Işıl ışıl, suyla kaplı bir Atatürk…
Nusret Anbarcıoğlu “suyu” sanatına “mozaik” ile yansıtan bir sanatçı. Portfolyosundan sizin için seçtiğimiz çalışması ise ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ile üç yanı sularla kaplı Türkiye’yi özdeştiren bu “ışıklı” mozaik…
“Çevremde gördüğüm Atatürk büstü, Atatürk duvarı ve diğer uygulamaların dayanıksızlığı, zamana karşı koyamamaları, solgun ve bulunduğu mekana yakışmaz durumu bu konudaki uygulamaların eksikliğini hissetmeme neden oldu. Solmayacak, parlaklığını kaybetmeyecek, ışığını yitirmeyecek, yerinden sökülemeyecek duygular için bu niteliklere sahip bir çalışmanın ancak mozaik ile başarılabileceğini düşündüm. Işıklı cam mozaikten hazırladığım Atatürk projemi başarıyla sonlandırdığımda fark ettik ki, milli değerlere verilen önemin en güzel göstergeleri, aynı duygularla ve bilinçli yaklaşımlarla yapılmış sanat eserleri oluyor.” diyor Nusret Anbarcıoğlu… Suyun mozaik sanatı ile bağlarını ise şöyle anlatıyor: “İnsana özgü hiçbir şey sudan ayrı düşünülemez. Medeniyetler hep su kenarlarında şekillenmiştir. Bu anlamda sanatın ve sanata dair her şeyinden, suda hayat bulduğu söylenebilir. İnsanoğlu tarihi boyunca suyu kutsal saymıştır. Bu inanç derin estetik duyguların ortaya çıkmasına neden olmuş ve su için sanat eserleri şekil bulmuştur. İnsanoğlu su ve suyun hallerine mecazi anlamlar yükleyerek duygularını ifade etmiştir.
Sanatta güzellik, iyilik ve aşk gibi birçok kavrama Fuzuli’nin bu dizesinde olduğu gibi ad olmuştur su: “Saçma ey göz eşkten gönlümdeki odlara su, kim bu denli dutuşan odlara kılmaz çare su” Suya ad olan tanrılar ve tanrıçalar mitolojik sanatın günümüze uzantıları olan mozaik eserlerde boy gösterirler. Geçmişin gizemini açarlar, ruhumuzu okşayarak hayranlığımızı alırlar. Poseidon ve okyanus, bilinen mitolojik eserler içerisinde mozaikleri yapılmış deniz tanrılarıdır. Bilinen ilk mozaikler, Sümerlerin yağmur suyunu biriktirmek için kullandıkları su havuzlarının dibindedir. Havuzdaki mozaik, suyun sızmasına engel olan teknik donanımdır. Renk renk taşlarla şekillendirilmiş süsleme, bize suya şükran duygusuna da hizmet ettiğini düşündürebilir. Günümüzde hayal gücümüze ilham kaynağı olan bu eserler Gaziantep Müzesi’nde etkivizyon sistemiyle, kendi zamanındaki kullanımına benzer şekilde sunulabilmektedir. Mozaikler, ziyaretçiler içeri girdiğinde dalgalanan bir su efektiyle etkileşimli olarak müze tabanında, su hissini güçlendirecek; balıklar, dökülmüş yapraklar, suda yüzen kandillerle, gerçek su etkisi yaratacak ışık oyunlarıyla desteklenmiştir. Böylece su ve mozaikler sanal ortamda buluşmuştur. Her sanat gibi mozaik de imkan, malzeme ve düşünce gelişimi ile zamanda modernize olmuş özgün uygulamalarla genişlemiştir. Malzeme olarak cam kullanmanın, suyla kavramsal olarak bağı olduğunu düşünüyorum. Şeffaflığı, pürüzsüzlüğü ve ışığa verdiği tepki izleyicilerde benzer etkileşim ve duygular yaratma potansiyeline sahiptir. Suyun yaşama, mozaik sanatının insanların ruhlarına güzellik katması dileğiyle…”