İdrar kaçırmada lazer tedavisi

Stres üriner inkontinans (eforla idrar kaçırma) karın içi basıncı artıran aktiviteler sırasında (ağır kaldırma, hapşırma, öksürme, egzersiz ve hatta ani pozisyon değiştirme vs.) istemsiz olarak idrar kaçırılması sorunudur. İnkontinans toplumda oldukça sık olarak görülen bir problemdir, öyle ki 30 yaşın üstünde her 4 kadından, menopozal dönemdeki her 2 kadından birinde idrar kaçırma şikayeti mevcuttur.

İnkontinans hayati tehlike arz eden bir hastalık olmamasına rağmen onu önemli yapan sosyal etkilerinin çok dramatik olmasıdır. İdrar kaçırma şikayeti olan hastalar kendilerini hayatı kontrollü yaşamak zorunda hissederler, sosyal hayatlarını kısıtlarlar.

Stres inkontinansın bu kadar çok olumsuz sonucu olmasına rağmen hastaların çoğu utanma, varolan tedaviler hakkındaki bilgisizlik, tedavinin cerrahi gerektireceği korkusu vb. nedeniyle tedavi aramamaktadırlar. Biz bu yazımızda bu önemli hastalığın kısa bir incelemesini yapıp varolan tedavi seçeneklerinden ve lazerin tedavideki yerinden bahsedeceğiz:

Stres inkontinans genetik ve çevresel etkenler, gebelik ve doğum, hormonal bozukluklar, obezite, sigara, enfeksiyonlar, ilaçlar vb. gibi bir çok etmenin rol oynadığı bir süreç sonrası gelişir. Bunlar arasında özellikle gebelik ve doğum idrarı tutmayı sağlayan yapılara hasar verebildikleri için en önemli etkenlerdir.

Muayene: İyi bir öykü alma ve doktor-hasta iletişimi kabaca ne tip bir idrar kaçırma şikayeti olduğunu belirlememizi sağlar. Hastaların idrar kaçırma sıklığı, miktarı, sosyal ve cinsel aktivitesi, herhangi bir kronik hastalığının olup olmadığı(astım, kabızlık vs.), kullandığı ilaçlar vb. sorgulanır ve muayeneye geçilir. Önce hasta detaylı bir jinekolojik ve pelvik muayeneden geçirilir, sonrasında hastalara özel bir takım tetkikler yapılır. Bu tetkiklere göre hasta için en uygun tedavi stratejisi belirlenir.

Tedavi: Stres inkontinansın ilaç kullanılmak suretiyle onaylanmış olan bir tedavisi yoktur. Tedavide lazer gibi alternatif yöntemler ve cerrahi uygulanmaktadır. Cerrahi travmatik olması, iyileşme süresinin uzun olması ve normal yaşantıya dönüş süresinin uzun olması nedeniyle birçok hasta tarafından zorunlu olunmadıkça tercih edilmemektedir. Bu nedenlerle cerrahiye birçok alternatif geliştirilmiştir, bunlardan biri de az sonra bahsedeceğimiz lazer tedavisidir.

Lazer stres inkontinans tedavisinde henüz son yıllarda onay almış olmasına rağmen çok başarılı bir tedavi yöntemidir. Hafif ve orta derecedeki idrar kaçırma şikayetinde etkilidir. İnkontinans şikayeti olup da cerrahi operasyon geçirmekten korkan hastalar için oldukça iyi bir alternatiftir.

Lazer tedavisi yüksek enerjili Er:YAG lazerinin vajinal dokular ve idrar çıkışı deliğine uygulanması prensibine dayalıdır. Bu dokularda bulunan kollajen isimli protein bu dokulara sıkılığını veren proteindir, lazer bu proteine etki ederek stres inkontinansta hasarlanmış-azalmış-dejenere olmuş bu proteinin üretilmesini ve düzenlenmesini uyarır, bu sayede henüz uygulama sonrasında bile inkontinansta belirgin düzelme olur ve ve oluşan bu düzelme tedaviyi takip eden haftalar içinde artar.

Lazer herhangi bir cerrahi kesi veya anestezi gerektirmemesi,ağrısız, dikişsiz ve kanamasız olması, hastaya yatış yapılmasına ihtiyaç olmaması, in-office ve walk-in, walk-out bir prosedür olması nedeniyle cerrahi öncesi çok iyi bir alternatiftir. Hastalar 30 dakika gibi kısa bir sürede lazer ile tedavilerini aldıktan sonra günlük yaşamlarına kaldıkları yerden devam edebilmekte ve aynı zamanda birkaç gün içinde de cinsel yaşamlarına dönebilmektedirler.

Çoğu hastada tek seans lazer uygulaması yeterli olmaktadır. Hızlı bir tedavi olmasına karşılık bu yeni tedavinin 2 yıllık takiplerinde iyileşme oranı %80’ in üzerinde bulunmuştur. Oranların cerrahi kadar yüksek olması onu güçlü bir alternatif haline getirmektedir.

Stres inkontinans hayati bir tehlike oluşturmuyor olabilir, ama sebep olduğu sosyal ve psikolojik problemler onu önemli bir halk sağlığı sorunu haline getirmektedir. İnkontinans sorunu olan her kadın hastalığı sindirmeye çalışmamalı, bunu yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak görmemeli, en kısa zamanda bir doktora başvurmalıdır. Unutmayın, basit bir müdahale yaşam kalitenize çok büyük katkılar sağlayabilir.

Hepinize sağlıklı ve mutlu günler dileğiyle!

Op. Dr. Sena Kutucu
Op. Dr. Sena Kutucu
Başa dön tuşu