Firmanızla dokunuz uyuşuyor mu?
Son zamanlarda medyada “doku uyuşması” deyimini sıkça duyar olduk. Genellikle tıp dilinde organ naklinde kullanılan bu terim; kişilerin, kurumların birbiriyle uyum içinde olması, anlaşması anlamında da kullanılır oldu.
Doku uyuşmasını anlaşmak, uyumlu olmak ile eşdeğer tutabiliriz. Bence hayatta mutlu olmanın sırrıdır “anlaşmak”. Eğer eşimizle, çocuklarımızla, annemiz-babamızla, iş arkadaşlarımızla, yöneticimizle, dostlarımızla anlaşırsak mutluyuzdur. Anlaşmak için de kişiler arasında bir uyumun yani doku uyuşmasının, eskilerin tabiriyle de kan uyuşmasının olması gerekir. Karşı tarafla beklentilerimiz, hedeflerimiz, heyecanlarımız, kızgınlıklarımız ve hayallerimizden birinin bile karşılıklı bir noktada uyuşuyor olması birbirimizi anlamamızı ve sevmemizi sağlayabilir.
Bu açıdan bakarsak kurumlarla kişilerin doku uyuşması da çok önemlidir. Çalışanlar; kariyer ve ücret beklentisinin yanı sıra kişiliğine, hayat tarzına ve dünya görüşüne uygun yerde çalışmayı tercih eder. Başka bir deyişle eğer kurumla dokuları uyuşuyorsa o firma ile birlikteliği uzun yıllar sürecek demektir. Taban tabana zıt kişi ve kurumların uzun vadeli birliktelik yaşaması şartlar ve koşullar her iki taraf için ne kadar uygun olursa olsun zordur. Kurumların ve çalışanların doku uyuşması için kurumların kültürlerini çalışanlarına çok iyi anlatması ve çağın gerekleri doğrultusunda da kendini yenilemesi gerekiyor. Son zamanlarda sıkça konuşulan “Y Kuşağı” çalışanları ile yaşanan sorunlar da bu doku uyuşmazlığından kaynaklanıyor. Kurum ve kişi arasındaki uyumun sağlanması için de hem kişinin hem de işverenin kendini geliştirmesi birbirini anlamaya yönelik çaba sarf etmesi gerekiyor. Uyumlu bir çalışma ve yüksek performans için öncelikle bireysel kalite, ekip kalitesi ve yönetim kalitesinin belli bir düzeyde olması gerekiyor. Bireysel kalitede kişinin zekâ, bilgi, beceri, olgunluk düzeyi ve duygusal zekâsı öne çıkıyor. Ekip kalitesinde; ortak değer sistemi, birlikte çalışma becerisi, takım çalışması ve sinerjiden bahsedebiliriz. Yönetim kalitesinde ise yöneticilerin örnek davranışı, adil ve objektif olmaları, performans geliştirmeleri, kriz anlarında karar almaları ama rutinde bütün kararları ekiple birlikte almaları beklenir. Bir kurumun bireysel, ekip ve yönetim kalitesi ne kadar yüksekse o kurum içindeki uyum ve başarı performansı da o kadar yükselir diyebiliriz. Kurumların kişinin, ekibin ve yönetimin kalitesini artırmaya yönelik plân ve programlar hazırlaması bu açıdan önemlidir.
İnsan Kaynakları süreçlerinde işgücü devri oranı sürekli incelenen ve üzerinde değerlendirmeler yapılarak projeler üretilen bir kavramdır. İşgücü devir oranını azaltmak için işveren kişi ve kurum arasındaki uyumu sağlamaya ve ortak bir noktada buluşmaya yönelik stratejiler geliştirmeli ve üst yönetim liderliğinde hayata geçirmelidir. Kişi ve kurumun dokusu uyuştuğu zaman hem kişinin hem de kurumun başarı performansı artacak ve uzun süreli birliktelik yaşanacaktır.
Özlem Şenkoyuncu