Hayatın içindeki ahenk – Joan Miro
Modern sanat denince akla gelen ilk isimlerden bir tanesi. Onun için renkler ve uyumları dünyanın gizeminin çözümlenmesi anlamına geliyordu. Kalıcı eserleri ve yaratmış olduğu etki ile bugünün sanat anlayışlarına derin izler bıraktı. Miro’nun yaptıkları sadece bir sanat eseri değil, kusursuz bir ahengin parçalarıydı…
Joan Miro Ferra, 1893’te Barselona’da dünyaya geldi. Doğduğu şehrin ruhunu üzerinde taşıyordu. Miro, ayrıntılara verdiği önemle hayata ve özellikle aklına taktığı nesnelere sıra dışı anlamlar katmış ve kendi tarzını yaratmış bir Katalan insanıydı. Sanat eğitimi almasına rağmen memur olarak hayata atılmış ama bunun yanlış bir yol olduğunu kısa sürede anlayarak kendisine huzuru sağlayan alana geri dönmüştü. Renklerin, biçimlerin ve en çok da ayrıntıların peşinde bir ömre, kaldığı yerden devam etmişti.
Önceleri Van Gogh ve Cezanne’nin tarzlarından etkilenen Miro Paris’e gelerek kendisine önemli bir çevre edindi. Picasso ile olan etkileşimi yolunun daha da açılmasına sebep oldu. Ayrıca bu etkileşim Miro’nun sanatında farklı şekillendirmelerin oluşmasında etkili oldu. Paris’teki ilk sergisi 1925’te Galeri Pierre’de büyük bir sürrealist hareket olarak yankı buldu. İlk olarak Fovizm akımına yakın olan sanatçı gerçeküstücülüğe doğru hızlı bir devinime girdi. Hatta sürrealist bir yapıda olan çiftlik isimli resmiyle sürrealistlerin sergisine dahi katıldı. Bu akımların etkilerinde çalışmalar yürüten Miro, daha sonra kendi üslubunu daha da belirginleştirerek çizgisini ortaya koydu. New York, The Museum of Modern Arts’da ilk büyük retrospektif (geriye dönük) sergisini açtı.
1954’teki Venedik Bienali’nde grafik dalında büyük ödüle layık görüldü ve çalışması bir sonraki yıl Kassel’de yapılan ilk Documanta Fuarı’na dâhil edildi. 1958’de Paris UNESCO Binası’ndaki eseri ile Uluslararası Guggenheim Ödülü’nü aldı. 1960 yılında heykeltıraşlığa başladı. Miro’nun retrospektifleri, Paris, Musée National d’Art Moderne ve Grand Palais’de yer aldı. Resimlerinin ana çizgisini yan yana ama birbirinden bağımsız nesnelerin iletişimi oluşturdu. Şekil değişikliğine uğramış nesneler yakın bir savrukluk içindeydi. Nesneler rengârenk bir mekânda birbirlerinin ayrıntılarını öne çıkartır bir şekilde yer aldı resimlerde.
Gerçeküstücü akımın kurucularından Fransız şair, yazar, eleştirmen ve düşünür André Breton Miro’yu en iyi tanımlayanlardan bir tanesidir: ‘Kişiliği çocukluk evresinden ileri geçememiş, bu nedenle ayrıntılardan, eşit olmayıştan ve oyundan korunmayan biri.’
25 Aralık 1983’te İspanya’nın Palma de Mallorca şehrinde 90 yaşında hayata gözlerini kapayan Joan Miro, kendisine yarattığı dünya, renklerle olan ilişkisi ve ayrıntılara kattığı anlamlarla modern sanata kelimenin tam anlamıyla imzasını attı… Resimlerinin basımlarını en sık gördüğümüz sanatçılardan biri olarak, bilinçaltımızda hep yer almaya devam edecek. Çünkü Joan Miro ayrıntılar ve renklerin buluştuğu her karede kendisine yer edinmeyi sürdürecek…