GOhhh…

go_3

“Bu oyun, bir camcının üfleyerek oluşturduğu cam nesne gibidir. Benliğinize ne denli söz geçirebilir ve nefesinizi ne denli kontrol edebilirseniz, istediğiniz sonuca o denli yaklaşabilirsiniz, nefesinizden ya da elinizden çıkan en ufak hata ise camın şeklini bir anda bozacaktır.*” 

Bundan tam 4000 yıl önce, zekâ seviyesi düşük olduğu tespit edilen oğlunun zekâsını geliştirmek isteyen Çin imparatoru Yao tarafından icat ediliyor. Ancak aradan geçen binlerce yılın ardından bugün sırrı hâlâ çözülemeyen bu oyun daha sonra Japonlara geçiyor. İşgalden önce Çin’deyken günlerce sürebilen oyun, Japonların eline geçince Japon sanatıyla harmanlanıyor ve kurallarını daha basit hale getirdikleri oyun olabileceği en karışık hale geliyor. Go oyununu diğer oyunlardan ayıran -kuralları ve felsefesi dışında- özelliği “anlatılmaz yaşanır” bir durumu oluşu. “Tarihin derinliklerinden bugüne dek, yeryüzünde iki aynı go oyunu oynanmamıştır” denilmesinin sebebi de bu. Herhangi bir oyundaki gibi şanslı olmak ya da stratejik oynamak yeterli olmuyor. İnsan özellikleri, anlık hisleri, duyguları, karakteri de işin içine giriyor. Oyun bir anda, bir saniyede bir kelebek etkisi ile bambaşka bir yöne çıkabiliyor. Çünkü binlerce yıl önce icat edilip tüm dünyaya yayılan ve bir ucu Bursa’ya değen bu oyun aslında hayatın ta kendisi…

go_6

“Satrancın Barok kuralları ancak biz insanlar tarafından icat edilebilecekken go oyununun kuralları o kadar nezih, organik ve kati bir şekilde mantıklıdır ki eğer evrenin başka yerlerinde akıllı yaşam formları varsa nerdeyse kesinlikle go oynuyorlardır.” Uluslararası Satranç Ustası, Edward Lasker

Go; 19 X 19’luk bir tahta üzerinde, 181 siyah ve 180 beyaz taş ile oynanan bir alan oyunu. Bütün taşlarının eşit değerde olduğu ve ilk hamlenin siyah taş tarafından yapıldığı oyunun amacı ise alan çevirmek, bir yandan kendi alanını genişletirken diğer yandan rakibin alanını bozmak. Bir taşın veya taşın dâhil olduğu grubun bulunduğu noktalara bitişik, üzerlerinde taş olmayan noktalara nefes noktaları deniyor. Bu noktalara sahip olmayan taşlar ise ölüyor yani rakip tarafından ele geçirilmiş oluyor ve tahtadan kaldırılıyor. İstisna olarak, eğer bir oyuncu kendi grubunun son nefes alma noktasını doldururken rakibinin bir grubunun son nefes alma noktasını da dolduruyorsa, kendi grubu değil, rakibinin grubu ölüyor. Oyunun sona ermesi için taş gruplarının mücadelesi sonucunda iki tarafın da alanlarının kesinleşip, tahta üzerinde alınacak daha fazla puan kalmaması gerekiyor. Oyun sırasında alınan esir taşlar rakibin alanlarına yerleştiriliyor, geriye kalan boş noktalar sayılarak galip belirleniyor. Kuralları son derece basit olan bu oyunun kendi dünya üzerinde olabilecek en karmaşık oyun.

go_4

Dünyanın dört bir yanında tutkunları olan go, bir nevi ruh terbiyesi oyunu. Çin ve Japon kültürlerinin, felsefenin, ince zekâ gerektiren taktik savaşlarının, dikkatin, konsantrasyonun, odaklanmanın, doğruların, uyumun, zarafetin, dengenin, gerçeklerin bir arada olduğu, oynayan kişinin kendiyle tanışmasını, kendini eğitmesini sağlayan bir oyun. 17. yüzyılın başlarında en iyi go oyuncusunu yetiştirmek için uğraşan dört hanedanın okul açarak birbirleriyle girdikleri büyük rekabet, oyunun devlet eliyle geliştirilmesini ve üstün seviyelere ulaşan go oyuncularının yetişmesini sağladı. Günümüzde Milli Eğitim müfredatına da giren, okullarda seçmeli ders olarak sunulan ve her yaştan herkesin oynayabildiği go oyunu, o yıllarda en iyi oyuncularını yetiştirdi. Çeşitli sebepler nedeniyle bir dönem yalnızca erkekler tarafından oynanabilen go bugün dünya çapında yüz milyondan fazla oyuncuya sahip. Hatta oyunu çocuklara sevdirmek amacıyla “Hikaru no go” adında bir de Japon animasyon filmi bulunuyor.

go_2

“Savaşmak, go oyununda anahtar olarak değil, sadece en son çare olarak kullanılır.” Zhong-Pu Liu
Go oyunu Türkiye’de ilk kez Ankara’da görüldü. Zaman içinde İzmir, İstanbul, Bursa gibi şehirlerde ve üniversitelerde go kulüpleri kuruldu. Turnuvalar düzenlenmeye başladı. İlk adımları 1988 yılında Alpar Kılınç tarafından atılan Go Oyuncuları Derneği, 1996 yılında “Türkiye Go Oyuncuları Derneği” adını alarak Avrupa Go Federasyonu’na üye oldu. Bugün yalnızca üniversitelerde değil lise ve ilköğretim okullarında da go kulüpleri kuruluyor. Bursa’nın birçok bölgesinde çeşitli mekânlarda buluşan Bursa Go Derneği oyuncuları ulusal ve uluslararası turnuvalara katılıyor.

Eğer siz de felsefe, huzur, heyecan, samimiyet, keyif ve kalitenin peşinde olanlardansanız hepsini ya da birini bile arıyor olsanız bilin ki aralarında olmanız gereken insanlar, dünyanın herhangi bir köşesinde bir şekilde bir araya gelmiş go oynuyorlar.

* Türkiye Go Oyuncuları Derneği

Başa dön tuşu