Evrensel barış ateşi
Tanrılardan çalınıp insanlığa verilen bir hediyenin koruyucusu olimpiyat meşalesi, yüzlerce yıldır kıtalar arasında elden ele gezdiriliyor. Kutsal dağın güneşiyle yakılan olimpiyat ateşi, ilk gününden bu yana, 4 yılda bir yeniden canlandırılarak tüm dünyaya “silahlarınızı bırakın” mesajı veriyor. Pandemi sebebiyle ertelenen olimpiyat heyecanı 2021’de planlandığı gibi yine Tokyo’da olacak.
Antik çağlarda dini inançlardan doğan olimpiyat oyunları, zaman içinde modernize edilerek kutsal şenliklerden evrensel bir geleneğe dönüştü. Eski Yunan’da kısa süreli de olsa ateşkes sağlamak, savaşları durdurmak için “tanrıların tanrısı Zeus” onuruna yapılan ritüellerin bir parçasıydı. Bugün ise tüm dünyada duyulan bir kardeşlik mesajı ve dünya barışının en sportif simgesi… Sporcu ruhunun olduğu kadar, insan ve ateş arasındaki kuvvetli bağın da temsilcisi olan olimpiyat ateşi, yanmaya başladığı andan itibaren hiç sönmeden tamamlayacağı bir dünya turuna çıkıyor. 5 kıtanın ruhunu taşıyan bu ateş, 4 yılda bir yaptığı yolculukları boyunca bazen uçuyor bazen uzaya çıkıyor…
Adını ve ateşini, tanrıların evi Olimpos Dağı’ndan alan olimpiyat oyunları, her yıl yarışmaların yapılacağı ülkede, stadyumdaki dev meşalenin tutuşturulmasıyla başlayıp; kış ve yaz sporlarını içeren dallardaki yarışmalar bitene dek yanmaya devam ediyor. Yalnızca güneş ışığı ile elde edilen olimpiyat ateşi, hava koşullarına bağlı olumsuz durumlarla karşılaşmamak için tedbir olarak, günler önceden yakılıyor. Güneşli bir günde yapılan tören kapsamında, olimpiyat meşalesinin tutuşturulacağı, dev merceklerle yakılan ateş; geçmişte barut, reçine, magnezyum, zeytinyağı gibi birçok denemeden sonra bugün gaz kullanılarak elde ediliyor. Evrensel bir paylaşımın en önemli parçası olan ateş, uluslararası yolculuğuna ilk kez 1936 yılında, Berlin’de yapılan olimpiyatların organizasyon komitesindeki Carl Diem’in önerisi ile başladı. Önerinin değerlendirilmesi üzerine “meşale turunun olimpiyat programına dahil edilmesi” kararı alındı. Böylece meşale için tüm zorlu koşulların iyileştirilmesi adına güzergah planları yapıldı, ateşin sönmemesi için türlü deneyler gerçekleştirilerek gerekli tüm önlemler alındı. 1896 yılından beri “Dünya Savaşları” dönemi dışında ara vermeden yapılan modern olimpiyatlar, ilerleyen zamana uygun olarak bazı değişikliklere uğrasa da gizemli tarihine olan bağlılığını her zaman korudu. Meşaleyi, yapılacağı ülkelere göre farklı şekilde tasarlarken uyulması zorunlu teknik şartların temelindeki tek ortak nokta “ateşin sönmemesi”ydi.
Yarışmalara katılan sporcuların, açılış töreninde ilk kez olimpiyat yeminini okunduğu 1920 yılından bu yana olimpiyat meşalesinin aleviyle birlikte dalgalanan bayrağında; Avrupa, Asya, Afrika, Amerika ve Avustralya kıtaları, beyaz zemin üzerindeki 5 halka ile temsil edildi. Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin açıklamasına göre, bayraktaki halkaların renkleri de dünyadaki tüm ülkelerin bayraklarını ifade ediyor. Kış oyunlarının ilk kez yapıldığı 1924 yılından 4 yıl sonra, yarışlarda başarılı olan sporcular madalyalar ile ödüllendirilmeye başladı. Madalyaların alınan derecelere göre altın, gümüş ve bronz olması dışında bir özelliği de; üzerinde bulunan, İtalyan sanatçı Gossoioli’nin çizdiği, elinde zafer çelengi tutan zafer tanrıçası Nike’nin kabartmasının bulunmasıydı. Her yapıldığı yıl unutulmaz anlara şahitlik eden olimpiyat ateşi, yapıldığı ülkenin ve onu taşıyacak olan sporcuların yaratıcılığına göre farklı görüntülere sahne oldu. 1952 yılında uçağa bindi, 1960 yılında ilk kez televizyona çıktı; 1994 kış olimpiyatlarında stadyuma bir kayakçının elinde uçarak girdi, 2013’te Ruslarla uzay yürüyüşüne katıldı. Her ne kadar yanmaya devam etmesi için türlü önlemler alınıp, dünyayı dolaşırken etrafında bir sürü görevli ve koruma olsa da, bugüne dek çeşitli sebeplerle 3 kez söndü. İlk olarak 1976 yılında Montreal’de yağmur, 2004 yılında Atina’da rüzgar sebebiyle sönen olimpiyat ateşi; 2008 yılında Paris’te bir polis tarafından söndürüldü.
Barışın en ateşli bahanesi olimpiyat oyunları sayesinde, her ülke kısa bir süreliğine de olsa tek yürek oluyor. Geçmişte yakılan kardeşlik ateşinin günümüze kadar ulaşmış olması ve hala canlı tutulması için gösterilen çaba ise sadece dünyalıların anlayabileceği türden bir duygu olsa gerek. Ateş sönerse ne olacağı hep merak edildiyse de, simgelediği barış ve kardeşlik kavramları ile sonsuza dek yanması her ülkenin ortak dileği.