“Eğer ki bu satırları okuyorsanız”
Çok değerli notları bu satırların içerisine gizliyorum. Küçük bir define avı sayesinde, hep birlikte paylaşmanın zenginliğini yaşayabiliriz.
Beni tanıyanlar bilirler; anlatacak onca kelamım varken küçük bir gizem oyunu ile dikkat çekmek, çok da benim üslubum değildir. Hatta yazının devamında gelecek bazı notlar da benden beklemeyeceğiniz türden. Fakat dikkat çekmek istediğim noktaları dikkatle okumanızı rica ediyorum. Gizemli bir giriş yolu seçmiş olsam da altını çizmek istediğim cümleleri, size çok net bir şekilde ifade etmeye çalışacağım.
“Teşekkür”
Bu satırları yazmak boynumun borcu. İlk sayımızda “Bursa’nın demini alıp, size dergi yapacağız” diyerek seslenmiştim bu satırlardan sizlere. Bu kez ise okunmuş bir derginin editörü olmanın keyfiyle Bursa’da çok dem birikmiş diyebilirim. Çünkü onca insandan gelen tepkiler bunu bize kanıtladı. Gerek bana ve yayın ekibimize, gerek değerli yazarlarımıza, gerekse reklam veren firmalarımıza gelen dönüşler ve yansımalar bizi çok memnun etti. Kimisi eposta yoluyla ulaştı. Kimi gülümseyerek anlattı, kimiyse telefonda ifade etti hislerini. Hepinize “dergi bursa”da emeği geçen herkes adına çok teşekkür ediyorum. Bu söylemek istediklerimin ilki ve hazinenin ilk ipucu olarak kayıtlara geçebilir.
“Çorbada tuzu olanlar”
Teşekkür etmem gereken bir “dergi dolusu” insan var önümdeki notlarda. Öncelikle bize güvenip destek olan değerli reklamverenlerimize minnettarız. Bu dergi Bursa yayıncılığında “imece”nin en güzel örneği… İlk sayımızda künyemizde yer alan veya dışarıdan dolaylı yollarla destekleyen tüm dostlarımıza sonsuz minnettarız. Sizlerin sayesinde Bursa, “takip edilen yeni bir yayın” kazandı. Onların isimleri künyede artık farklı bir şekilde yer alacak: “çorbada tuzu olanlar…”
Biz;
Normal bir insanın bırakın okumayı ya da karıştırmayı, taşımakta dahi zorluk çekeceği kadar büyük; içinde kişilerin, konuların, olayların, değerlerin ve hatta reklamların kaybolacağı kadar kalın; benzerlerinden ayırt edilemeyecek kadar tekdüze (çoğu zaman aynı kaynaklardan servis edilen haber fotoğrafları, benzer kapak konuları, benzer haber önem sıralamaları, başlıktan ziyade cümle kuran düşük haber başlıkları, haber niteliği taşımayan televole kültürü odaklı haber yazımları, buram buram reklam kokan ve ilgi çekmekten uzak reklam haber denemeleri vs nedeniyle); gerek konu gerekse reklam firmaları seçimleri ile yayın politikası belirsiz; uydurma haberlerle ve kötü fotoğraflarla dolu, tasarımların can cekiştiği bir yayın çıkartmak istemiyoruz. Tüm bunları yazarken “sezarın hakkı sezara” demeyi de bir borç biliyorum. Bursa’da ulusal nitelikte işler çıkartan çok değerli yayıncılarımız var. Onlara da gerçekten samimi bir şekilde, Bursa yayıncılığına katkılarından ötürü çok teşekkür ediyorum. Çünkü kötü olan her yayın iyi yayınların hakkını çalıyor. Onların yanlış tavır, tutum ve davranışları nedeniyle; nitelikli yayıncılar da “hak etmedikleri piyasa şartları ve tepkileri” ile karşı karşıya kalıyor. Bu noktada okuyucuların ve reklamverenlerin bu tip yayınlara ve yayıncılara karşı daha bilinçli olmasını rica etmekten ve bu cümleleri yazmaktan başka birşey elimden gelmiyor.
Ve Dergi Bursa;
İnsanların sıkça uğradığı 1500 farklı anahtar noktadayız.
İkinci sayımızla birlikte Özhan Shopping’ler (Beşevler, Eğitimciler, Geçit, Saygınkent, Bademli ve İhsaniye) ve bazı bayilerde satıştayız.
Almira Hotel’in(222) ve Çelik Palas Hotel’in(141) tüm odalarındayız.
Tüyap fuar alanındayız.
Alışveriş merkezlerindeki mağazalar sayesinde alışverişteyiz.
Bakılacak değil, okunacak dergi arayan insanların elindeyiz.
Dağıtım noktalarımızdan “araklanan” dergiler sayesinde insanların evindeyiz.
Kulağımıza gelenlere göre yolcuğa giden okuyucularımızla birlikte seyahatteyiz.
Ve buyurun gelin “evdeyiz.”
Ve eğer ki bu satırları okuyorsanız, tekrar karşınızdayız.