutsal yaşam ağaçları Eywa… Cameron aslında filmi, onu yayınlamak için gereken teknolojiden yıllar önce çekmeyi planlamıştı. Beklenenden ancak 10 yıl sonra seyircisiyle buluşabilen bu 3 boyutlu görsel mucize, insanlara, unuttukları insani değerleri hatırlatarak “beklemeye değer” olduğunu kabul ettirdi.
Altın değerindeki hatıra
80’lerin “Altın Küre” ve “Emmy” ödüllü dizisi Altın Kızlar, emekliliğinin tadını çıkartmak üzere Miami’ye yerleşen 4 kadının hikâyesiydi. Her bölümde değişen sevgilileriyle hatırlanan Blanche, ağzını her açtığında kahkaha efektlerine sebep olan saf ama iyi niyetli Rose, ekibin tek aklı başında profili Doroty ve çılgın annesi Sophia… Onlardan geriye yalnızca Rose rolüyle hafızalara kazınan Betty White kaldı. Dizideki rolleri gereği tek ortak noktaları aynı evde yaşıyor olmaları değil, hayata olan bağlılıkları ve dostluk kavramına verdikleri değerdi. Ülkemizde Türk sinemasının efsane isimleri Hülya Koçyiğit, Fatma Girik, Nevra Serezli ve Türkân Şoray ile dizinin Türk versiyonu yapıldıysa da yalnızca 5 bölüm sürebilmişti.
“Kıymetlimiz…”
Onun değersiz ve çirkinliklerle dolu hayatında önemsediği tek şey “kutsal yüzük”tü. Adını çıkardığı seslerden, çirkinliğini ise çok değer verdiği o yüzüğün lanetinden alıyordu. Dünya çapında büyük ses getiren film serisi “Yüzüklerin Efendisi”nin unutulmaz karakterleri arasında yer alan Gollum; zayıf, kemikli, tüysüz ve ince derisiyle belki de görülebilecek en çirkin yaratıktı ama onun da uğruna canını hiçe sayacağı bir değeri vardı. O eski bir Hobit’ti ve tesadüfen kuzeninin bulduğu yüzüğe yalnızca kendi sahip olmak istedi. Bir anlık hırsına yenilip kuzenini öldürdü ve ona ölene dek lanetten başka bir şey getirmeyecek olan yüzüğe sahip oldu. Kaderi o andan itibaren “kıymetlisi” ile ortaktı, ve sonunda onunla birlikte yok oldu.
Hazinelerin peşinde bir hayat
Harrison Ford ile bütünleşen Indiana Jones 80’li yıllarda hayatımıza girmişti. Yaratıcısı George Lucas’ın, macera filmleri karakterlerinden esinlenerek yazdığı Jones, kısa süre içinde tüm dünyanın benimsediği “gerçek” bir kahraman haline geldi. Harrison Ford’dan sonra başka oyuncular tarafından da hayat verilen, tüm kadınların peşinde koştuğu Indiana Jones, en değerli hazinelerin peşinde bir arkeologdu. Bugün belki birçok arkeologun bu mesleği seçmesindeki sebep, çocukken izlediği Indiana Jones seri filmlerinden etkilenmesiydi. Heyecan ve gizem dolu maceralarıyla filmlerinden başka çizgi romanlarda, oyunlarda ve dizilerde olduğu kadar hayatımızda da etkin bir yeri vardı.