Eskiden buralar…/Bursa mahalleleri/Bursa semtleri
Eskiden buralar…/Bursa mahalleleri/Bursa semtleri
Her gün geçtiğiniz sokak, oturduğunuz mahalle ya da piknik yaptığınız mesire yeri… “O adı nasıl almış?”, “Geçmişinde neler saklıymış?”, “Eskiden neymiş, sonra ne olmuş?”, “Burada yaşayan bir zat, aslında kimmiş?”
Şehirler efsanelerle, hikâyelerle doludurlar. Onları var edenler de o şehirde yaşayan insanlardır. Gördüklerini, yaşadıklarını, şahit olduklarını birilerine anlatırlar. O anlatılanlar daha sonra kulaktan kulağa taşınır, yollar, yıllar aşar ve efsanelere dönüşürler. Bazı söylencelerin başkahramanları mucizeleriyle bilinen insanlardır, bazılarının da sırlarla dolu denizler, görkemli dağlar, gizemli şehirler… Bazen de semtlerde gizlenir efsaneler… Olaylar, yaşandıkları; insanlar, yaşadıkları yerlere isimlerini verirler. Bursa’nın da yolunda yokuşunda, köşe başlarında saklanır nice hikâyeler… Semtlere adını veren olaylar ya da kişiler; sokak aralarında dolaşır, insanların arasına karışır, geçmiş ve gelecek, hayal ile gerçek arasında gezinirler. İşte Bursa’nın kendi ayrı hikâyesi ayrı güzel semtlerinden bazıları…
Çekirge
Anlatılanlara göre bu semt bize, Çekirge Sultan ya da Çekirge Dede olarak anılan, pek tanınan, çok sevilen bir zatın hatırasıymış. Çekirge Sultan adı da ona 1700’lü yıllarda yaşandığı söylenen Çekirge istilasından sonra konmuş. O dönemde Uludağ’dan gelen tüm dereler kurumuş ve Bursa’yı çekirgeler sarmış. O zamanın Çekirge semtinde de yine kaplıcalar ve zengin ailelerin evleri varmış. Bir de geçimini odun satarak sağlayan, kendi halinde yaşlı bir adam. Herkes çekirgelerin gazabına uğrarken bir de bakmışlar bu yaşlı adama da eşyalarına da hiçbir çekirge dokunmamış. Halk onun mübarek bir adam olduğuna inanmış ve ondan yardım istemişler. Bunun üstüne çekirgeler bir gecede yok olmuş. Bir anda ünlenen yaşlı adam bu durumdan rahatsız olup Bursa’yı terk edecekken yola çıkacağı gün ölmüş. O günden sonra halk bu bölgeye Çekirge Sultan demeye başlamış.
Altıparmak
Bursa’nın, adı hakkında türlü rivayetler bulunan semtlerinden biri de Altıparmak. Anlatılanlara göre bazıları bu semtin adının, bu bölgede yaşayan ve “Altıparmak” lakaplı Abdullah Çelebi Bin Mehmet’in yaptırdığı mescitten geldiğine inanıyor. Bazıları ise semtin adını yine aynı lakabı taşıyan ama adı Yasef olan bir Yahudi’den aldığına. Hatta Yahudilerin burada yaşadığı dönemde muhtarlık yapan kişinin altı tane parmağı olduğunu ve bu yüzden lakabının Altıparmak olduğunu söyleyen de var. Bir şekilde semtin adı Altıparmak oluyor ve yalnızca ismi ya da eli ayağı “altı parmak” olan biri ya da birilerinin ruhu bu semtte yaşamaya devam ediyor.
Fomara
Osmanlı döneminde, ticaret işlerinin bir kısmını gayrimüslimler idare edermiş. 1800’lü yıllarda bugünün Fomara Meydanı’nı içine alan bölge, Bursa sınırlarının biraz dışındaymış. Anlatılanlara göre burada, ipek ve tekstil işiyle uğraşan İtalyan bir tüccarın ticarethanesi varmış. Tüccarın lakabı da “Fomara”ymış. Herkesin birbirini tanıdığı, nüfusun, deprem, savaş gibi türlü sebeplerle iyice azaldığı bu dönemde, çok anılan birinin adı, çok bulunduğu bir yerin adı oluveriyormuş. Bu tüccarın yanına gidenlerin “Fomara’ya gidiyorum”, “Fomara’nın yanından geliyorum” demesiyle semtin ismini yüzlerce yıl önce belirlenmiş olmuş.
Şehreküstü
Farklı şehirlerde adaşları olan bir semt Şehreküstü. Ancak büyük bir çoğunluğu Bursa’nın Şehreküstü’sü gibi bugüne ulaşamamış. Hepsinin ortak noktası da yalnızca isimleri değil aynı zamanda hikâyeleri. Çünkü eskiden, şehrin en son yerleşmesinin bulunduğu yere “Şehre küstü” denirmiş. Bursa’daki hikâyesi ise biraz daha farklı. Şehrin günlük koşturmacalarından sıkılmış, bunalmış biri, evini, gitmiş şehrin neredeyse dışı sayılabilecek en uç noktasına yapmış. Halk hem ona hem de evinin bulunduğu yere “Şehre küstü” demiş. Şehreküstü bugün Bursa’nın merkezi noktalarından biri olsa da adı yüzyıllardan beri değiştirilmemiş ve yaşatılarak bugüne kadar ulaşmayı başarmış.
Gölyazı
Etrafını sarmalayan gölden, girişinde bulunan çınarına kadar her adımında efsaneler saklayan Gölyazı’nın kuruluşu da bir efsaneye dayanıyor. Söylenceye göre bugün Mustafakemalpaşa ilçesinin bulunduğu bölgenin kralına vermek istemeyen bir kralın eseri, eski bir ova Gölyazı. Baba kral, kızını bu gözü dönmüş talibinden kaçırmak için “Kız Adası”nı inşa ettirip, saklamış. Bunu duyunca çok kızan kötü kral ise Kirmasti Çayı’nın yönünü ovaya doğru çevirmiş. Ova sular altında kalmış ve Uluabat Gölü oluşmuş. Kralın güzeller güzeli kızı da bu suda boğulmuş. Kral da, kimselere yar olmayan kızını Kız Adası’na gömmüş.
Beşevler
1877’de gerçekleşen Osmanlı Rus Savaşı’na uzanan bir hikâyesi var Beşevler’in. Savaşın ardından Kafkaslar’dan Bursa’ya toplu göçler yaşanmış. Semtin söylencesi de bu dönemde yaşananlara dayanıyor. Anlatılanlara göre göçler sırasında Bulgaristan’ın Köstendil Kasabası’ndan gelen hane reisleri Osmanoğlu İbrahim, Yusuf, Veli, Mustafa ve Ömer olan 5 aile bu bölgeye yerleşiyor. Hükümetin haberi olmadan evlerini, düzenlerini kurup bu şekilde 3 yıl yaşıyorlar. 3 yıl sonra durumdan haberdar olan yetkililer olayı dönemin valisine taşıyorlar. Valinin oluruyla 5 hane hem burada yaşamaya devam etme izni alıyorlar hem de bölgeye bir isim vermiş oluyorlar.
Dağyenice
Bursa’nın fethi sırasında, Çalı yakınlarındaki bir tepede şehit düştüğü anlatılan bir er varmış. Bu er bugün hala adı anılan, türbesine dualar edilen, hatırasına etkinlikler düzenlenen Fırla Dede’ymiş. Buranın yerlilerinin her yıl belli dönemde şenliklerle, yemek davetleriyle andığı Fırla Dede, Horosan üzerinden Anadolu’ya gelmiş bir savaşçı aynı zamanda köyün kurucusuymuş. Rivayete göre Fırla Dede yaralı olduğu halde, tepeye çıkarak, bugün türbesinin bulunduğu noktada şehit olmuş.
Misi
Heredot’a göre M.Ö. 2000 sonlarında Trakya’dan Anadolu’ya geçen ve dünya tarihinde ilk kez Batı’dan Doğu’ya göç eden kavim olarak nam salan Mysialıların kurduğu 3 yerleşim yerinden biriymiş Misi. Hatta Misi’deki manastırda toplanıp 3 kez yazılmış olan İncil’in ruhu araştırılmış, İncil üzerine tartışmalar yapılmış. Bu bilgilere dayanarak, bazı araştırmacılar Misi’deki bu manastırda, bu İncil’in bir parçasının gömülü olduğunu söylüyor.
Arabayatağı
93 Harbi göçmenlerinin kurduğu Arabayatağı Mahallesi, adı üzerinde bir hikâyeye sahip. Eskiden köy olan bu mahallede önceleri İnegöl’den ve Yenişehir’den gelen arabalar mola verirlermiş. Böylece çok sayıda arabanın bir arada bulunduğu semtin adı Arabayatağı olarak anılmaya başlamış. Adını da anılarını da koruyan semt aslında Bursa’nın en eski otoparkıymış.
Maksem
Eski Bursa’nın eski mahallelerinden biri Maksem. Adı ise barındırdığı, su taksim etmeye yarayan “Su Maksemi”nden geliyor. Eski Bursa’nın en yüksek yerinde bulunan bu bölgede yer alan cadde de, cami de, meydan da hala bu isimle anılıyor. Anlatılanlara göre Uludağ’dan gelen kaynak suları, ilk olarak Maksem’de toplanır ve şehrin diğer semtlerine dağıtılırmış.
Namazgah
Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk dönemlerinde orduların savaşa giderken zafer, dönüşte ise şükür namazı kıldığı bir yer Namazgah. Adını da tabi ki buradan alıyor. Kara Timurtaş Bey’in oğlu, Bursalı Komutan Umur Bey tarafından, Yıldırım Beyazıt Dönemi’nde, 1400’lü yılların başında yaptırmış. Burası aynı zamanda, Türkiye’de, açık “namazgah” olarak inşa edilmiş ilk yer.
İhsaniye
Osmanlı-Rus Harbi yıllarından kalan bir söylenceye dayanıyor İhsaniye. Anlatılanlara göre Karaman ve Fethiye köyleri arasında kalan bu bölge, savaş sonrasında Rusçuk göçmenleri tarafından kurulmuş. Adı da, Hasan Bey’in, ev kurmaları için göçmenlere, sahip olduğu çiftlik arazisini bağışlamasından daha doğrusu “ihsan” etmesinden geliyor.
Teferrüç
Teleferik semtinin üst kısımlarında yer alan Teferrüç’ün, genel olarak Teleferik kelimesinin kökeniyle bağlantılı olduğu zannedilse de bu isim aslında başka bir anlam taşıyor. Kelime anlamı “gezinti, eğlence yeri” olan Teferrüç, dinlenilecek ve piknik yapılacak mekân, havası ve suyu güzel arazi anlamına geliyor.
Tahtakale
Eskiden sebze-meyve satan yerlere “Tahtakale” denirmiş. Arapça’da kelime anlamı ise “kale dibi”ymiş. Böyle denmesinin sebebi köylülerin getirdiği yaş sebze ve meyvelerin, sağlık ve güvenlik nedeniyle kalenin içine sokulmadığı için kale diplerinde satılmasıymış.
Setbaşı
Setbaşı’nın adı hakkında türlü rivayetler, uzun hikâyeler yok ama tarihi yaşanmışlıklarla, hatıralarla dolu. Yüzlerce yıldır Bursa’nın da Bursalıların da nice hatıralarına sahip çıkan semtin adı, mahallenin bir set ve tepe üzerinde bulunmasından geliyor.
Reyhan Mahallesi
Reyhan Mahallesi, ismini 2. Murat Dönemi’nde, sarayın idari hizmetlerini gören Reyhan Ağa’dan alıyor. Reyhan Ağa, yaptırdığı bu cami ile hem camiye hem de caminin bulunduğu semte adını vermiş.
Eskiden buralar…/Bursa mahalleleri/Bursa semtleri Eskiden buralar…/Bursa mahalleleri/Bursa semtleri
Kaynaklar: www.btch.org.tr, Nilüfer Belediyesi- Nilüfer’in Hikayesi kitabı (Onur Ulutaş), Bursa Büyükşehir Belediyesi – Bursa’nın Tarihi Mahalleleri kitabı, Bursa Ansiklopedisi 1 – Yer Adları (Raif Kaplanoğlu)
“Back in the day…”
Streets you pass every day, neighborhood you live or recreation spots for picnic… “What is it named after?” “What is hidden in its past?” “What was it once before becoming thus?” “Who really was the person that lived here?”
Cities are full of legends and tales. The habitants make a city what it is. They tell each other what they see, live or witness. In the course of time, these stories spread about, go beyond distances and years, before becoming myths. Some myths are known for their miraculous protagonists, while some for their mysterious seas, glorious mountains and enigmatic cities… Sometimes, the myths are concealed in neighborhoods… Places are named after incidents that happen or people that live therein. As for Bursa, countless tales are hidden on her roads, slopes, corners… Events or persons, who lend their name to districts, wander among the streets, blend with locals and walk between past and future, dreams and reality. Here you have some these districts of Bursa beautiful for their story, as well as for their culture…
Çekirge
According to the legend, the district is a reminder of a personality known as Sultan Çekirge (literally, ‘Grasshopper’) or Çekirge Dede who was a popular character. He took this name following the infestation of grasshoppers back in 1700s. In those days, Bursa was invaded by grasshoppers since the streams descending from Mount Uludağ dried up. Çekirge district was mostly inhabited by spas and mansions of richer families. There was also a down-to-earth old chopper. As everybody suffered the wrath of locusts, the chopper and his belongings remained intact. Locals began to believe he was a holy man and asked his help. Thereupon, the grasshoppers disappeared overnight. Disturbed by his excessive fame, the chopper decided to leave Bursa, but passed away on the day of departure. From then on, locals named the district as Çekirge Sultan.
Altıparmak
Altıparmak (literally, ‘Six-fingered’) is another Bursa district full of myths. Legend has it that the district is named after the masjid built by a local man called Abdullah Çelebi bin Mehmet, also known as “Six-fingered”. According to others, the name comes from a Jew called Yasef who also had the same nickname. There are also rumors that the neighborhood is named after another “Six-fingered” who was the headman of the district and actually had six fingers during the period when Jews settled around. In some way, the district is called Altıparmak and the name sticks, cherishing the memory of some “six-fingered” person.
Fomara
During the Ottoman era, trade was partially conducted by non-Muslims. Back in 1800s, the district, which incorporates Fomara Square today, was somewhat outside the frontiers of Bursa downtown. According to legend, here was the trading house of an Italian merchant of silk and textile. His nickname was “Fomara.” In an era when the population was quite low because of various reasons such as earthquake and war, the name of a person, who was well-known among locals, could easily become the name of district he lived in. The name “Fomara” stuck in the course of time, since comers and goers of merchant began to use “Fomara” as the name not only of the man, but also of the neighborhood.
Şehreküstü
Şehreküstü (literally, ‘Cross with Town’) is a district with namesakes in various other provinces. Nevertheless, most of its namesakes are now defunct. Just as their names, their stories are also identical. In days of yore, the district with furthermost settlement of a city was often called “Şehreküstü”. The story of Şehreküstü in Bursa is, however, slightly different. Overwhelmed with urban life, a man built a house on the farthermost point of the city. Locals called the man and his area as “Şehreküstü.” Today, Şehreküstü has become one the central neighborhoods in Bursa; however, the name stuck and reached our day.
Gölyazı
Abundant with myths and legends everywhere, including its surrounding lake and plane tree at the gates, Gölyazı has a mythical history also in terms of its foundation. According to the legend, Gölyazı, a former plain, is the creation of a king who did not marry his daughter off to the king of the region where modern-day Mustafakemalpaşa is located. The father king built “Maiden Island” in order to hide his daughter from the raving suitor. Having learnt about this deed, the evil suitor turned the direction of Kirmasti Stream towards the plain. Thereupon, the plain submerged and Lake Uluabat was formed. The beautiful daughter god drowned in the flood. The father interred his unfortunate daughter on Maiden Island.
Beşevler
The story of Beşevler (literally, ‘five houses’) dates back to Russo-Turkish War of 1877. In the wake of the war, there were mass migrations from Caucasians to Bursa. The myth about district is based on this period. According to the legend, during migrations families from Kyustendil, Bulgaria with household heads named Osmanoğlu Ibrahim, Yusuf, Veli, Mustafa and Ömer settle in the area. They built houses and settle in the area for 3 years and the government is not aware of their presence. At the end of 3 years, the authorities find about them and ask the governor for advice. Upon the permit by governor, the five families are allowed to live in the area, which is named after them since then.
Dağyenice
During conquest of Bursa, a private is believed to have fallen martyr on a hill near Çalı. This private was Fırla Dede, who is still revered today with prayers and commemorative activities at his mausoleum. The locals commemorate Fırla Dede every year through feasts and banquets. He was actually a warrior who came to Anatolia from Khorasan and the founder of the village. Legend has it that Fırla Dede, wounded, climbed up the hill where he passed away and his tomb is located today.
Misi
According to Herodotus, Misi was one of the 3 settlements founded by Mysians who are known as the first tribe to migrate from West to East in history thanks to their voyage from Thrace to Anatolia towards the end of 2000 BC. Later on, congregations met in Misi Monastery three times in order to analyze the spirit of a Bible and discuss it. Pursuant to this information, certain researchers assert that a piece of this Bible is still buried in the monastery.
Maksem
Maksem (literally, ‘water divider’) is one of oldest neighborhoods in Bursa. It is named after ‘water dividers’ used for distributing water. The area was located on the highest section of Old Bursa; today, the avenue, mosque and square therein are still called with the same name. According to legend, the spring waters from Uludağ were collected in Maksem for distribution to other districts in the city.
Arabayatağı
Arabayatağı (literally, ‘cart bed’) is founded by migrants of Russo-Turkish War in 1877-78. The neighborhood was once a village where the carts coming from İnegöl and Yenişehir stopped by. In the course of time, locals began to call it Arabayatağı due to abundance of parking carts. The district, which still preserves its name and memories, is actually the earliest parking lot in Bursa.
Namazgah
Namazgah (literally, ‘prayer place’) is where Ottoman army performed prayers for victory on their way to and for gratitude on their way from war in early days. The district is evidently named after this ritual. It was built by Bursa-based commander Umur Bey, son of Kara Timurtaş Bey, during early 1400s under rule of Yıldırım Bayezid. Besides, this is the first-ever “outdoor prayer place” built in Turkey.
İhsaniye
İhsaniye (literally, ‘bestowment’) is named after a myth from days of Russo-Turkish War. According to narratives, the region, which is located between villages of Karaman and Fethiye, was founded by migrants from Ruse in the wake of the war. The name comes from the “bestowment” by Hasan Bey of farmlands to immigrants to build their houses.
Teferrüç
Located on the upper side of Teleferik district, Teferrüç is generally thought to be connected with the word “teleferik” (‘cableway’). Nevertheless, the name actually has a different meaning. Meaning “promenade, amusement spot”, Teferrüç signifies a space with fine weather and water available for recreation and picnic.
Tahtakale
Back in the past, fruit & vegetable markets were called “Tahtakale”, which means “foot of castle” in Arabic. This is because the fresh fruits and vegetables, brought by villagers, were not allowed in the castle and sold at its foot due to health and security reasons.
Setbaşı
There are not too many rumors or long stories about the name of Setbaşı (literally, ‘top of bank’), but the history of district is full of memories. Staking a claim on memories of Bursa and its locals for centuries, the district is name Setbaşı since it is located on a bank and hill.
Reyhan Neighborhood
Reyhan Neighborhood is named after Reyhan Aga, who conducted administrative services of Ottoman Palace during the reign of Murad II. Thanks to the mosque he had built, Reyhan Aga lent his name both to the mosque and the neighborhood.
References: www.btch.org.tr, Nilüfer Municipality – “Nilüfer’in Hikayesi” (Onur Ulutaş), Bursa Metropolitan Municipality – “Bursa’nın Tarihi Mahalleleri”, Bursa Ansiklopedisi 1 – Yer Adları (Raif Kaplanoğlu)