İltihabi eklem romatizması
Romatizma kavramı, hareket sisteminin ağrı ve çoğunlukla hareket kısıtlılığı ile birlikte giden tüm hastalıklarını tanımlıyor. Eski Yunan kökenli bir kelime olan romatizma, eklemlerde kötü özellikte sıvı birikmesi anlamında kullanılıyor.
Genel olarak vücudumuzun hareket etmesini sağlayan kaslar, kemikler, eklemler ve bu yapıları birleştiren bağlarda ağrı ve hareket kısıtlılığına bazen de şişlik ve şekil bozukluğuna neden olan hastalıklara romatizma deniyor.
Peki artrit nedir? Eklem ağrısı yanında eklem iltihabını gösteren eklem şişliği, eklem üzerinde sıcaklık artışı, eklem üzerinde kızarıklık veya eklem hareketlerinde kısıtlılık bulgularından bir veya birkaçının bulunması durumudur, eklem iltihabıdır.
Romatizmalı hastanın en sık yakınmaları ağrı, halsizlik, yorgunluk ve tutukluktan oluyor. Bu ağrı eklem veya eklem dışında olabilir. Hastalıklı eklemde ağrı uzun süren hareketsizliği izleyen devrelerde daha belirgin olarak hissediliyor. Bu bakımdan sabahları hastalar eklemlerini çok zorlukla hareket ettirirler. Sabah sertliği de denen bu olayın süresi ise hastalığın tanısında çok önemli. 15 dakikadan az süren sabah sertliği normal insanlarda da özellikle ileri yaşlarda görülebilir. Ağrının olmadığı romatizmal hastalıklara da rastlanıyor. Günümüzde 150‘ye yakın hastalık “Romatizma” adı ile anılıyor. Romatizmal hastalıklar; iltihabi ve kuru olmak üzere ikiye ayrılabilir.
İltihabi romatizmal hastalıklar mikrobik iltihap, vücudun bağışıklık sisteminin yanılması sonrası oluşan mikropsuz iltihap ve ürik asit gibi (Gut hastalığında olduğu gibi) kristallerin dokuda ve eklem içinde birikmesi sonrası oluşur. İltihap ile seyreder. Ayrımını yapılması tedavini şekillendirilmesi ve takipler açısından çok önemlidir. Kuru romatizmal hastalıklar da kendi içinde ayrılabilir. En sık karşılaşılanı halk arasında “Kireçlenme” olarak bilinen dejenerativ (aşınmaya bağlı) eklem ve omurga hastalıklarıdır. Çok sık görülen dejenerativ eklem hastalıklarında, diz ya da kalça ekleminde olduğu gibi eklem kıkırdağı bozulması mevcuttur. Yaşlılığa bağlı değişimler ya da daha önceki tahripler buna neden olabilirler.
Artrit ve romatizmal hastalıklarının mekanizmaları hakkında giderek daha çok şey bilmemize rağmen, hastalığı başlatan nedenler hakkında nispeten daha az şey biliniyor. Genetik, çevresel etkenler (bazı mikrobik ve kimyasal etkenlere maruz kalma, bireylerin karşılaştığı bazı bakteri ve virüslerin bağışıklık sisteminin dengesini bozduğu bilinir) ve fizyolojik (Hormonlar ve yaş durumu gibi faktörler sayılabilir) etkenler bunda etkilidir.
Çok çeşitli yakınmalara ve organ tutulumlarına neden olan romatizmal hastalıkların tedavisi, günümüz koşullarında artık mümkün. Son yıllarda hız kazanan ilaç araştırmaları ile romatizma tedavisinde yol alınmış durumda. İlaç tedavisi ile beraber hastaya önerilen egzersizler, eklemin uygun pozisyonda kalarak sakatlanmaların önlenmesini sağlayan cihazlamalar, düzenlenen günlük yaşam aktiviteleri tedaviyi tamamlıyor. Ancak çoğu romatizmal hastalığın tamamen ortadan kalkması söz konusu değil. Sürekli bir hekim -hasta işbirliği gerektiriyor. Zaman zaman hastalığın alevlenebileceği bilinmelidir. Tedavi uzun süreli hatta ömür boyu sürebilir. Tedavide amaç; yakınmaların ortadan kaldırılması, olası ortaya çıkabilecek organ tutulumlarının önlenebilmesi ve hastanın yaşam konforunun en üst düzeyde sürdürmesini sağlamaktır.
Sağlıklı bir yaşam dilerim.